Parkinson ve şizofren hastalarına umut olacak
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilimdalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Durdağı, parkinson ve şizofren hastaları için bir ilke imza attı. Durdağı, Dopamin (hormon)-2 reseptörünün (sinir ucu) kristal yapısını açığa çıkarmayı başardı
18.04.2016 00:00:00
Aslında her şey bir tesadüfle başladı. Bilgisayar destekli ilaç tasarımı üzerine çalışan Doç. Dr. Serdar Durdağı, Dopamin-2 reseptörünün kristal yapısını açığa çıkarmak için model geliştirip bir dergide yayınladı. Ardından parkinson ve şizofren hastaları için umut olan Dopamin-2 reseptörünü 1975 yılında keşfeden Toronto Üniversitesi'nden Prof. Dr. Philip Seeman, Doktor Durdağı ile iletişime geçerek kendisinin de bu yönde çalışmaları olduğunu ve birlikte çalışmak istediğini söyledi. Büyük bir onur ile bunu kabul eden Durdağı ,üç yıldır üzerine çalıştığı modeli Prof. Seemon ile daha da geliştirdi.
Projeyi 2012 yılından itibaren devam ettirdiklerini ve 4-5 yıldır da yoğun bir şekilde üzerine çalıştıklarını söyleyen Durdağı, "Geçtiğimiz yıl bu modeli geliştirip yayınladık, yayınladıktan bir gün sonra Dopamin-2 reseptörünü keşfeden hoca Toronto Üniversitesi'nden Prof. Philip Seemon bana bir e-mail atarak modelimi istedi. Modelimi kendisiyle paylaştım modelin deneysel yapılarla çok uyumlu olduğunu söyledi. Kendi deneysel verilerinin bizim modelde uygulamak istediğini dile getirdi. Ben de memnuniyetle kabul ettim ve birlikte çalışmaya başladık. Kendisinde dopamin ve afemorfin diye iki molekül olduğunu ve bağlanma afertelerinin birbirinden farklı olduğunu söyledi. Biz de modelimizde bu iki molekülü denedik tam da deneysel sonuçlara uygun çıktı. Bu çalışmamızda Dopamin 2 reseptörünün 3 boyutlu yapısını deneysel veriler kullanılarak homoloji modellemesi ve dinamik simülasyonlar (benzetim)yardımıyla açığa çıkardık" şeklinde konuştu.
"İlaç mekanizmasını açığa çıkardığımızda bu hem parkinson hem de şizofren gibi nörodejeneratif (sinir sisteminde meydana gelen bozukluk) hastalıkların çok daha iyi anlaşılacak" diyen Durdağı, "Geliştirdiğimiz modelin, daha etkin ve yan etkileri azaltılmış moleküllerin açığa çıkarılmasında öncül rol oynayacak diye düşünüyoruz. Amacımız bu hedef yapıları kullanarak atomik düzeyde ilaç- reseptör(sinir ucu)etkileşimlerini incelemek ve moleküler mekanizmaların aydınlatılması sonucu yeni nesil yan etkileri azaltılmış antibiyotiklerin geliştirilmesidir. Çalışmamızın yeni tedavi şekillerinin, yeni ilaçların geliştirilebilmesi için öncü olabileceğine inanıyorum. Hastalıkların önlenmesinde bazı ilaçlar kullanılıyor. Şu anda bu ilaçların geliştirilmesi çok zor aşmalardan geçiyor. Bunun sebebi de özellikle çok önemli bir reseptör olan Dopaminin- 2'nin kristal yapısının açıkta olmamasıydı. Dolayısıyla kristal yapısı olmayan molekülün tek bir yolu kalıyor, bu da moleküler modelleme dediğimiz yöntemlerle 3 boyutlu yapısını açığa çıkarmak, işte biz bunu başardık. Ne kadar fazla model geliştirilirse, ne kadar fazla kristal yapı açığa çıkarsa bu hastalılarla mücadelede o kadar faydalı oluyor" açıklamalarında bulundu.
Projeyi 2012 yılından itibaren devam ettirdiklerini ve 4-5 yıldır da yoğun bir şekilde üzerine çalıştıklarını söyleyen Durdağı, "Geçtiğimiz yıl bu modeli geliştirip yayınladık, yayınladıktan bir gün sonra Dopamin-2 reseptörünü keşfeden hoca Toronto Üniversitesi'nden Prof. Philip Seemon bana bir e-mail atarak modelimi istedi. Modelimi kendisiyle paylaştım modelin deneysel yapılarla çok uyumlu olduğunu söyledi. Kendi deneysel verilerinin bizim modelde uygulamak istediğini dile getirdi. Ben de memnuniyetle kabul ettim ve birlikte çalışmaya başladık. Kendisinde dopamin ve afemorfin diye iki molekül olduğunu ve bağlanma afertelerinin birbirinden farklı olduğunu söyledi. Biz de modelimizde bu iki molekülü denedik tam da deneysel sonuçlara uygun çıktı. Bu çalışmamızda Dopamin 2 reseptörünün 3 boyutlu yapısını deneysel veriler kullanılarak homoloji modellemesi ve dinamik simülasyonlar (benzetim)yardımıyla açığa çıkardık" şeklinde konuştu.
"İlaç mekanizmasını açığa çıkardığımızda bu hem parkinson hem de şizofren gibi nörodejeneratif (sinir sisteminde meydana gelen bozukluk) hastalıkların çok daha iyi anlaşılacak" diyen Durdağı, "Geliştirdiğimiz modelin, daha etkin ve yan etkileri azaltılmış moleküllerin açığa çıkarılmasında öncül rol oynayacak diye düşünüyoruz. Amacımız bu hedef yapıları kullanarak atomik düzeyde ilaç- reseptör(sinir ucu)etkileşimlerini incelemek ve moleküler mekanizmaların aydınlatılması sonucu yeni nesil yan etkileri azaltılmış antibiyotiklerin geliştirilmesidir. Çalışmamızın yeni tedavi şekillerinin, yeni ilaçların geliştirilebilmesi için öncü olabileceğine inanıyorum. Hastalıkların önlenmesinde bazı ilaçlar kullanılıyor. Şu anda bu ilaçların geliştirilmesi çok zor aşmalardan geçiyor. Bunun sebebi de özellikle çok önemli bir reseptör olan Dopaminin- 2'nin kristal yapısının açıkta olmamasıydı. Dolayısıyla kristal yapısı olmayan molekülün tek bir yolu kalıyor, bu da moleküler modelleme dediğimiz yöntemlerle 3 boyutlu yapısını açığa çıkarmak, işte biz bunu başardık. Ne kadar fazla model geliştirilirse, ne kadar fazla kristal yapı açığa çıkarsa bu hastalılarla mücadelede o kadar faydalı oluyor" açıklamalarında bulundu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.