Peygamberimiz birisine ikramda bulunacağı zaman ticareti buna vasıta yapardı. Onun gönlünü kazanmak ve minnet altında kalmamasını temin için bu yolu denerdi
Bir gün Medine çarşısını dolaşırken bir hububat yığınının önünde durdu. Elini içine daldırdı. Eline bir ıslaklık dokundu ve altından, üstünde olmayan şeyler çıktı. Satıcıya döndü: "Nedir bunlar?" diye sordu.
Mal sahibi: "Ya Resulallah, yağmur yağmıştı. Ondan ıslanmış olacak" dedi.
Peygamberimiz, "Neden ıslak kısmını herkesin görebileceği şekilde üste koymadın?" şeklinde sert ikazdan sonra:
"Müslümanlar arasında aldatma olmaz. Bizi aldatan bizden değildir" buyurdu. Bir başka ifadesinde de şöyle buyuruyor: "Müslüman Müslümanın kardeşidir. Kusurlu bir malı din kardeşine satan hiçbir Müslümana bu satış helâl olmaz. Ancak satarken malın kusurunu açıklarsa başka..."
Peygamberimiz birisine ikramda bulunacağı zaman ticareti buna vasıta yapardı. Onun gönlünü kazanmak ve minnet altında kalmamasını temin için bu yolu denerdi. Peygamberimiz böyle bir ikramı bir seferinde Câbir bin Abdullah'a yaptı. Hz. Câbir'in kendisi anlatıyor:
"Ben bir savaşta Resulullahla beraberdim. Yolda bana, 'Allah sana mağfiret etsin, sen bu deveni bir dinara satar mısın?' dedi.
"Ben de 'Ya Resulallah, Medine'ye vardığımız zaman bu deve sizin olsun' dedim.
"Resulullah yine, 'Allah seni bağışlasın, bunu iki dinara satar mısın?' dedi.
"Yirmi dinara varıncaya kadar devenin fiyatını birer dinar arttırdı. Ben Medine'ye vardığım zaman devemin başından tutup Resulullahın huzuruna götürdüm.
"Resuli Ekrem beni görünce Bilâl'e:
"Ya Bilâl, Câbir'e ganimet mallarından yirmi dinar ver' buyurdu. Bana da, 'Deveni al, evine götür, senin olsun' taltifinde bulundu."
Bir gün Medine çarşısını dolaşırken bir hububat yığınının önünde durdu. Elini içine daldırdı. Eline bir ıslaklık dokundu ve altından, üstünde olmayan şeyler çıktı. Satıcıya döndü: "Nedir bunlar?" diye sordu.
Mal sahibi: "Ya Resulallah, yağmur yağmıştı. Ondan ıslanmış olacak" dedi.
Peygamberimiz, "Neden ıslak kısmını herkesin görebileceği şekilde üste koymadın?" şeklinde sert ikazdan sonra:
"Müslümanlar arasında aldatma olmaz. Bizi aldatan bizden değildir" buyurdu. Bir başka ifadesinde de şöyle buyuruyor: "Müslüman Müslümanın kardeşidir. Kusurlu bir malı din kardeşine satan hiçbir Müslümana bu satış helâl olmaz. Ancak satarken malın kusurunu açıklarsa başka..."
Peygamberimiz birisine ikramda bulunacağı zaman ticareti buna vasıta yapardı. Onun gönlünü kazanmak ve minnet altında kalmamasını temin için bu yolu denerdi. Peygamberimiz böyle bir ikramı bir seferinde Câbir bin Abdullah'a yaptı. Hz. Câbir'in kendisi anlatıyor:
"Ben bir savaşta Resulullahla beraberdim. Yolda bana, 'Allah sana mağfiret etsin, sen bu deveni bir dinara satar mısın?' dedi.
"Ben de 'Ya Resulallah, Medine'ye vardığımız zaman bu deve sizin olsun' dedim.
"Resulullah yine, 'Allah seni bağışlasın, bunu iki dinara satar mısın?' dedi.
"Yirmi dinara varıncaya kadar devenin fiyatını birer dinar arttırdı. Ben Medine'ye vardığım zaman devemin başından tutup Resulullahın huzuruna götürdüm.
"Resuli Ekrem beni görünce Bilâl'e:
"Ya Bilâl, Câbir'e ganimet mallarından yirmi dinar ver' buyurdu. Bana da, 'Deveni al, evine götür, senin olsun' taltifinde bulundu."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.