Şehit cenazelerini yetim bırakanlara

Türkiye'yi yeniden terörün kucağına itenlerin, teröristleri dağdan indirip belli makamlara taşıyanların şehit cenazelerine sahip çıkmalarını beklemiyoruz zaten. Askerimiz, polisimiz, güvenlik görevlimiz bu vatan için canını feda edip şehit oluyor, teröristler ve onların belli makamları işgal eden yatakçıları Türkiye'nin huzurunu dinamitleyip, şehirlerimizi isyan yerine çeviriyor ama olaylara hükmedecek iradeyi ortalarda göremiyoruz. PKK ve yandaşları öldürülen teröristlerin cenazelerini DTP'li belediyelerin kurduğu sözde "şehitlik"te büyük törenlerle gömüp, eylem yaparken, bu vatan için canını feda eden şehitlerimizin cenazesine yetim muamelesi yapılıyor. Dikkat edin öksüz demiyorum, yetim diyorum çünkü bu cenazelere sadece hükümet üyeleri katılmıyor. Yoksa hem milletimiz, hem devletimiz, hem de askerimiz vatan evlatlarına sahip çıktığı gibi, cenazelerine de sahip çıkıyor. Bu noktada Şırnak Gabar dağında teröristlerin hain pususunda şehit düşen Komando Er Ümit Balkan'ın cenaze töreninde baba İrfan Balkan'ın şu sözleri oldukça anlamlı: "Devletin temsilcileri burada, milletin temsilcileri niçin gelmedi?"Aynı haykırışı haftalar önce, bir başka şehit cenazesinde yine bir şehit yakınından duymuştuk, "hükümet, başbakan nerede" diye.Milletimiz şehidine, vatanına ve bayrağına sahip çıkmayı bilir ve dedelerinin kanlarıyla bugünlere gelen vatanlarını üç beş çapulcuya teslim etmez. Fakat başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, hükümet üyelerinin şehit cenazelerine ısrarlı bir biçimde katılmamalarını da asla ve asla unutmaz ve affetmez. Milletin oylarıyla o koltuğa oturan Başbakan Erdoğan milletinin acısını neden paylaşma ihtiyacı hissetmez anlaşılır şey değil. Bir şehit babası, bir şehit anası büyük ve haklı bir gurur ve asaletle "vatan sağolsun" diyebilme makamına yükselirken, o yüce insanlara bir başsağlığı ziyaretinde bulunamayan hükümet üyelerinin makamlarının hiçbir önemi kalır mı?Müstakbel Genelkurmay Başkanımız Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt Paşa, şehit Jandarma Komando Onbaşı Mükremin Başaran'ın cenaze töreninde şehit Başaran'ın annesi Meryem Başaran'ın elini öperek ne kadar yükseldiyse, o cenazede bulunma şerefine nail olamayanlar da o kadar küçülmüştür. Ve gencecik evladını bu vatana feda etmiş şehit babası Vedat Başaran'ın hem de cenaze anında yani acısı tazeliğini korurken sarfettiği şu cümleler birilerinin kulaklarına küpe olmalı: "Ordumuza, polisimize yetki istiyoruz. Oğlumu şehit verdim, yine de vatan sağolsun!"Hem şehit babası Başaran'ın bu sözleri, hem de cenaze törenine katılan onbinlerce vatandaşımızın hep bir ağızdan terörü lanetleyip, Büyükanıt paşa için  "Türkiye sizinle gurur duyuyor" sloganları atmasının altındaki mesajı iyi görmek gerekiyor. Teröristlerin elini kolunu rahatlatan, fakat Türk askerinin ve Emniyet'in elini kolunu bağlayan yasaları çıkarılması ve tüm bu engellemelere rağmen terörle mücadelesini kararlılıkla sürdüren Büyükanıt paşa nezdinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hedef alındığı Şemdinli İddianamesi gibi tezgahlara başvurulmasının millet nezdinde nasıl ters teptiği sanırım daha net anlaşılmıştır.Bu millete oyun, hesap, tezgah hiçbir şey tutmuyor. Milletimiz gerektiği zaman karşısındakinin içini ve altında yatan hesabı okumayı gayet iyi beceriyor. Tıpkı şehit cenazelerinde olduğu gibi.