Adeta Milli bir futbol geleneğimiz haline geldi kupa maçlarının her bir devresini farklı oynamak. Fenerbahçe ve Beşiktaş'tan sonra Galatasaray da iki farklı devrede iki farklı takım gibi bir kupa maçı oynadı. Tabi Galatasaray'ın bu farklılığı tamamen Feldkamp'ın alıştığımız garip tercihinden başka bir şey değildi. Mutlak kazanmamız gereken bir maça yine defans güvenliğini en üst düzeyde tutarak ve orta alanda çoğalarak başladık. İleride Trabzon maçında olduğu gibi sadece Serkan Çalık vardı. Alışık olmadıkları yerde oynayan Lindroth ve Hasan Şaş da bir türlü beklenilen performanslarına ulaşamadılar. Lincoln de kadro dışı bırakıldığı Beşiktaş maçından bu yana oynadığı YOKLARI bu maçta da en üst düzeyde devam ettirdi. Takımları tanımayan birine bu maçın ilk yarısını seyrettirseler üçüncü lig veya amatör küme maçı oynanıyor sanırdı.Böylece ortaya hiç pozisyon olmayan kalecilerin güle oynaya geçirdikleri bir ilk devre çıktı.İkinci yarı Feldkamp beklendiği gibi yeni bir forvetle ve sakatlıktan tam kurtulamayan Linderoth'u oyundan alarak başladı. Böylece oyuncular alışık oldukları düzene girmiş oldular. Hakan Şükür'ün oyuna girmesi ve bu devre gol atmanın olmazsa olmaz haline gelmesi hem takımı moral motivasyon olarak ateşledi hem de rakip defans bu baskı karşısında hata yapmaya başladı.Nitekim çok geçmeden bu hatalardan birini bücür Serkan mükemmel değerlendirerek golü buldu. Ardından Hakan'ın Serkan'a güzel ara pası sonrası Serkan'ın mükemmel driplingi sonucu kazanılan penaltı ile birlikte iyice rahatladık. Hakan Şükür'ün rakip defansı rahatsız ederek yaptığı katkı bir de son dakika golüyle süslenmiş oldu. Böylece Galatasaray da Beşiktaş gibi umutlarını son maça taşıdı. Bu maç bir Türk takımının Avrupa Kupalarında bir Yunan takımına karşı deplasmanda aldığı ilk galibiyet olması açısından da ayrı bir öneme sahipti.Bununla birlikte bu maçın ilk yarısının ciddi şekilde analizi ve tekrarlanmaması için önlemler alınması gerekmektedir. Sanırım Kalli önceki maçlarda ilk yarıda hatta maçın başlarında yenilen ve telafi edilemeyen goller sebebiyle bu tarz orta sahayı da kalabalık tutarak defansa yaklaştıran bir anlayışa büründü. Bir anlamda rakibi ilk yarı boyunca yormak ardından zinde golcülerle ikinci yarı saldırarak netice almak şeklinde yorumlanabilir bu anlayış. Fakat Galatasaray'ın alıştığımız hücum gücü yüksek pozisyonu bol ve seyir zevki veren futbolundan sonra bu oyun tarzı çok yavan kaçmaktadır. Serkan'a ayrı bir paragraf açmadan geçmek de insafsızlık olur. Serkan Çalık gerçekten müthiş bir yetenek kısa boyuna rağmen rakip defansın arasında bir fare gibi ortalığı karıştırarak müthiş işler yapıyor. İlk goldeki topu takibi ve kaleciden sıyrılır sıyrılmaz golü bulması mükemmeldi. Bu gol ofsayt gibi gözükse de topla son oynandığı anda Serkan rakiple aynı hizada durmaktadır. İkinci golde de yine takipçiliği ve topu kazandıktan sonra kaleye dikine gitmesi alkışa değerdi. Fakat Serkan'ın kendini temas olmadığı halde yere atması yanlıştı. Bir iki maç belki bu taktikle hakemler yanıltılıp penaltı kazanılabilir fakat sonra gerçekten penaltı olan pozisyonlarda dahi hakemler penaltı vermekten kaçınır hale gelirler. Serkan Çalık belki de Kalli'nin bu sezon Galatasaray'a en büyük katkısı olacak gibi görünüyor. Zira Serkan Kalli ile aynı kentte futbol oynadığı için onun tarafından Galatasaray'a getirilmiş bir futbolcu. Şımarmadan kendini futbola vermeye devam ederse sadece Galatasaray'ın değil Türk Futbolunun büyük yıldızlarından biri olmaya aday.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012