‘Seni unutmayanı unutma’
Seni unutmayanı unutma. Bir an bile senden uzak olmayan için gaflete düşme. Ölümü düşün, ölüm meleği, bütün canlıların ruhunu almak için Hakk'a vekâlet eder
25.05.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Seni unutmayanı unutma. Bir an bile senden uzak olmayan için gaflete düşme. Ölümü düşün, ölüm meleği, bütün canlıların ruhunu almak için Hakk'a vekâlet eder.
Gençliğin, malın ve bugün içinde bulunduğun bolluk seni aldatmasın. Yakında bütün bunlar elinden çıkacak.
Tembelliğini düşün; şu güzel günleri boşa harcadığını hatırla, pişman olacaksın, ama faydası olmayacak. Yakında ölürsün ve sözlerimi kabirde hatırlarsın. O kabirde benim için dersin: "Yanında olsaydım onun ve sözlerini dinleseydim... Ah!.."
Dünyada ve âhirette benimle olmak dilersen, sözlerimi dinlemeye ve amel etmeye çabala. Sözlerimin faydasını almak dilersen hakkımda iyi düşün. Nefsinden başka herkes için iyi zanda bulun. Nefsin kötülüğünü düşün. Böyle yaparsan fayda bulur, yararlı hâle gelirsin. Başkaları da senden faydalanır.
Hakk'ın zâtından gayri şeylerle olduğun süre, dertten ve kederden salim olamazsın. Şirkten ve ağır yükten kurtulman kabil olmaz.
Halkı kalbinden at, Hak'la bir ol. Göreceksin ki, hiç kimsenin hatırlamadığı, hiçbir gözün görmediği ve hiçbir kulağın ismini duymadığı şeyler sana verilmiştir.
Mademki bu kötü hâldesin, işlerin hiç tamam olmaz. Ne yazık ki, temel sağlam değil. O temel bir mezbele hâline gelmiş; işlerin onun üzerinde yükselmekte.
Allah'a dön. Bulunduğun uygunsuz hâlin değişmesini O'ndan iste... İçinde bulunduğun dünyalık talebinin ve âhirete dair şeylerin gitmesini Hak'tan dile...
Yazık, Hak Teâlâ senin için fakri daha iyi buluyor. Hâlbuki sen, zengin olmak için çırpınırsın.
Bilmiyorsun, Hakk'ın seçtiği şeyi kötü görmektesin. Bu ne hâldir? Hak Teâlâ'nın seçtiği şeyleri kötü görenler, nefis, şeytan, kötü arzu, iyi olmayan arkadaşlardır. Bunları bırak.
Çünkü bunlar, Allah'ın arzusuna uymaz. Onlara sakın uyma. Onlara ne dönüp bak ne itirazlarına aldırış et.
Onların Hakk'a darılmasına bakıp onlar gibi olma. Kalbine ve iç âlemine dön, O ne derse öyle yap.
Kalp ve sır, iyiliği söyler, kötülüğü yasak eder. Bugün içinde bulunduğun fakirlik hâline dayan; ona sabırla dayanman zenginliğin tâ kendisidir.
Bu hâl masumluk hâlidir. Sen, onu takdir edemezsin. Arzu ettiğin şey karşına çıkarsa, belki hatalarla dolar ve helak olursun. Hak, seni fakir ederse, hatalara karşı âciz olur, bir şey yapamazsın. Haberin olmadan Hak seni esirgemiş olur.
Hakk'ın arzusu üzerine sabra devam edersen, O'nun katında sana öyle iyilik olur ki, onu saymaya ve anlamaya gücün yetmez. Hatta Hakk'ın arzusuna uyman sonunda alacağın kazancı, bütün yer ehli toplansa yine hesaplayamaz.
Acelecisin. Acele eden kimse, eline ne gibi şeylerin gireceğini bilemez ne istediğini anlayamaz. Aceleyi şeytan verir.
Dikkatli hareket, Hak tarafından ilham olunur. Aceleci olursan şeytanın askeri olursun, onun birliğine girersin. Olanlara uyar, bulunduğun hâle sebatla bakar, sabra devam edersen, Rahman'ın askeri olur, Hak topluluğuna katılırsın.
Takvanın iç yüzü, Hakk'ın fiil tecellisine uyarak emrini yapmak, O'nun "yapma!" dediği şeyleri yapmamak... O'nun bütün işlerine, kaderine ve sair belalarına, afetlerine sabretmektir.
Siz yalnız halksınız, her yanınız nefis olmuş. Tabiatla dolmuşsunuz. Ne Allah Teâlâ'dan ne de O'nun irfan sahibi kullarından haberiniz var. İrfan sahiplerine nispetle siz deliler gibisiniz.
Onlar, akıl sahibidirler. Onların, Hak uğrunda cinnete tutuldukları olur. Hak uğrunda cinnete düşenin hâli had safhaya varınca o hâlden kurtulur. O bir harekettir. Hareketin sonunda sükûn gelir. Hastalık gider, yerini sıhhat ve hikmet alır.
Sen âhiretten ayrı ve dünya ile dolusun. Hâlin beni üzüyor. Hele sâlih kullarla arandaki fark beni düşündürüyor. Hele onların meclisini bırakıp kendi görüşünle yetinmen, beni ne hâle getiriyor, bir bilsen...
