Prof. Dr. Haydar Baş, "Büyük İslam İlmihali: Namaz" eserinde seferinin namazı hakkında şu bilgileri veriyor:
"Seferin anlamı ve müddeti: Sefer, lügatte herhangi bir mesafeye gitmektir. Şer'an sefer ise; belli bir mesafeye gitmektir ki, bu mesafe, istirahatlerle birlikte orta bir yürüyüşle 3 günlük mesafedir.
Gece uykusu için geçen zamanla ibadet ve istirahatler çıktıktan sonra bir günlük yürüyüş ortalama altı saat kabul edilir. 3 günlük mesafe on sekiz saatlik bir mesafeden ibarettir. Orta yürüyüş karada kafilenin ardındaki deve yürüyüşü ile yaya yürüyüşü esas alınmıştır. Bir günlük yürüyüş 6 saat kabul edilmektedir. Yaya yürüyüşü ile ortalama saatte 5 km. yol alındığı göz önüne alınırsa, bu durumda 3 günlük mesafe zaman olarak 6x3=18 saat; uzunluk olarak da günde 5x6=30, üç günde 30x3= 90 km olur. Denizde ise mutedil havada yelkenli gemi süratidir. Bu da yaklaşık olarak doksan mildir. Bunlardan daha az mesafelere yapılacak kara veya deniz yolculuklarında seferîlik hükmü uygulanmaz.
Enes (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.), üç millik ya da üç fersahlık mesafeye (Şu'be tereddüt etti) gittiği zaman (dört rekâtlı namazları seferî olarak) iki rekât kılardı." (Abdürrezzâk No. 4336; Ahmed, II,I, 129, 187, 190, 282; Ebû Dâvûd, I, 355; İbn Sa'd I, 143; Buhârî, taksîru's-Salât 1, II, 34; mağâzî 52, V, 95; Müslim, müsâfirîn 12, 15, s. 481; Ebû Dâvud, No. 1201, 1233; Tirmizî, No. 548, hasen sahîh; Nesâî, taksîru's-Salât 1/6, III, 118; taksîru's- Salât 4/1, III, 121; İbn Mâce /No. 1077; İbn Huzeyme, No. 2996, 956; Tahâvî I, 418; İbn Hibbân, No. 2734, 2740, 2743; Beyhakî, III, 136, 146, 148, 153).
Bu yolun yalnız gidilecek mesafesi muteberdir. Yoksa gidip dönülmesine ait mesafesi muteber değildir.
Bazı yolculuklarda zahmet ve meşakkat olmasa da, hüküm şahsa değil, cinse göre olacağından sefer hükmü bütün yolculuk hallerini kapsar. Bu mesafeler serî vasıtalarla çok kısa zamanda alınsa bile, hüküm değişmez. Yolculuk meşakkat hâlidir. Saatinde ve dakikasında vasıtaya yetişmek, teknik ârızalarla, hava muhalefetleri ile karşılaşmak hep yolculuğun zor olan taraflarıdır. Vasıtaların tekâmül etmesiyle bu gibi zorluklar azalmaz, hattâ artabilir. Bunun için gidilen mesafeyi değil de, vasıtanın süratini seferîlikte esas almak doğru olmaz.
"Yolculuk bir çeşit azaptır. (Zamanında) Yiyip içmenize ve uyumanıza engel olur. Bu yüzden biriniz yolculukta işini gördüğü zaman evine dönmekte acele etsin." (Nevevi, Riyazü's-Salihin, Buhari ve Müslim'den).
Sefer kelimesinin karşıtı ikâmettir. Doğduğu yerde veya sonradan vatan edindiği bir beldede oturmak mânâsına gelir. Böyle bir kimseye de mukîm denir.
Seferîlik hükümleri: Sefere (yolculuğa) çıkanlar hakkında İslâmiyet bâzı kolaylıklar ve ruhsatlar tanımıştır. Şöyle ki:
Ramazan-ı Şerîf'te yolculuğa çıkan kimse, orucunu tehir edebilir.
Misafir için ayaklardaki mestlere mesh müddeti, 3 gün 3 gecedir.
Misafir, 4 rekâtlı farz namazlarını ikişer rekât olarak kılar. Buna kasr-ı salât denir.
Abdullah b. Ka'boğullarından olan Enes b. Mâlik (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Allah, misafirden namazın yarısını kaldırdı, oruç tutmamasına müsaade etti. Çocukları hakkında yetersiz beslenme sebebiyle bir endişeye düştükleri takdirde seferde emzikli ve hamile kadına oruç tutmama izni verdi." (Ebû Dâvud, No. 3408; Tirmizî, No. 715; Nesâî, siyâm 50/1-5, IV, 178-9; 51/1-6, IV, 180; 62, IV, 190; İbn Mâce, No. 1667).
Yolculuk hükmünün uygulanması, oturulan yerin mahallinin sınırlarının dışına çıkınca, en az üç günlük bir yere gidilmesine niyet edildikten sonra başlar.
Yolculuktan geri dönüldüğünde, oturulan yerin mahallinin sınırlarına girildikten sonra yolculuk hükmünün uygulanması biter.
Ali b. Rebîa el Esedi'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Hz. Ali ile yola çıktık. Henüz Kûfe'yi görüyor olmamıza rağmen namazları iki rekât olarak kıldı. Dönüşte de köyü Kûfe'yi gördüğü halde hâlâ namazları iki rekât olarak kılıyordu. Kendisine, 'Namazını dört rekât olarak kılmayacak mısın?' diye sorduğumuzda, 'Şehre girene kadar hayır' dedi." (Abdürrezzak, Musannef, c.2, s.530; Kenzü'l-Ummal, nr.22710; el-Muğni, c.2, s.260; el- Evsat, c.4, s.351).
Hanefî fıkhında, sefer hükümlerinin uygulanması hususunda, yolculuğun meşru olup olmaması arasında fark yoktur. Bunun için efendisinden kaçmış bir köle veya haksız yere kocasından kaçmış bir kadın sefer müddeti yola çıkınca namazını iki rekât kılar ve isterse orucunu da sonraya bırakabilir.
(Üç imama göre, böyle yolcular, misafirler hakkındaki kolaylıklardan yararlanamazlar. Onlar bu ihsana ehil değillerdir)."
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020