Her devrin Nemrutları, Firavunları, Yezitleri halkı daha fazla sömürmek için âlim kılığındaki iblislerden fetva almak için, onları yanlarına almak zorunda kaldılar. Hz. Peygamberin (s.a.a.) risaletine inanan ve Ehl-i Beyt imamlarının velayetine tabi olan rabbani âlimler iktidarların gayr-i meşru, haksız, hukuksuz ve adaletsiz, zalimane uygulamalarına ortak olmamak için, kendilerine verilmek istenen valilik, hâkimlik, defterdarlık, muhasebecilik gibi devlet memurluklarını kabul etmediler. Hatta bunun için bedeller ödediler, zorlandılar, zindanlara atıldılar, kırbaçlar yediler, yurtlarından sürüldüler, canlarından oldular. Ama yine de kabul etmediler. Bunun İslam tarihinde birçok örnekleri vardır.
İslam dünyasını yaklaşık 1300 yıldır fırkalaştırarak Müslümanların geri kalmasına sebep olan en önemli faktörlerden birisi mezhep ve mezhepçilik bile siyaset ve idare mekanizmasının maddi makamlarına satılan sözde din adamları tarafından temelleri atılmış ve siyaset tarafından güçlendirilmiştir.
İnançları ve Müslümanları kullanarak toplumları sömürmek isteyen siyaset ve devlet adamlarının bu tutumları halkın bir bölümünü sultanlara yakın olmak, devletin önemli makamlarına atanmak ve dünyalık toplamak için, din ilmini öğrenmeye sevk etti ve bu zihniyetler ilim öğrendikten sonra iltimaslar ve aracılarla, kendilerini zalim yöneticilere takdim ettiler.
Bir zamanlar zalim yöneticiler tarafından aranan din-ilim adamları, bu sefer yöneticileri aramak zilletine düştüler. Böylelikle aziz iken zelil oldular. Âlimlerin zalim idarecilerle düşüp kalkmasının sakıncalı görülüp halk tarafından hoş görülmemesinin sebepleri, Rabbani alimler tarafından çok geniş olarak izah edilmiştir. O sebeplerden bir kaçı şunlardır:
1- Zalim ümera ile yan yana,
2- Ümera ile düşüp kalkmak dünyaya meyil ve muhabbete sebep olur. Bu da her günahın ve hatanın başıdır.
3- Haram toplamaya ve yemeye sebep olur.
4- Elindeki ilim nimetini ümeranın ayakları altına atarak küçültmüş olur.
5- Güç ve iktidar sahiplerine meyil, onlara muhabbet ve destek verdirir. Oysa bunlar alim için felaketler sebebidir.
6- İnsanların güç ve iktidardan yana olmalarına, onları sevmelerine, dalkavuk olmalarına ve aldanmalarına sebep olur.
7- İyiliği emir, kötülüğü nehiy vazifesini terk ederek günahkâr olur. Bu önemli ilkeyi ihlal eden âlime Allah lanet eder ve halk tarafından haksızlık karşısında sustuğu için dilsiz şeytan olarak addedilir.
8- Dalkavukluk, iki yüzlülük, yalancılık, riyakârlık, iftira, kıskançlık, kin, nefret ve düşmanlık gibi birçok kötü huylara sebep olur.
9- Allah'a, Resulüne, Ehl-i Beyt'e, mukaddes değerlere ve müminlere karşı vazifelerini yapmayarak hain olur.
10- Hakka bâtıl ve bâtıla hak elbisesini giydirerek hakkı değiştirdiği için dinden çıkar veya en azından büyük günahkâr olur.
11- Zamanla insanların inançlarından kopmalarına, yozlaşmalarına ve asimile olmalarına sebep olur ve böylelikle büyük veballeri ve günahları üzerine almış olur.
Selam ve dua ile…
İslam dünyasını yaklaşık 1300 yıldır fırkalaştırarak Müslümanların geri kalmasına sebep olan en önemli faktörlerden birisi mezhep ve mezhepçilik bile siyaset ve idare mekanizmasının maddi makamlarına satılan sözde din adamları tarafından temelleri atılmış ve siyaset tarafından güçlendirilmiştir.
İnançları ve Müslümanları kullanarak toplumları sömürmek isteyen siyaset ve devlet adamlarının bu tutumları halkın bir bölümünü sultanlara yakın olmak, devletin önemli makamlarına atanmak ve dünyalık toplamak için, din ilmini öğrenmeye sevk etti ve bu zihniyetler ilim öğrendikten sonra iltimaslar ve aracılarla, kendilerini zalim yöneticilere takdim ettiler.
Bir zamanlar zalim yöneticiler tarafından aranan din-ilim adamları, bu sefer yöneticileri aramak zilletine düştüler. Böylelikle aziz iken zelil oldular. Âlimlerin zalim idarecilerle düşüp kalkmasının sakıncalı görülüp halk tarafından hoş görülmemesinin sebepleri, Rabbani alimler tarafından çok geniş olarak izah edilmiştir. O sebeplerden bir kaçı şunlardır:
1- Zalim ümera ile yan yana,
2- Ümera ile düşüp kalkmak dünyaya meyil ve muhabbete sebep olur. Bu da her günahın ve hatanın başıdır.
3- Haram toplamaya ve yemeye sebep olur.
4- Elindeki ilim nimetini ümeranın ayakları altına atarak küçültmüş olur.
5- Güç ve iktidar sahiplerine meyil, onlara muhabbet ve destek verdirir. Oysa bunlar alim için felaketler sebebidir.
6- İnsanların güç ve iktidardan yana olmalarına, onları sevmelerine, dalkavuk olmalarına ve aldanmalarına sebep olur.
7- İyiliği emir, kötülüğü nehiy vazifesini terk ederek günahkâr olur. Bu önemli ilkeyi ihlal eden âlime Allah lanet eder ve halk tarafından haksızlık karşısında sustuğu için dilsiz şeytan olarak addedilir.
8- Dalkavukluk, iki yüzlülük, yalancılık, riyakârlık, iftira, kıskançlık, kin, nefret ve düşmanlık gibi birçok kötü huylara sebep olur.
9- Allah'a, Resulüne, Ehl-i Beyt'e, mukaddes değerlere ve müminlere karşı vazifelerini yapmayarak hain olur.
10- Hakka bâtıl ve bâtıla hak elbisesini giydirerek hakkı değiştirdiği için dinden çıkar veya en azından büyük günahkâr olur.
11- Zamanla insanların inançlarından kopmalarına, yozlaşmalarına ve asimile olmalarına sebep olur ve böylelikle büyük veballeri ve günahları üzerine almış olur.
Selam ve dua ile…
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012