Bu mübarek Cuma gününde, Müslümanlardan ziyade Hıristiyan Yahudi, Budist ve Zerdüştlere muhabbet ve hoşgörü kanatlarını gererek Papa'nın ve papazların ellerini ve bilmem nerelerini öpen "diyalogcu aymaz"ların, Hz. Muhammed'e sevdalı Müslüman'a karşı "mülaane ve mübahale istismarları"na karşılık, aynen Necran Hıristiyanlarının karşısına Hamse-i Âl-i Aba olarak çıkan Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'in ve Ehl-i Beyti'nin vahiyle müeyyed edaları ve ruhaniyetiyle "hodri meydan" diyorum.
Gözünü ve gönlünü dört açıp dinle ey diyalogcu aymaz!
"ABD'de Yahudi mafyası: ADL" diye başlık atıp "ADL (Anti-Defamation League) adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir? Kurdukları 'Denizaşırı Yatırımcılar Servisi' adlı şirketle milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir? ADL, tam mesai ile çalışan gizli istihbarat memurlarının bir kısmını Amerikan Hükümeti Adalet Bakanlığı'na bağlı Özel Soruşturmalar Ofisi'nde (OSI), bir kısmını da İsrail otoriteleriyle Tel Aviv'de çalıştırmaktadır? İsrail Devleti kurulduğundan beri ADL, İsrail Gizli Servisi MOSSAD ile hususi ilişkilerini daima sürdürmüş, İsrail mafyasıyla da yakın bağlantılar kurmuştur?" diye siz yazdınız (Zaman gazetesi, 20 Kasım 1992, Yunus Altınöz).
Bu ve buna benzer daha çok şeyler yazdınız ADL ile ilgili; bizim tek kelime ilavemiz yok ey aymaz! İşte bu ma'lum-meçhul ADL'nin Gülen Efendi'ye "hoşgörü ve diyalogla ilgili bir kitap" yazdırdığını da kendi mevkutenizde aynen aşağıdaki gibi siz aktardınız kamuoyuna?
"3 gündür Türkiye'de bulunan Yahudi Liderler Heyeti, Başbakan Yılmaz, Orgeneral Çevik Bir, TBMM Başkanı Çetin ve Dışişleri Bakanı Cem'den sonra Fethullah Gülen ile görüştü? 55 Yahudi örgütünü temsilen Türkiye'de bulunan 59 kişilik (AYÖBK) Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı Heyeti, Fethullah Gülen'in Türkiye'deki ve yurtdışındaki çabalarını önümüzdeki yüzyılın 'barış' asrı olması açısından önemsediklerini ve sözkonusu projeye büyük ilgi duyduklarını belirttiler? Görüşmede; Gülen'in, ABD'nin en etkili Yahudi Lobisi olan 'ADL'nin (Anti-Defamation League) teklifi'yle hazırladığı 'hoşgörü ve diyalogla ilgili kitap' da gündeme geldi. Gülen, İngilizce olarak hazırlanan kitap üzerindeki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bittiğinde insanların hizmetine sunacağını söyledi. Kitap, ADL tarafından basılarak dünyanın dört bir yanında dağıtılacak?" (Zaman gazetesi, 10 Mart 1998, Selçuk Gültaşlı).
Bizden bir ilave yok, yalan yok, iftira yok; yaptığınız iş ve kimin teklifiyle olduğu ortada. Tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu bir.
"Papa VI. Paul tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz? Rabbin aciz kulu Fethullah Gülen- 9 Şubat 1998" diye başlayan mektubu Papa II. Paul'un elini öperek siz takdim ettiniz ve birgün sonra mevkutenizde yayınladınız (Zaman gazetesi,10 Şubat 1998).
Bu işte de bizden bir ilave yok, uydurma yok, iftira yok; tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu iki.
