Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nca hazırlanan insan hakları raporu bünyesinde Türkiye'ye insan hakları ihlalleri konusunda eleştiriler getirilirken Türkiye'nin bu konuda daha somut ve daha kararlı adımlar atması gerekliliği üzerinde duruluyor.
Türkiye ile ilgili raporu açıklayan AmerikaDışişleri Bakan Yardımcısı Paula Dobriansky Türkiye'de uygulanmakta olan mevcut demokrasi ile Afganistan ve Irak'taki demokrasiyi bir tutuyor.
Türkiye'de işkencenin sürdüğü ve insan hakları alanında reformların geciktirildiği söylenirken özeleştiriden ziyade Türkiye'nin köşeye sıkıştırılmasının amaçlandığı rahatlıkla görülebiliyor.
Irak ve Afganistan'daki hangi demokrasi ile Türk demokrasi anlayışı kıyaslanıyor bunu anlayabilmiş değiliz.
Afganistan'da Amerikan işgal gücünün Mezar-ı Şerif'te yaptığı Afgan katliamı ile Irak'taki Ebu Gureyb skandalının nasıl ifade edilmesi gerektiğini Washington yönetiminin yüzüne haykırmak gerekiyor.
Amerikan makamları insan hakları konusunda tavsiyelerde bulunmaktan vazgeçip kendi kara sicillerini silmek için yoğun bir seferberlik başlatmaları gerekiyor.
Uluslararası hukuku ayaklar altına alan, insanları dini ve ırki yönden ayırarak etnik temizlik yapan Amerika'nın hak ve hukuktan bahsetmesinin anlamı olabilir mi?
Türkiye'de Anti-Amerikanizm'in artış gösterdiğini belirterek AKP yönetimine eleştiri okları yönetmeyi ve ince ayar yapmayı dahi ihmal etmeyen Amerika'nın eş zamanlı olarak Türkiye'ye karşı anında bombardımana kalkıştığını görüyoruz.
Demokrasi savunuculuğuna soyunarak Türkiye'deki demokrasinin tantanasını yapan Amerika, uluslararası hukuku çiğneyerek bir ülkeden diğer bir ülkeye saldırmanın hesaplarını yapıyor ve bu plana karşı çıkanlar ve çıkmaya çalışanlar kumpasa alınıyor.
Stratejik müttefikimiz olarak kabul ettiğimiz Amerika'nın Türkiye'ye bakış açısı bu.
Türkiye'yi kendi öncelikli politikaları için bölgesel eksende kullanmaktan çekinmeyen ve yanından ayırmayan Amerika iş kendi eleştirisine gelince ateş püskürüyor.
Sadece Türkiye'de değil dünyanın tüm ülkelerinde Amerikan karşıtlığı artmış değilim.
Bizler Amerika'ya düşman değiliz.Bize düşman olan Amerika'ya ise düşmanlık besleriz.
Bize dost olana dostça yaklaşmak durumunda olduğumuz gibi.
Savunma mekanizmasının temeli de bu değil mi..
Amerika, dostuna karşı düşmanca bir savunma mekanizması güdüyor.
Sorun da bu olsa gerek.
Türkiye ile ilgili raporu açıklayan AmerikaDışişleri Bakan Yardımcısı Paula Dobriansky Türkiye'de uygulanmakta olan mevcut demokrasi ile Afganistan ve Irak'taki demokrasiyi bir tutuyor.
Türkiye'de işkencenin sürdüğü ve insan hakları alanında reformların geciktirildiği söylenirken özeleştiriden ziyade Türkiye'nin köşeye sıkıştırılmasının amaçlandığı rahatlıkla görülebiliyor.
Irak ve Afganistan'daki hangi demokrasi ile Türk demokrasi anlayışı kıyaslanıyor bunu anlayabilmiş değiliz.
Afganistan'da Amerikan işgal gücünün Mezar-ı Şerif'te yaptığı Afgan katliamı ile Irak'taki Ebu Gureyb skandalının nasıl ifade edilmesi gerektiğini Washington yönetiminin yüzüne haykırmak gerekiyor.
Amerikan makamları insan hakları konusunda tavsiyelerde bulunmaktan vazgeçip kendi kara sicillerini silmek için yoğun bir seferberlik başlatmaları gerekiyor.
Uluslararası hukuku ayaklar altına alan, insanları dini ve ırki yönden ayırarak etnik temizlik yapan Amerika'nın hak ve hukuktan bahsetmesinin anlamı olabilir mi?
Türkiye'de Anti-Amerikanizm'in artış gösterdiğini belirterek AKP yönetimine eleştiri okları yönetmeyi ve ince ayar yapmayı dahi ihmal etmeyen Amerika'nın eş zamanlı olarak Türkiye'ye karşı anında bombardımana kalkıştığını görüyoruz.
Demokrasi savunuculuğuna soyunarak Türkiye'deki demokrasinin tantanasını yapan Amerika, uluslararası hukuku çiğneyerek bir ülkeden diğer bir ülkeye saldırmanın hesaplarını yapıyor ve bu plana karşı çıkanlar ve çıkmaya çalışanlar kumpasa alınıyor.
Stratejik müttefikimiz olarak kabul ettiğimiz Amerika'nın Türkiye'ye bakış açısı bu.
Türkiye'yi kendi öncelikli politikaları için bölgesel eksende kullanmaktan çekinmeyen ve yanından ayırmayan Amerika iş kendi eleştirisine gelince ateş püskürüyor.
Sadece Türkiye'de değil dünyanın tüm ülkelerinde Amerikan karşıtlığı artmış değilim.
Bizler Amerika'ya düşman değiliz.Bize düşman olan Amerika'ya ise düşmanlık besleriz.
Bize dost olana dostça yaklaşmak durumunda olduğumuz gibi.
Savunma mekanizmasının temeli de bu değil mi..
Amerika, dostuna karşı düşmanca bir savunma mekanizması güdüyor.
Sorun da bu olsa gerek.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005