Memleket kavruluyor. Bu kavrulma zannetmeyin ki sıcakların tesiriyle. Bu kavrulma sosyal, siyasal ve kültürel sahada yaşanıyor.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu gelişmeler karşısında elbette sessiz kalmamak gerekiyor. Milletimizin her bir ferdi birlik ve beraberlik içerisinde Kuvay-i Milliye ruhu ile bu kötü gidişe, kötü idareye 'dur!' demek için her türlü tedbiri almak zorundadır.
İşte bu kapsamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu hafta Şanlıurfa ve Kahramanmaraş'taydık. Sanayici ve iş adamları ile gündüzün bunaltıcı havasına inat gecenin rahatlatıcı esintisinde bir araya geldik.
Şanlıurfa'nın dolaştığımız ve görüşmeler yaptığımız diğer yerlerden bir farkı var. Şanlıurfa'da toprak bütünlüğünün tehlikede oluşu, canla kanla alınan vatan topraklarının, kâğıt para karşılığında satışı Şanlıurfalıyı epey meşgul ediyor. Urfa'lı her fırsata topraklarına Yahudilerin talip olduklarını, çoğu zaman paravan şirketlerle topraklarını değerlerinden çok yükseğe satın almağa çalıştıklarını ifade ediyorlar. Söylenenlere bakılırsa epey toprak satışı da gerçekleşmiş durumda.
Şanlıurfalıların korkusu yeni bir Filistin olma. Urfa'da iken bize yakın ilgi gösteren Şükrü Bey ve arkadaşları tarihten örnekler anlatarak "korkarız ki yakında Filistinliler gibi bizde topraklarımıza çöreklenen Yahudilere karşı mücadele vermek zorunda kalacağız" demekten kendilerini alamıyorlar.
Yine ziyaret ettiğimiz Urfa'dan Fatih Bey "Prof. Dr. Haydar Baş Bey haklı çıktı" diyor. "Biz her ne kadar göremedi isek de, o yıllardan beri topraklarımız üzerindeki oyunlara dikkat çekiyordu, söylediği bütün tehlikeleri bugün yaşıyoruz" diyor ve endişelerini dile getiriyordu.
Yine Urfalılar şunu da söylüyorlar. "Bu güne kadar topraklarımızın satışı konusunda üzerimizde oynanan oyunlar hakkında Prof. Dr. Haydar Baş Beyden başka konuşan kimse yok. O bizim sahibimizdir, lütfen siyasi olarak da başımıza geçsin, oynanan oyunlara dur desin" diyorlar.
Kahramanmaraş'ta ise sanayi atağının arkasından yaşanan üretimdeki düşme, yüksek rakamlara ulaşan işsizlik ve beklenen sosyal patlamalar bir huzursuzluk oluşturmuş durumda.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ekonomik tezlerini, üretime dönük projelerini, enflasyonu düşürmek için alacağı tedbirleri dinledikçe "Prof. Dr. Haydar Baş Bey ülkemizi içine düştüğü badireden kurtaracak tek isim" tespitini yaptılar ve eklediler "sonuna kadar sizinle beraberiz."
Birçok itiraflardan birisi Kahramanmaraş'tan Selçuk Beye ait. Yıllar önce Prof. Dr. Haydar Baş Beyden Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditleri dinlediğini, ne demek istediğini şimdi daha iyi anladığını ve zamanın Haydar Baş beyi haklı çıkarttığını ifade etti.
Evet dostlar, halkımızla bütünleşmek için diğer vilayetlerde de yürüyüşümüz devam edecek inşallah.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu gelişmeler karşısında elbette sessiz kalmamak gerekiyor. Milletimizin her bir ferdi birlik ve beraberlik içerisinde Kuvay-i Milliye ruhu ile bu kötü gidişe, kötü idareye 'dur!' demek için her türlü tedbiri almak zorundadır.
İşte bu kapsamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu hafta Şanlıurfa ve Kahramanmaraş'taydık. Sanayici ve iş adamları ile gündüzün bunaltıcı havasına inat gecenin rahatlatıcı esintisinde bir araya geldik.