"Bu bir devrim? Hz. İbrahim Sempozyumu ilginç bir evliliğe de vesile oldu. Diyalogdan düğüne. Sosyoloji profesörü Hıristiyan Lester Kurtz ile gazeteci Müslüman Meryem Kurtz'un nikahları, Urfa'da İbrahim Camii'nde müftü, haham ve papazın huzurunda kıyıldı. Hem Hıristiyan hem Müslüman? aynen çifte vatandaşlıkta olduğu gibi çifte dinli?" diye siz manşet yaptınız (Zaman gazetesi, 14 Nisan 2000)
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu üç.
"Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var? Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. Halbuki temelde ittifak varken teferruattaki ihtilaflara takılıp kalmak makul değildir?" diye yazı döşenerek "ehli kitapla amentüdeki ittifakınız"ı siz ilan ettiniz (Zaman gazetesi, Ahmet Şahin, 17 Nisan 2000).
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu dört.
Papa ile görüşmesinin akabinde Gülen Efendi "Herkes kelime-i tevhid-i esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Rasulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır" diyor (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 131).
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu beş.
Aynı Gülen Efendi, "Yahudi ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan ayetler, ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hristiyanlar hakkındadır" (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 45) diyor.
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu altı.
Diyalog çalışmalarınızın demirbaşı olarak STV'deki Pazar Sohbeti'nizde de arz-ı endam eden felsefeci-teolog "İslam bilginleri Hıristiyanların, Yahudilerin, Zerdüştilerin, hatta Budist gibi herhangi bir şekilde bir tanrıya inananların cennete gireceklerini kabul ederler" diye beyanat veriyor Hürriyet'in Gülen Efendi'nin röportajını temize çıkarma operasyonunda (Hürriyet gazetesi, 17 Nisan 2004).
Bunda bizden bir ekleme yok, bir çamur, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu yedi.
"Tercan Ali Baştürk gibi arkadaşlarınızın yönetiminde öğrenciler, 21 Nisan 2000 Cuma sabahı yurtdışındaki okullardan İstanbul'a getiriliyor; Patrik Bartholomeos, papaz Marotvich, Zaman'dan Abdullah Aymaz ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan Harun Tokak ziyaret ettiriliyor, sonunda da Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman öğrenciler 'belli zamanlarda birlikte ortak ibadet etme kararı' alınıyor" (Çağlayan dergisi, Nisan 2000, Tabuları Yıkan Seyahat, Tercan Ali Baştürk)
Bunda da bizden bir ekleme yok, bir fazlalık, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu sekiz.
"Türkiye'de Hıristiyan misyonerlerin başlattığı çalışmalar sonucunda dağıtılan İncil sayısının miktarı milyonlara, açılan Kilise Evlerin sayısı 25 bine ulaştı" haberini de mevkutenizde siz yazıyorsunuz (Zaman gazetesi, Serkan Talan, 2 Mart 2005). Sonra da tünediğiniz ekranlardan veya gazete köşelerinden "Yalan; yok canım nerede o kadar kilise ev?" diye siz konuşuyorsunuz.
Bunda da bizden bir ekleme yok, bir fazlalık, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu dokuz.
Hıristiyanlaştırılan binlerce gencimizin haberlerinden öte mevkuteler, artık "Eski Nurcu papaz'ın öyküsü", "Nurcu papaz" ve "Ateistti, Nurcu oldu şimdi Başpapaz" (Bkz. Star, Milliyet gazeteleri 15 Aralık 2001; Tempo dergisi 28 Mart 2005) haberleriyle dolup taşıyor. "Türk Dünyası Ankara Presbiteryen Kilisesi Başpastörü Yavuz Kapusuz'un hikâyesi ise artık son yıllarda dindar Müslümanların bile Hıristiyanlık dinini seçebildiğini ortaya koyuyor. Gençlik yıllarında ateist olan Yavuz Kapusuz, üniversiteye başlamasıyla birlikte Fethullah Gülen Cemaati'yle tanıştı? Başpapaz Kapusuz, 'Onların yurdunda kalmak istediğimde 'Buyurun, kapımız herkese açık' dediler ve aldılar" (Tempo dergisi, 28 Mart 2005) haberlerini okuyorsunuz.
