Salı günü kaybettiğimiz Attila İlhan'ın Bir Millet Uyanıyor adlı dizi kitabının arka kapağında yer alır bu cümle.
Bir aydın düşünün ki, henüz onaltı yaşındayken, sevdiği kıza Nâzım Hikmet'in şiirlerini gönderdiği için okuldan atılıyor, üç hafta gözaltında kalıyor ve iki ay hapis yatıyor.Fakat o, daha o yaştayken, seksen yıl sürecek yolculuğunun haritasını en ince ayrıntılarıyla belirlemiştir: Marksist olarak yaşayacaktır, ama Türk kimliğine ölünceye kadar bağlı kalacak ve Türklüğüyle daima gurur duyacaktır.Şiirin en güzel örneklerini veren, Atatürk'ü en iyi anlayan ve en iyi anlatan, Türk Milleti'nin tarihi köklerini araştırmaktan ve irdelemekten bıkmayan, ömrü boyunca özgür ve bağımsız birey olarak kalmayı başarabilen çok ender insanlardan biriydi Atilla İlhan.Bütün ömrünü Türkiye'yi düşünerek, Türkiye üzerine fikir üreterek geçirdi. Bağımsız ve özgür düşünme ilkesine o kadar bağlıydı ki, Marksist olduğu halde, hiçbir Marksist örgüte ve hiçbir siyasi partiye girmedi.Keşke bütün Marksistler Attila İlhan gibi olabilseler dedirtecek kadar örnek bir Marksist ve örnek bir yurtseverdi.Atatürk Batıcı mıydı? Dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen ve dengeleri çok iyi gözlemleyen Attila İlhan, bugünkü Sevr koşullarının neler olduğunu da şöyle anlatıyordu:- Soğukkanlı ve mantıklı bakan herhangi bir tarihçi ve tarih meraklısı, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Batı'nın tavırlarını gözden geçirirse, bir devlet değişikliğiyle olayın aynı olduğunu görür. İngiltere'nin yerine Amerika geçmiştir. Nerede güçlü ve başına bela olacak ülke varsa, kontrolü ele geçirmeye çalışır. 1960'larda Fransa'daydım.1968 hareketi bir Amerikan hareketidir. Fransız Komünist Partisi çok güçlü bir hareketti. Komünistleri bölmek gerekiyordu. Bir Maoculuk icat ettiler ki, bundan Mao Tze Tung'un haberi olduğundan bile emin değilim. İkincisi cinsel devrim ortaya çıktı. Üçüncüsü de çevreciliktir. Çevrecilik sayesinde Batı'da kaç komünist ve sosyalist parti bölünmüştür. Attila İlhan'a göre, Mustafa Kemal'in ölünceye kadar Batı'ya en küçük bir sempatisi olmamıştı. Gazi hiçbir yerde Batılılaşmak demez, muasırlaşmak der. Gazi Batılılaşmayı düşünmüyor, çağdaş bir ülke olmayı düşünüyor diyordu.Attila İlhan'ın vurgunda, soygunda, parada, pulda gözü yoktu. Dürüst ve namuslu aydın tipinin belki son örneğiydi. İnandığı gibi yaşadı, inandıklarını anlattı, yazdı ve yaymaya çalıştı.Sırrı Yüksel Cebeci / Tercüman
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.