Şanlıurfa'nın dolaştığımız ve görüşmeler yaptığımız diğer yerlerden bir farkı var. Şanlıurfa'da toprak bütünlüğünün tehlikede oluşu, canla kanla alınan vatan topraklarının, kâğıt para karşılığında satışı Şanlıurfalıyı epey meşgul ediyor. Urfa'lı her fırsata topraklarına Yahudilerin talip olduklarını, çoğu zaman paravan şirketlerle topraklarını değerlerinden çok yükseğe satın almağa çalıştıklarını ifade ediyorlar. Söylenenlere bakılırsa epey toprak satışı da gerçekleşmiş durumda.
Şanlıurfalıların korkusu yeni bir Filistin olma. Urfa'da iken bize yakın ilgi gösteren Şükrü Bey ve arkadaşları tarihten örnekler anlatarak "korkarız ki yakında Filistinliler gibi bizde topraklarımıza çöreklenen Yahudilere karşı mücadele vermek zorunda kalacağız" demekten kendilerini alamıyorlar.
Yine ziyaret ettiğimiz Urfa'dan Fatih Bey "Prof. Dr. Haydar Baş Bey haklı çıktı" diyor. "Biz her ne kadar göremedi isek de, o yıllardan beri topraklarımız üzerindeki oyunlara dikkat çekiyordu, söylediği bütün tehlikeleri bugün yaşıyoruz" diyor ve endişelerini dile getiriyordu.
Yine Urfalılar şunu da söylüyorlar. "Bu güne kadar topraklarımızın satışı konusunda üzerimizde oynanan oyunlar hakkında Prof. Dr. Haydar Baş Beyden başka konuşan kimse yok. O bizim sahibimizdir, lütfen siyasi olarak da başımıza geçsin, oynanan oyunlara dur desin" diyorlar.
Kahramanmaraş'ta ise sanayi atağının arkasından yaşanan üretimdeki düşme, yüksek rakamlara ulaşan işsizlik ve beklenen sosyal patlamalar bir huzursuzluk oluşturmuş durumda.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ekonomik tezlerini, üretime dönük projelerini, enflasyonu düşürmek için alacağı tedbirleri dinledikçe "Prof. Dr. Haydar Baş Bey ülkemizi içine düştüğü badireden kurtaracak tek isim" tespitini yaptılar ve eklediler "sonuna kadar sizinle beraberiz."
Birçok itiraflardan birisi Kahramanmaraş'tan Selçuk Beye ait. Yıllar önce Prof. Dr. Haydar Baş Beyden Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditleri dinlediğini, ne demek istediğini şimdi daha iyi anladığını ve zamanın Haydar Baş beyi haklı çıkarttığını ifade etti.
Evet dostlar, halkımızla bütünleşmek için diğer vilayetlerde de yürüyüşümüz devam edecek inşallah.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Gazze’de barış değil, sessiz teslimiyet / 12.10.2025
- İstanbul’un kurtuluş diyalektiği / 09.10.2025
- Erdoğan–Trump görüşmesi: The Apprentice diplomasisi sahada / 06.10.2025
- Arzu Mev’ûd’un gölgesinde: İsrail’in kuruluşu ve işgalin sürekliliği / 05.10.2025
- Bahçeli’nin TRÇ çıkışı: Strateji mi, PR hamlesi mi? / 22.09.2025
- Bir iman formülünün siyasete alet edilmesi / 21.09.2025
- Geleceği savunmak: Bir nesli kayıp vermemek / 20.09.2025
- Sağ–solun ötesinde: Türkiye siyasetini yeniden okumak / 11.09.2025
- Hüseyin Baş dosyası: Demokrasiye ayar duruşması / 09.09.2025
- Batum’un Osmanlı ve Türkiye Eksenindeki Tarihsel Serüveni / 03.09.2025
- İstanbul’un kurtuluş diyalektiği / 09.10.2025
- Erdoğan–Trump görüşmesi: The Apprentice diplomasisi sahada / 06.10.2025
- Arzu Mev’ûd’un gölgesinde: İsrail’in kuruluşu ve işgalin sürekliliği / 05.10.2025
- Bahçeli’nin TRÇ çıkışı: Strateji mi, PR hamlesi mi? / 22.09.2025
- Bir iman formülünün siyasete alet edilmesi / 21.09.2025
- Geleceği savunmak: Bir nesli kayıp vermemek / 20.09.2025
- Sağ–solun ötesinde: Türkiye siyasetini yeniden okumak / 11.09.2025
- Hüseyin Baş dosyası: Demokrasiye ayar duruşması / 09.09.2025
- Batum’un Osmanlı ve Türkiye Eksenindeki Tarihsel Serüveni / 03.09.2025