Bütün bunlarda bizden bir ekleme yok, bir abartı yok, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu on? Ve dahası var ama bu olsun son.
Ey diyalogcu aymaz ve zamane aymazlar, milli ve dini bütünlüğümüz bakımından vahim olan bütün bu yanlışları icra etmenize rağmen "mülaane ve mübahale"yi dahi istismar eden cüretiniz karşısında, aynen Necran Hıristiyanlarının karşısına Hamse-i Âl-i Aba olarak çıkan Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'in ve Ehl-i Beyti'nin vahiyle müeyyed edaları ve ruhaniyetiyle "hodri meydan" diyorum?
Her zaman ve her yerde, dilediğiniz ekranda veya dilediğiniz meydanda, Beytullah'ta veya Arafat'ta, aynen Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'in Hz. Fatıma'sını, Hz. Ali'yi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i abasının altına alarak Necranlıların karşısına çıkışı gibi, kızım Fatıma Betül'ü, oğullarım Recep Haydar ve Ali'yi abamın altına alarak tüm diyalogcu aymazların karşısına çıkıyor; haksız, yalancı, müfteri olanın ve nâhak yere Müslüman'ın harîm-i ismetine dil uzatanın soyunun ve sopunun kuruyup kesilmesi üstüne "mülaane ve mübahale"ye davet ediyorum. Ellerini öpüp yapıştığınız papazlarınızı ve hahamlarınızı da yanlarınıza alarak geliniz?
Buyurunuz, hodri meydan!
"Gerçek Rabb'inden gelendir. Öyleyse şüphecilerden olma. Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim seninle (İsa'nın durumu) hususunda çekişirse de ki: 'Haydi gelin, sizler ve bizler bizzat dahil olmak üzere, oğullarımızı ve oğullarınızı, hanımlarımızı ve hanımlarınızı çağırıp gönülden Allah'a yalvaralım; bu konuda kim yalancı ise Allah'ın lânetinin onların üzerine inmesini dileyelim" (Âl-i İmran Sûresi, 60-61)
Her zaman ve her yerde, dilediğiniz ekranda veya dilediğiniz meydanda, Beytullah'ta, Arafat'ta veya Ravza-i Mutahhara'da?
Gözünü ve gönlünü dört açıp dinle ey diyalogcu aymaz!
"ABD'de Yahudi mafyası: ADL" diye başlık atıp "ADL (Anti-Defamation League) adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir? Kurdukları 'Denizaşırı Yatırımcılar Servisi' adlı şirketle milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir? ADL, tam mesai ile çalışan gizli istihbarat memurlarının bir kısmını Amerikan Hükümeti Adalet Bakanlığı'na bağlı Özel Soruşturmalar Ofisi'nde (OSI), bir kısmını da İsrail otoriteleriyle Tel Aviv'de çalıştırmaktadır? İsrail Devleti kurulduğundan beri ADL, İsrail Gizli Servisi MOSSAD ile hususi ilişkilerini daima sürdürmüş, İsrail mafyasıyla da yakın bağlantılar kurmuştur?" diye siz yazdınız (Zaman gazetesi, 20 Kasım 1992, Yunus Altınöz).
Bu ve buna benzer daha çok şeyler yazdınız ADL ile ilgili; bizim tek kelime ilavemiz yok ey aymaz! İşte bu ma'lum-meçhul ADL'nin Gülen Efendi'ye "hoşgörü ve diyalogla ilgili bir kitap" yazdırdığını da kendi mevkutenizde aynen aşağıdaki gibi siz aktardınız kamuoyuna?
