Saltanat-Cumhuriyet kavgası

Prof. Dr. Haydar Baş dindar Atatürk'ü anlatıncaya kadar, maalesef bu ülkede Atatürk dinsiz gösterildi.

Çok ilginçtir iki zıt kesim aynı amaca hizmet etti.

• Kendini dindar olarak tanımlayan bir kesim; Atatürk dinsizdi. Onun kurduğu cumhuriyet de dinsiz. "Dinsiz devlet yıkılacak elbet" diyerek yıllarca milleti zehirledi. 

• Kendini Cumhuriyetçi, Atatürkçü olarak tanımlayan diğer kesim de; adeta karşı tarafı desteklercesine "Evet Atatürk cumhuriyetinde dine yer yok, dindara da yer yok" dedi. Aslında kendi dinsizliğini Atatürkçülük üzerinden devlet ideolojisi haline getirmeye çalıştı. 

Bu kavga neticesinde; dindar millet, kendini devletine yabancı hissetti. Devletinden soğudu. Devlet de milletini tehdit görür hale geldi. 

Yıllardır devam eden bu kavgada öyle bir noktaya geldi ki; 

TC tabelaları söküldü.

TC devletinin temel kurumları alt üst edildi

Anayasanın ilk 4 maddesinin dahi değiştirilmesi, Cumhuriyetin tasfiyesi ve "Yeni Osmanlı" tartışmaları başladı. 

Ancak tüm bu tartışmalara milletten büyük bir tepki göremedik. 

Neden?

Çünkü yukarıda anlattığım yanlış Atatürk ve Cumhuriyet algısı milletin bilinçaltına işlendi. Bu zehri yutanlar, Yıkılma tehlikesi geçiren devleti kendisine ait hissetmiyor. 

Aslında devlet ile milletin arasını açmak için tezgâhlanan bu oyun ile birlikte; devlet zayıfladı. Köksüz hale geldi. Çünkü devletin kökü ve derinliği millettir. 

Millet de sahipsiz ve korumasız bırakıldı. Çünkü Milletin koruyucusu devlettir. 

Peki, bu tehlikeli oyun nasıl oldu da tuttu? Bu yanlış, nasıl oldu da kabul gördü?

Bu konuyu derinlemesine işlemek ve bu yanlış algının temelindeki Saltanat/Cumhuriyet Kavgasını ve bu kavgada Azınlıklar ve Türklerin nerede nasıl durduğunu örnekler ve rakamlar ile anlatmak istiyoruz. 

Yeni Mesaj Gazetesinde bize ayrılan köşede, SALTANAT CUMHURİYET KAVGASI başlıklı yazı dizisine başlamak istiyorum.  Yazılarımızı her hafta Pazartesi Salı günleri bulabiliriniz.