Robert Bear: Bırakalım Müslümanlar birbirini Sünni – Şia diye öldürsün

Adı: Robert Bear.
CIA’nın önceki Ortadoğu Bölge Şefi.
Yayınladığı “Yeni Süper Güç İran” isimli kitabında bir CIA yöneticisinden beklenmeyecek ölçüde açık davranıyor!
Robert Bear’ın kitabında verdiği mesajın özeti şu: “Ön Asya ile Ortadoğu’da niye Amerikalılar ölsün ki! Müslümanları Şia - Sünni diye ayrıştıralım ve bırakalım onlar birbirini öldürsün.”
CIA’nın eski Ortadoğu İstasyon Şefinin bu satırlarını okuduktan sonra İhvan’dan Taliban’a, El Kaide’den Hamas’a ve F Tipi’nden AKP’ye kadar Sünni gurupların ABD’nin bölgemizdeki fiili sömürgeleri olan Katar ve Suudi merkezli olarak neden bir araya getirildiğini daha iyi kavradım.
Evet, Hasan El Benna’nın 1928’de emperyalistlere karşı kurduğu İhvan ya da Müslüman Kardeşler örgütü bugün maalesef Sünni blok hikayesi ile ABD tarafından devşirilmiştir ki İhvan liderinin Washington’da Senatör Mc Cain ile bir araya gelip uzlaştıkları kayıtlardadır.
Sadece İhvan mı?
Yıllar yılı İran ve Suriye tarafından kollanıp sahiplenilen Hamas bile artık ABD’nin emrindedir ve üssünü Suriye’den Katar’a taşıyor!
El Kaide ve Taliban gibiler bile Katar’ı yeni siyasi kıble olarak kabul ettiler ise varın gerisini siz düşünün!
Ve heyhaaat güya Şia hattına karşı oluşturulan bu fesat ve yapay birliğe maalesef AKP ile F Tipi de dolgu malzemesidir!
CIA tarafından planlanan bu tezgahı görmemek ya da okuyamamak için cahil olmak yetmez, gaflet ve delaletin ötesinde olmak gerekiyor!
Sorarım size Türkiye’yi yönetenler bu rezil oyunu bozmak yerine ABD’nin Müslüman mahallesinde yaktığı bu fitne ateşine nasıl odun atar?
AKP ve Tayyip Erdoğan bilmez mi ki böyle bir yangın Türkiye’yi topyekun kül eder?
Bilmez mi ki 10-15 milyon arası Alevi ve Caferi nüfusu barındıran Anadolu’da tıpkı 12 Eylül arifesinde Çorum ve Kahramanmaraş’ta olduğu gibi ardı ardına provokasyonlar yapılacak?
Altını çizerek yazıyorum, Şia - Sünni ayırımcılığı dini bütünlüğümüze açık bir suikasttır. Eğer bu tezgaha karşı direnmez isek Milli bütünlüğümüzü korumamız mümkün olmayacaktır! 

Türkiye’nin Dostları diye Şam’da toplantı olsaydı?
Yeni bir kavram var adına Empati deniliyor!
Kendini karşı tarafın yerine koyup düşünmek demek! Gelin şimdi hep beraber bir Empati yapalım:
Türkiye’yi bölmek isteyen ve kendilerine “Türkiye’nin Dostları” diyen bir gurup örneğin Şam’da toplansaydı ve Türkiye’deki isyana silah ve para yardımı kararı alsaydı insaf ile cevap verin neler hisseder ya da düşünürdük?
Haklı olarak kudururduk değil mi?
Diyeceksiniz ki Suriye’de masum insanlar öldürülüyor!
Peki, Türkiye’de PKK’lı bölücüler öldürülmüyor mu?
İkisi ayrı demeyin, ikisi aynı yani ikisi de terörist, isyankâr ve emperyalistlerin oyuncağı!
Korkum şudur:
Eşikteki Kürt isyanı ile beraber bir yerlerde “Dostlar” ambalajı ile benzer toplantılar yapılacaktır. AKP böyle bir toplantıya aslında Suriye’deki tutumu ile meşruiyet kazandırıyor!

28 Şubat’ın imzacıları ve münafıkları!
Peşinen belirtelim 28 Şubat bir Pentagon projesiydi ve Prof. Dr. Haydar Baş bey’in dediği gibi Türk milleti ile askerimizin arasını açmak için tezgahlanmıştı.
Amaç TSK’yı dine hasım bir görüntüye sokup milletin gözünden düşürmekti ve bu bir ölçüde başarılmıştır.
Gelelim yapılan soruşturmalara…
Karşı değiliz lakin işe Abdullah Gül’den başlanmalıydı zira 28 Şubat kararlarında bakan olarak onun da imzası var!
Keza 28 Şubat’ı güya soruşturan AKP 28 Şubat’ın Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ı neden mebus ve TBMM Başkan Vekili yaptı onu açıklamalı!
Sadece o da değil, 28 Şubat’ın Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel halen nasıl Ankara Valisidir?
Bize göre 28 Şubat tıpkı Ergenekon hikâyesi misali önümüzdeki süreçte AKP’nin kullanacağı yeni örtüdür.
Suriye müdahalesine halktan tepki mi var!
Anında bir 28 Şubat operasyonu ve konu örtülecek!
Önümüzdeki günlerde ihanet anayasası TBMM’ye mi gelecek?
Ardı ardına 28 Şubat dalgaları ile millet meşgul edilecek!
Evet 28 Şubat hikayesi ile cambaza bak misali toplum afyonlanacaktır.
AKP bu arada zaten imajı yerle bir olan TSK’ya bir kez daha darbe indirecektir!
Gelelim iki yüzlü riyakârlara:
Sahi 28 Şubat’ta Çevik Bir’e selam duranların örneğin Yasemin Çongar, Hasan Cemal, Oral Çalışlar, Ergun Babahan ve benzerleri bugün nasıl oluyor da bunları unutup tam tersi davranabiliyor? Utanın, utanın!

Hani Füze Kalkanı NATO’nundu?
Gazeteci Ezgi Başaran Milli Savunma ile Dışişleri Bakanlığımıza müracaat ediyor: “Makale yazmak istiyorum. Bunun için Malatya’daki Füze Kalkanının bulunduğu radarı gezmek istiyorum.”
Bakanlıklardan cevap: “Bu izin bizim yetkimiz dâhilinde değildir. Biz karışamayız.”
Ezgi Başaran aldığı bu karşılık üzerine aynı talebi dillendiren bir dilekçeyi ABD Savunma Bakanlığına yani Pentagon’a göndedir.
Pentagon bu talebe Bob Close imzasıyla cevap verir: “Üssümüze ziyaret talebinizi şimdilik kabul edemiyoruz.”
Ve bu cevap üzerine soralım:
Hani Radar Üssü NATO’ya aitti?
NATO’ya ait olan bir yere ABD tıpkı bizim Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarımızın yaptığı gibi neden “Böyle bir izin bizim yetkimiz dâhilinde değildir” demedi de “Talebinizi şimdilik kabul edemiyoruz” karşılığını verdi?
Pentagon’un bu cevabından sonra “Bu üs ABD’nin değil, NATO’nundur “ diyen Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu milletten özür dileyecek mi?
Ve muhalefet bu durumu millete anlatacak mı?