"3 gündür Türkiye'de bulunan Yahudi Liderler Heyeti, Başbakan Yılmaz, Orgeneral Çevik Bir, TBMM Başkanı Çetin ve Dışişleri Bakanı Cem'den sonra Fethullah Gülen ile görüştü? 55 Yahudi örgütünü temsilen Türkiye'de bulunan 59 kişilik (AYÖBK) Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı Heyeti, Fethullah Gülen'in Türkiye'deki ve yurtdışındaki çabalarını önümüzdeki yüzyılın 'barış' asrı olması açısından önemsediklerini ve sözkonusu projeye büyük ilgi duyduklarını belirttiler? Görüşmede; Gülen'in, ABD'nin en etkili Yahudi Lobisi olan 'ADL'nin (Anti-Defamation League) teklifi'yle hazırladığı 'hoşgörü ve diyalogla ilgili kitap' da gündeme geldi. Gülen, İngilizce olarak hazırlanan kitap üzerindeki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bittiğinde insanların hizmetine sunacağını söyledi. Kitap, ADL tarafından basılarak dünyanın dört bir yanında dağıtılacak?" (Zaman gazetesi, 10 Mart 1998, Selçuk Gültaşlı).
Bizden bir ilave yok, yalan yok, iftira yok; yaptığınız iş ve kimin teklifiyle olduğu ortada. Tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu bir.
"Papa VI. Paul tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz? Rabbin aciz kulu Fethullah Gülen- 9 Şubat 1998" diye başlayan mektubu Papa II. Paul'un elini öperek siz takdim ettiniz ve birgün sonra mevkutenizde yayınladınız (Zaman gazetesi,10 Şubat 1998).
Bu işte de bizden bir ilave yok, uydurma yok, iftira yok; tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu iki.
"Bu bir devrim? Hz. İbrahim Sempozyumu ilginç bir evliliğe de vesile oldu. Diyalogdan düğüne. Sosyoloji profesörü Hıristiyan Lester Kurtz ile gazeteci Müslüman Meryem Kurtz'un nikahları, Urfa'da İbrahim Camii'nde müftü, haham ve papazın huzurunda kıyıldı. Hem Hıristiyan hem Müslüman? aynen çifte vatandaşlıkta olduğu gibi çifte dinli?" diye siz manşet yaptınız (Zaman gazetesi, 14 Nisan 2000)
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu üç.
"Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var? Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. Halbuki temelde ittifak varken teferruattaki ihtilaflara takılıp kalmak makul değildir?" diye yazı döşenerek "ehli kitapla amentüdeki ittifakınız"ı siz ilan ettiniz (Zaman gazetesi, Ahmet Şahin, 17 Nisan 2000).
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu dört.
Papa ile görüşmesinin akabinde Gülen Efendi "Herkes kelime-i tevhid-i esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Rasulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır" diyor (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 131).
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu beş.
Aynı Gülen Efendi, "Yahudi ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan ayetler, ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hristiyanlar hakkındadır" (Bkz. Küresel Barışa Doğru, s. 45) diyor.
Bunda bizden bir ekleme yok, ilave yok, iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu altı.
Diyalog çalışmalarınızın demirbaşı olarak STV'deki Pazar Sohbeti'nizde de arz-ı endam eden felsefeci-teolog "İslam bilginleri Hıristiyanların, Yahudilerin, Zerdüştilerin, hatta Budist gibi herhangi bir şekilde bir tanrıya inananların cennete gireceklerini kabul ederler" diye beyanat veriyor Hürriyet'in Gülen Efendi'nin röportajını temize çıkarma operasyonunda (Hürriyet gazetesi, 17 Nisan 2004).
Bunda bizden bir ekleme yok, bir çamur, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu yedi.
"Tercan Ali Baştürk gibi arkadaşlarınızın yönetiminde öğrenciler, 21 Nisan 2000 Cuma sabahı yurtdışındaki okullardan İstanbul'a getiriliyor; Patrik Bartholomeos, papaz Marotvich, Zaman'dan Abdullah Aymaz ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan Harun Tokak ziyaret ettiriliyor, sonunda da Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman öğrenciler 'belli zamanlarda birlikte ortak ibadet etme kararı' alınıyor" (Çağlayan dergisi, Nisan 2000, Tabuları Yıkan Seyahat, Tercan Ali Baştürk)
Bunda da bizden bir ekleme yok, bir fazlalık, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu sekiz.
