Geçtiğimiz günlerde milli bütünlüğümüzü ve ulusal bağımsızlığımızı tehdit altına alacak bir gelişme yaşandı. Sözde aydın ve gazetecilerden oluşan bir grup, kendilerince kaleme aldıkları bir özür metni ile yola çıkarak bir Ermeni propagandası başlattılar. Öncelikle şunu ifade edelim ki, özürleri kendi adlarınadır (ya da kendilerine verilen görevi) icra etmeye yöneliktir. O bakımdan, mevzu bahis özür metni Aziz Türk milletini asla ve asla bağlamaz. Eğer bir soykırım varsa o da Ermenilerin Müslüman Türklere yaptıklarıdır. Eğer bir özür dilenecekse o da, Ermenilerin Türklere olan özür borcudur. Gelelim utanç verici iddialara? Grubun özür metninde sözde aydın ve gazeteciler şu ifadelere yer vermişler: "1915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Büyük Felaket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum"Bu metin, devlet ricali tarafından benimsenmedikten sonra hiçbir kıymeti yoktur. Ancak Cumhurbaşkanının konuya taraf olup "Her konu konuşulabilmeli" ifadesini kullanarak meseleyi basite alması kafalarda yeni bir komplo ya da dayatma ile karşı karşıya mı gelmekteyiz, sorularını oluşturmaya başladı? Bu iddialar aslında yeni sayılmaz. Arada bir ısıtılıp önümüze konan ve her fırsatta değişik tavizler koparılmak için önümüze konan bu sözde iddia güçlü bir siyaset ve milli bir duruş sergilenmemesi yüzünden sürekli başımızı ağrıtmaya namzettir. Dikkat ederseniz sözde ermeni soykırım iddiası her ortaya atılışında yeni bir dayatma gündeme gelmektedir. Ermeni vakıflarının açtığı davaların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde karara bağlanmakta olduğu bir sırada bu özür metni ortaya çıkmıştır. Bu iki olay rastlantı değildir. Aynı merkezden organize edilmekte olduğu akıllardan uzak tutulmamalıdır. Özür metni ile aynı günlere rastlayan mahkeme kararı, olayı gün yüzüne çıkarmaya yeterlidir sanırım:"Karar gereği Türkiye'nin, Samatya Ermeni vakfına ait olduğu belirtilen taşınmazları üç ay içinde ya geri vermesi gerekecek ya da 600 bin avro maddi tazminat ödeyecek.Yine karar gereği Türkiye'nin Yedikule Ermeni vakfına ise 275 bin avro ödemesi kararlaştırıldı."Bu denmek oluyor ki, AİHM ile birlikte başlatılan tazminat davaları, diğer davalara emsal teşkil edecek ve istenilen süreç harekete geçecektir. 2001 yılında Trabzon'da düzenlenen "Ermeni soykırım iddialarını red ve AB ye hayır" mitinginde konuşan Bağımız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş; "Sözde Ermeni soykırım iddialarının altında gizli emeller vardır. Bu asılsız iddialardaki istediklerini elde ettikleri an; "Tanınma, Tazminat, Toprak" talepleri süreci başlayacaktır. Bu sürecin sonunda Ulusal Bağımsızlığımız ve Milli Bütünlüğümüz de yok olacaktır" ifadelerine yer vermişti. Sayın Baş, sanki bugünleri görür gibi milletimizi uyarmıştı. Ne yazık ki devletin zirvesi milli duruştan uzak bir tavır sergileyerek Ermeniler ve topraklarımızda gözü olan hemen herkese, istediklerini elde etmenin yolunda, emin adımlarla yürümelerine imkan sağlamaktadır. Bu oyuna yataklık edenlerin; ülke gemisi batarsa, lüks kamaraları da olsa, kendilerinin de bu gemide yer aldıkları için batacaklarını, asla unutmamaları gerekmektedir.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’tan gençlere mesaj / 29.03.2024
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024