Şam’a girmek lazım ama nasıl?

13 Aralık 2008, Saat: 02.00, Yer: Medine…

Otelden çıktım. Hızlı adımlarla Mescid-i Nebevi'ye gidiyorum. Yeşil halıda namaz kılmak için yer bulmam lazım. Yavaş yavaş yaklaşıyorum, boşalan yerlere dünyanın her yanından gelen müslümanlar hemen dolduruyor. Bir yer buldum ve namaza başladım. Burada fazla kalanları görevliler uyarıyor ve hemen gönderiyor. Bunu fark edince 2 rekâtlık kaza namazlarını 4 rekata çıkartıp, aradaki kametleri getirmeyi bıraktım. Selam sonrası derhal ayağa kalkıp, tekrar Allahuekber… Hiç görevlilere bakmadan namaza devam. Amaç görevlilerle göz temasına girmeden sabah namazında cennet bahçesi diye nitelendirilen yeşil halıda namaz kılmak.

Ardı ardına kılınan namazlardan sonra çok şükür sabah namazı saati yaklaştı, bu saatten sonra yeşil halıda da namaz düzeni alınmaya başlıyor yer kapma işi bitiyor. Şimdi isteyen namaz kılınacak ana kadar kimisi Kur'an okuyarak kimisi namaz kılarak ibadetlerine devam ediyor. 

Allah'tan başka ne isteyeyim. Altımda yeşil halı. Cennet bahçesindeyim. Elimde de bir cennet bahçesi var. "Hadikatül'l Cennet." Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Cennet Bahçesi isimli dua kitabı. 

Hocamızın yazdığı kitapları üst üste koysak pek çok liderin boyuna aşacak kadardır. Ehl-i Beyt nefesinin günümüzdeki temsilcisi olunca kitapları da görüşleri de insanlara yol gösterici ve birleştirici oluyor. Benim gibi Kur'an'ı zor okuyanın elinde Arapça olan duaları okumak ise kaplumbağanın yürümesi gibi. Bu yavaşlığı bozan ise yanımdaki 3-4 kişilik grubun hareketi oldu. 

Otobüste bedava gazete okuyan kişiler gibi elimdeki kitaba bakıyorlardı. Elindeki kitabı bırakarak cennet bahçesi kitabının içine daldı. Yüzünden hal ve hareketlerinden kitaptan çok etkilendiği belli idi. Kendi kendine hem konuşuyor hem okuyordu. Kitabı çok sevdiğini fark edince de okuması için ona verdim. Namaz vakti yaklaşınca kitabı geri verdi Arapça çok hoş çok güzel bir kitap olduğunu söylediklerini anladım. Ben de kitabın yazarı hocam hakkında az İngilizcemle bilgi vermeye çalıştım. 

Alim, hoca ve anti emperyalist diye söylediklerim aklımda kalanlar. Cennet bahçesinde, Cennet Bahçesi isimli dua kitabını hediye ettim. O da bana okuduğu kitabi hediye etti. Suriyeli olduklarını öğrendiğim kardeşlerimle aynı safta yan yana namaz kıldık. Olanları eşime anlatınca o da Suriyeli hacılarla Kabe'de tanıştıklarını ve kolay anlaştıklarını söyledi.

O sene hacı arkadaşım olan Gaziantepli Mahmut eşi ve annesi ile gelmişti. Bizi Antep'e davet ediyorlardı. Oradan Kilis'e arkadaşım Galip'in yanına gider Suriye'yi gezer döneriz diye düşünüyorduk. Bu sene gideriz seneye gideriz derken olmadı. Gidenler orada halkın geceleri büyük çay bahçelerinde oturduğunu, ünlü otellerde bile et yemeklerinin ucuz olduğunu ,tatlıların nefis olduğunu anlatırlardı. O yıllarda Suriye'de iç savaş çıkacağı ise kimsenin aklına gelmezdi. 

Şubat 2020…

Güney sınırımızdan aşağıya uçak uçuramadığımızı bilmeyen ya da halktan saklayan liderler halkımız tarafından seviliyor. Göstergesi son seçimlerde yükselen oyları. Stratejik derinliklerdeki davudi nameleri dinleyerek destek vererek ülkeyi ölüm uykusuna daldıranlar bugün Şam'a girmeliyiz diye konuşuyor. Emperyalizmin bahçesinden seslenmeye devam ediyorlar. 

Amerika'nın bahçesinde, kan, barut, kardeş kavgası, adam kullanma olduğunu unutmuş gözüküyorlar. Çitleri aşın. Hastalığın yüzünüzden okunduğu bu zamanlarınızda hem kendinize hem millete bir iyilik yapın. Çıkın vahşi kapitalizmin bahçesinden girin cennet bahçesine. Halkın gözleri kapatılıyor ve göremiyorsa siz bırakın emaneti ehline. İlim sahipleri Ehl-i Beyt'in nefesi ile her toprağı cennet bahçesine çevirir. Barış ve kardeşlik yetişir saçtığı tohumlardan. Hacı Bektaş gibi, Mevlana gibi, Yunus gibi. Hiç kuşkunuz olmasın.