"Türkiye'de Hıristiyan misyonerlerin başlattığı çalışmalar sonucunda dağıtılan İncil sayısının miktarı milyonlara, açılan Kilise Evlerin sayısı 25 bine ulaştı" haberini de mevkutenizde siz yazıyorsunuz (Zaman gazetesi, Serkan Talan, 2 Mart 2005). Sonra da tünediğiniz ekranlardan veya gazete köşelerinden "Yalan; yok canım nerede o kadar kilise ev?" diye siz konuşuyorsunuz.
Bunda da bizden bir ekleme yok, bir fazlalık, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu dokuz.
Hıristiyanlaştırılan binlerce gencimizin haberlerinden öte mevkuteler, artık "Eski Nurcu papaz'ın öyküsü", "Nurcu papaz" ve "Ateistti, Nurcu oldu şimdi Başpapaz" (Bkz. Star, Milliyet gazeteleri 15 Aralık 2001; Tempo dergisi 28 Mart 2005) haberleriyle dolup taşıyor. "Türk Dünyası Ankara Presbiteryen Kilisesi Başpastörü Yavuz Kapusuz'un hikâyesi ise artık son yıllarda dindar Müslümanların bile Hıristiyanlık dinini seçebildiğini ortaya koyuyor. Gençlik yıllarında ateist olan Yavuz Kapusuz, üniversiteye başlamasıyla birlikte Fethullah Gülen Cemaati'yle tanıştı? Başpapaz Kapusuz, 'Onların yurdunda kalmak istediğimde 'Buyurun, kapımız herkese açık' dediler ve aldılar" (Tempo dergisi, 28 Mart 2005) haberlerini okuyorsunuz.
Bütün bunlarda bizden bir ekleme yok, bir abartı yok, bir iftira yok, tamam mı ey diyalogcu aymaz, bu on? Ve dahası var ama bu olsun son.
Ey diyalogcu aymaz ve zamane aymazlar, milli ve dini bütünlüğümüz bakımından vahim olan bütün bu yanlışları icra etmenize rağmen "mülaane ve mübahale"yi dahi istismar eden cüretiniz karşısında, aynen Necran Hıristiyanlarının karşısına Hamse-i Âl-i Aba olarak çıkan Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'in ve Ehl-i Beyti'nin vahiyle müeyyed edaları ve ruhaniyetiyle "hodri meydan" diyorum?
Her zaman ve her yerde, dilediğiniz ekranda veya dilediğiniz meydanda, Beytullah'ta veya Arafat'ta, aynen Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'in Hz. Fatıma'sını, Hz. Ali'yi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i abasının altına alarak Necranlıların karşısına çıkışı gibi, kızım Fatıma Betül'ü, oğullarım Recep Haydar ve Ali'yi abamın altına alarak tüm diyalogcu aymazların karşısına çıkıyor; haksız, yalancı, müfteri olanın ve nâhak yere Müslüman'ın harîm-i ismetine dil uzatanın soyunun ve sopunun kuruyup kesilmesi üstüne "mülaane ve mübahale"ye davet ediyorum. Ellerini öpüp yapıştığınız papazlarınızı ve hahamlarınızı da yanlarınıza alarak geliniz?
Buyurunuz, hodri meydan!
"Gerçek Rabb'inden gelendir. Öyleyse şüphecilerden olma. Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim seninle (İsa'nın durumu) hususunda çekişirse de ki: 'Haydi gelin, sizler ve bizler bizzat dahil olmak üzere, oğullarımızı ve oğullarınızı, hanımlarımızı ve hanımlarınızı çağırıp gönülden Allah'a yalvaralım; bu konuda kim yalancı ise Allah'ın lânetinin onların üzerine inmesini dileyelim" (Âl-i İmran Sûresi, 60-61)
Her zaman ve her yerde, dilediğiniz ekranda veya dilediğiniz meydanda, Beytullah'ta, Arafat'ta veya Ravza-i Mutahhara'da?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019