İsrail Şaron'la yeni bir atağa kalktı. Uluslararası mahkemenin sanıkları arasına giren Şaron, ABD'nin de desteğini almış durumda.
Burnumuzun dibinde bulunan Filistin toprağı belki de son 50 yılın en sıkıntılı günlerini yaşıyor. Arafat sıkıştırılmış durumda, dışarıya çıkamıyor. Dost ülke, ağabey ülke olarak bildiği Türkiye'den yardım istedi. Sayın Sezer'e, Sn. Ecevit'e gönderdiği mektuplarla içinde bulundukları zor şartları dile getirdi.
Olaya Şaron açısından bakılırsa, açıkça görülecektir ki bu şahıs, çok açık bir soykırımcı. Hedefi, İsrail'le aynı nüfusa sahip olan Filistinlileri soykırımla yok etmek. Zaten uluslararası mahkeme konuya el koymuş durumda. Böyle bir caninin durumu izaha hacet kalmayacak şekilde açıkça ortada. ABD ise bu zalim saldırıya arka çıkmaya devam ediyor. Özellikle 11 Eylül hareketinden sonra tüm müslüman ülkelere tavır alan ABD, İsrail'e de moral verdi. Böylece Filistin katliamı artarak devam etmektedir.
11 Eylül saldırısı için pek çok teşhis konulduğu halde, en güçlü ihtimal, olayın faili İsrail yanlısı odaklar, Müslümanlarla-Haçlıları kapıştırıp aradan sıyrılmak istemektedirler. FBI ve CIA bunun ne kadar farkındadır bilemiyoruz, ama bu olay Haçlı-Müslüman kavgasına hız kazandırmıştır.
Bush, bunu itiraf ettiği halde sonradan sürç -i lisan savunması ile iş geçiştirilmek istenmiştir.
Görülen sonuç o ki, İsrail çok derin bir politika ile Haçlı-Müslüman kavgasından istifade etmeyi düşünüyor. İşte Şaron'un müsait olan yapısı, 11 Eylül'ü bahane edip en acımasız bir tavır içine girmesi bunun ispatıdır.
Evet İsrail, Şaron komutasında açıkça bir soykırım uyguluyor. Yakında bir savaş çıkarsa şaşmamak gerekir. ABD ve batılı dostlar da İsrail'in yanında. Durum açıkça ortada olduğu halde Türkiye ne yapmalıdır, ne yapmaya muktedirdir?
Üzerinde durulması gereken esas nokta işte burası. Türkiye Selçuklu'nun, Osmanlı'nın devamı olduğu gerçeğini hiç bir zaman unutmamalıdır. Bazı kapasite sorunu olanların iddia ettiği gibi biz bir asırlık bir millet değiliz. Dönemler, devletler tarihi seyir içerisinde isim olarak, şekil olarak, tarz olarak değişse de millet aynı millettir.
Arafat, Cumhurbaşkanımızdan, başbakanımızdan imdat istemişse bunun haklı bir dayanağı var demektir. O da tarihten beri süregelen bağlarımız, inanç ve kültür birliğimizdir.
Hemen yanıbaşımızda vukubulan bu haksızlığa en etkili bir tekpi konmalıdır. Neme lazımcı bir tutum ise ülkemizin etkinliğini ve şahsiyetini küçültür.
Hele yağlı-ballı İsrail destekleri, bunca akan kanı görmezlikten gelmek, hiç kimsenin kabul edebileceği bir iş değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sn. Başbakanımızın konuyu en ciddi manada ele almaları, etkili ve kalıcı tavırları belirlemeleri hem insanlık adına, hem de ülkemiz adına hayırlı olacaktır. Olayları bunca şiddetine rağmen görmezlikten gelmek asil milletimizin kabul edebileceği birşey değildir.
Burnumuzun dibinde bulunan Filistin toprağı belki de son 50 yılın en sıkıntılı günlerini yaşıyor. Arafat sıkıştırılmış durumda, dışarıya çıkamıyor. Dost ülke, ağabey ülke olarak bildiği Türkiye'den yardım istedi. Sayın Sezer'e, Sn. Ecevit'e gönderdiği mektuplarla içinde bulundukları zor şartları dile getirdi.
Olaya Şaron açısından bakılırsa, açıkça görülecektir ki bu şahıs, çok açık bir soykırımcı. Hedefi, İsrail'le aynı nüfusa sahip olan Filistinlileri soykırımla yok etmek. Zaten uluslararası mahkeme konuya el koymuş durumda. Böyle bir caninin durumu izaha hacet kalmayacak şekilde açıkça ortada. ABD ise bu zalim saldırıya arka çıkmaya devam ediyor. Özellikle 11 Eylül hareketinden sonra tüm müslüman ülkelere tavır alan ABD, İsrail'e de moral verdi. Böylece Filistin katliamı artarak devam etmektedir.
11 Eylül saldırısı için pek çok teşhis konulduğu halde, en güçlü ihtimal, olayın faili İsrail yanlısı odaklar, Müslümanlarla-Haçlıları kapıştırıp aradan sıyrılmak istemektedirler. FBI ve CIA bunun ne kadar farkındadır bilemiyoruz, ama bu olay Haçlı-Müslüman kavgasına hız kazandırmıştır.
Bush, bunu itiraf ettiği halde sonradan sürç -i lisan savunması ile iş geçiştirilmek istenmiştir.
Görülen sonuç o ki, İsrail çok derin bir politika ile Haçlı-Müslüman kavgasından istifade etmeyi düşünüyor. İşte Şaron'un müsait olan yapısı, 11 Eylül'ü bahane edip en acımasız bir tavır içine girmesi bunun ispatıdır.
Evet İsrail, Şaron komutasında açıkça bir soykırım uyguluyor. Yakında bir savaş çıkarsa şaşmamak gerekir. ABD ve batılı dostlar da İsrail'in yanında. Durum açıkça ortada olduğu halde Türkiye ne yapmalıdır, ne yapmaya muktedirdir?
Üzerinde durulması gereken esas nokta işte burası. Türkiye Selçuklu'nun, Osmanlı'nın devamı olduğu gerçeğini hiç bir zaman unutmamalıdır. Bazı kapasite sorunu olanların iddia ettiği gibi biz bir asırlık bir millet değiliz. Dönemler, devletler tarihi seyir içerisinde isim olarak, şekil olarak, tarz olarak değişse de millet aynı millettir.
Arafat, Cumhurbaşkanımızdan, başbakanımızdan imdat istemişse bunun haklı bir dayanağı var demektir. O da tarihten beri süregelen bağlarımız, inanç ve kültür birliğimizdir.
Hemen yanıbaşımızda vukubulan bu haksızlığa en etkili bir tekpi konmalıdır. Neme lazımcı bir tutum ise ülkemizin etkinliğini ve şahsiyetini küçültür.
Hele yağlı-ballı İsrail destekleri, bunca akan kanı görmezlikten gelmek, hiç kimsenin kabul edebileceği bir iş değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sn. Başbakanımızın konuyu en ciddi manada ele almaları, etkili ve kalıcı tavırları belirlemeleri hem insanlık adına, hem de ülkemiz adına hayırlı olacaktır. Olayları bunca şiddetine rağmen görmezlikten gelmek asil milletimizin kabul edebileceği birşey değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002