Bilmiyor musun ki, görüşü ile giden mutlak batar. Hiçbir âlim yoktur ki, bir başka âlime muhtaç olmasın, ilminin artmasını istemesin. Hangi ilim sahibi olursa olsun, mutlaka ondan daha âlim vardır. Hak şöyle buyurur: "Size, ancak ilimden azı verildi." (İsrâ, 85)
Sana o büyüklerin topluluğu lâzımdır. Ve onların erdiği Sevad-ı A'zam makamı gerektir, onu ara... Hakikî yola gir. Yolun hakkını ödemek için uyar ol, ayrılığı bırak." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Gençliğin, malın ve bugün içinde bulunduğun bolluk seni aldatmasın. Yakında bütün bunlar elinden çıkacak.
Tembelliğini düşün; şu güzel günleri boşa harcadığını hatırla, pişman olacaksın, ama faydası olmayacak. Yakında ölürsün ve sözlerimi kabirde hatırlarsın. O kabirde benim için dersin: "Yanında olsaydım onun ve sözlerini dinleseydim... Ah!.."
Dünyada ve âhirette benimle olmak dilersen, sözlerimi dinlemeye ve amel etmeye çabala. Sözlerimin faydasını almak dilersen hakkımda iyi düşün. Nefsinden başka herkes için iyi zanda bulun. Nefsin kötülüğünü düşün. Böyle yaparsan fayda bulur, yararlı hâle gelirsin. Başkaları da senden faydalanır.
Hakk'ın zâtından gayri şeylerle olduğun süre, dertten ve kederden salim olamazsın. Şirkten ve ağır yükten kurtulman kabil olmaz.
Halkı kalbinden at, Hak'la bir ol. Göreceksin ki, hiç kimsenin hatırlamadığı, hiçbir gözün görmediği ve hiçbir kulağın ismini duymadığı şeyler sana verilmiştir.
Mademki bu kötü hâldesin, işlerin hiç tamam olmaz. Ne yazık ki, temel sağlam değil. O temel bir mezbele hâline gelmiş; işlerin onun üzerinde yükselmekte.
Allah'a dön. Bulunduğun uygunsuz hâlin değişmesini O'ndan iste... İçinde bulunduğun dünyalık talebinin ve âhirete dair şeylerin gitmesini Hak'tan dile...
Yazık, Hak Teâlâ senin için fakri daha iyi buluyor. Hâlbuki sen, zengin olmak için çırpınırsın.
Bilmiyorsun, Hakk'ın seçtiği şeyi kötü görmektesin. Bu ne hâldir? Hak Teâlâ'nın seçtiği şeyleri kötü görenler, nefis, şeytan, kötü arzu, iyi olmayan arkadaşlardır. Bunları bırak.
Çünkü bunlar, Allah'ın arzusuna uymaz. Onlara sakın uyma. Onlara ne dönüp bak ne itirazlarına aldırış et.
Onların Hakk'a darılmasına bakıp onlar gibi olma. Kalbine ve iç âlemine dön, O ne derse öyle yap.
Kalp ve sır, iyiliği söyler, kötülüğü yasak eder. Bugün içinde bulunduğun fakirlik hâline dayan; ona sabırla dayanman zenginliğin tâ kendisidir.
Bu hâl masumluk hâlidir. Sen, onu takdir edemezsin. Arzu ettiğin şey karşına çıkarsa, belki hatalarla dolar ve helak olursun. Hak, seni fakir ederse, hatalara karşı âciz olur, bir şey yapamazsın. Haberin olmadan Hak seni esirgemiş olur.
Hakk'ın arzusu üzerine sabra devam edersen, O'nun katında sana öyle iyilik olur ki, onu saymaya ve anlamaya gücün yetmez. Hatta Hakk'ın arzusuna uyman sonunda alacağın kazancı, bütün yer ehli toplansa yine hesaplayamaz.
Acelecisin. Acele eden kimse, eline ne gibi şeylerin gireceğini bilemez ne istediğini anlayamaz. Aceleyi şeytan verir.
Dikkatli hareket, Hak tarafından ilham olunur. Aceleci olursan şeytanın askeri olursun, onun birliğine girersin. Olanlara uyar, bulunduğun hâle sebatla bakar, sabra devam edersen, Rahman'ın askeri olur, Hak topluluğuna katılırsın.
Takvanın iç yüzü, Hakk'ın fiil tecellisine uyarak emrini yapmak, O'nun "yapma!" dediği şeyleri yapmamak... O'nun bütün işlerine, kaderine ve sair belalarına, afetlerine sabretmektir.
Siz yalnız halksınız, her yanınız nefis olmuş. Tabiatla dolmuşsunuz. Ne Allah Teâlâ'dan ne de O'nun irfan sahibi kullarından haberiniz var. İrfan sahiplerine nispetle siz deliler gibisiniz.
Onlar, akıl sahibidirler. Onların, Hak uğrunda cinnete tutuldukları olur. Hak uğrunda cinnete düşenin hâli had safhaya varınca o hâlden kurtulur. O bir harekettir. Hareketin sonunda sükûn gelir. Hastalık gider, yerini sıhhat ve hikmet alır.
Sen âhiretten ayrı ve dünya ile dolusun. Hâlin beni üzüyor. Hele sâlih kullarla arandaki fark beni düşündürüyor. Hele onların meclisini bırakıp kendi görüşünle yetinmen, beni ne hâle getiriyor, bir bilsen...
Bilmiyor musun ki, görüşü ile giden mutlak batar. Hiçbir âlim yoktur ki, bir başka âlime muhtaç olmasın, ilminin artmasını istemesin. Hangi ilim sahibi olursa olsun, mutlaka ondan daha âlim vardır. Hak şöyle buyurur: "Size, ancak ilimden azı verildi." (İsrâ, 85)
Sana o büyüklerin topluluğu lâzımdır. Ve onların erdiği Sevad-ı A'zam makamı gerektir, onu ara... Hakikî yola gir. Yolun hakkını ödemek için uyar ol, ayrılığı bırak." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.