Erzurum sallanıyor.
25 Mart akşamı, saat 21:30 civarında tren yolunu geçip Dadaşköy yoluna girdiğimde, sağlı sollu tüm apartman sakinlerinin dışarıda olduğunu gördüm. Şükrüpaşa mahallesine, oturduğumuz mahalleye geldiğimde baktım yine aynı manzara, yediden yetmişe herkes dışarıda.
Meğer Erzurum 5.1 ölçeğinde sallanmış.
Merkez üssü Çat ilçesi olarak açıklanan depremin yıkım haberleri ilerleyen saatlerde Aşkale ilçemizin köylerinden gelmeye başladı.
Depremde hayatlarını kaybeden hemşehrilerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil, yaralılara da acil şifalar niyaz ediyoruz.
Uzun zamandan beridir ki, siyasetimiz sallantıda idi, ekonomimizde hem öncü şoklar hem de artçı şoklar devam ediyordu, kültürel ve sosyal hayatımızdaki depremin aletsel büyüklüğü ise ölçüm aletlerinin kapasitesinin çok çok üstünde idi. Bütün bunlara ilaveten dağlarımız, ovalarımız, şehir ve köylerimiz de sallanmaya başladı.
Tam da yerel yöneticilerimizi seçmek için sandık başına gitmeye hazırlandığımız bu bugünlerde depremle ikaz edildik. Çünkü oturduğumuz meskenlerin içinde yaşadığımız şehirlerin şekillenmesinde yerel yöneticiler birinci derecede söz sahibi. "En az kendi canı, kendi çoluk-çocuğu kadar idaresini üstlendiği insanların can güvenliğini de dert edinen yöneticiler seçin" anlamında bir ikaz kabul edebiliriz bu son sallantıyı.
Yeryüzünün şekil değiştirmesi, içeride biriken enerjinin boşalması anlamındaki depremlerle iç içe yaşayan, daha beş sene önce onbinlerce insanını depremde defn etmiş bir milletiz. Ama devlet, millet el ele verince derin de olsa bu tür yaralar sarılabiliyor.
Yıkılan, yerle bir olan şehirler yeniden kurulabiliyor. İnsan ayakta ise; çevresinde yıkılanları, düşenleri ayaklandırabiliyor.
Allah korusun insan düşerse, insanımız madden, manen ve kültürel açıdan çökerse, biterse, işte o zaman her şey bitti demektir.
İnsanımız, yüzyıllardır canını verdiği, inancını kaybederse, inancı sulandırılırsa, buna bağlı olarak vatan anlayışı şahadet anlayışı dost-düşman algılayışı sulandırılmış olacaktır. İşte o zaman ki deprem ne dağların, ne şehirlerin ne de köylerin sallanmasına benzeyecektir.
Kıbrıs konusu tartışılmaya başlandığı günden beri insanımızın hızlı bir şekilde mahiyetini bilmediği halde çözümden yana tavır aldığına şahit oluyoruz. Kıbrıs'ın sırtımızda kambur olduğunu, bizim çalıştığımızı onların yediğini, zaten orada yaşayanların bizden hoşlanmadıklarını, dilden dile, kulaktan kulağa yaygınlaştıranlar artmaya başladı. Asıl ürkütücü olan deprem bu depremdir.
Depremin her çeşidinden Allah'a sığınırız.
25 Mart akşamı, saat 21:30 civarında tren yolunu geçip Dadaşköy yoluna girdiğimde, sağlı sollu tüm apartman sakinlerinin dışarıda olduğunu gördüm. Şükrüpaşa mahallesine, oturduğumuz mahalleye geldiğimde baktım yine aynı manzara, yediden yetmişe herkes dışarıda.
Meğer Erzurum 5.1 ölçeğinde sallanmış.
Merkez üssü Çat ilçesi olarak açıklanan depremin yıkım haberleri ilerleyen saatlerde Aşkale ilçemizin köylerinden gelmeye başladı.
Depremde hayatlarını kaybeden hemşehrilerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil, yaralılara da acil şifalar niyaz ediyoruz.
Uzun zamandan beridir ki, siyasetimiz sallantıda idi, ekonomimizde hem öncü şoklar hem de artçı şoklar devam ediyordu, kültürel ve sosyal hayatımızdaki depremin aletsel büyüklüğü ise ölçüm aletlerinin kapasitesinin çok çok üstünde idi. Bütün bunlara ilaveten dağlarımız, ovalarımız, şehir ve köylerimiz de sallanmaya başladı.
Tam da yerel yöneticilerimizi seçmek için sandık başına gitmeye hazırlandığımız bu bugünlerde depremle ikaz edildik. Çünkü oturduğumuz meskenlerin içinde yaşadığımız şehirlerin şekillenmesinde yerel yöneticiler birinci derecede söz sahibi. "En az kendi canı, kendi çoluk-çocuğu kadar idaresini üstlendiği insanların can güvenliğini de dert edinen yöneticiler seçin" anlamında bir ikaz kabul edebiliriz bu son sallantıyı.
Yeryüzünün şekil değiştirmesi, içeride biriken enerjinin boşalması anlamındaki depremlerle iç içe yaşayan, daha beş sene önce onbinlerce insanını depremde defn etmiş bir milletiz. Ama devlet, millet el ele verince derin de olsa bu tür yaralar sarılabiliyor.
Yıkılan, yerle bir olan şehirler yeniden kurulabiliyor. İnsan ayakta ise; çevresinde yıkılanları, düşenleri ayaklandırabiliyor.
Allah korusun insan düşerse, insanımız madden, manen ve kültürel açıdan çökerse, biterse, işte o zaman her şey bitti demektir.
İnsanımız, yüzyıllardır canını verdiği, inancını kaybederse, inancı sulandırılırsa, buna bağlı olarak vatan anlayışı şahadet anlayışı dost-düşman algılayışı sulandırılmış olacaktır. İşte o zaman ki deprem ne dağların, ne şehirlerin ne de köylerin sallanmasına benzeyecektir.
Kıbrıs konusu tartışılmaya başlandığı günden beri insanımızın hızlı bir şekilde mahiyetini bilmediği halde çözümden yana tavır aldığına şahit oluyoruz. Kıbrıs'ın sırtımızda kambur olduğunu, bizim çalıştığımızı onların yediğini, zaten orada yaşayanların bizden hoşlanmadıklarını, dilden dile, kulaktan kulağa yaygınlaştıranlar artmaya başladı. Asıl ürkütücü olan deprem bu depremdir.
Depremin her çeşidinden Allah'a sığınırız.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024