logo
25 NİSAN 2024

Sihirli kelime 'diyalog'

11.10.2005 00:00:00
İster dinlerarası, ister medeniyetlerarası, olsun, içinde o sihirli kelime "diyalog" varsa gaye aynı. M.Karabacak'ın yazısı...

KELİME OYUNLARI

Gerek "Kültürlerarası Diyalog" adı altında yapılan toplantılara, gerek, "Medeniyetlerarası Diyalog" adı altında yapılan toplantılara ve gerekse de "Dinlerarası Diyalog" adı altında yapılan toplantılara, neredeyse aynı tip insanların, bir başka ifadeyle belli misyonun adamlarının katılıyor olması sizce de tuhaf değil mi?Peki o zaman niye isimler farklı?

İsmi değiş; işleme devam et"Ben duruma göre vaziyet aldım. Yahudi ile Yahudi, Hıristiyan'la Hıristiyan, Budist'le Budist göründüm..." diyerek Hıristiyanlık felsefesinin/misyonerliğin temelini atan Bavlos tarzı bir yaklaşım mı bu?Bir başka şey daha var üstünde durulması gereken.Hani bir Anadolu tabiri var ya; kocamın ismi Nazır, biri giderse diğeri hazır." Diyelim ki, "Dinlerarası Diyalog" ile ilgili aleyhte bir durum mu oluştu, hemen ismi değiş, işleme devam et.

Ortak amaç Hıristiyanlığı yaymak"Dinlerarası Diyalog" başlığı ile yapılan toplantılar, İslam ülkelerinde yapılıyor. Mesela yakın zamanda Afrika'da yapılan bu muhtevada bir toplantının ismi; "Yeryüzü Dinleri" imiş. Sizin anlayacağınız, bütün etkinliklerde gaye aynı; "İsa Mesih'in kurtarıcı mesajını tüm insanlığa ulaştırmak."Kilisenin organize ettiği bu etkinliklerde isimler farklı da olsa gaye yukarıdaki cümlede saklı.İster dinlerarası, ister medeniyetlerarası, isterse de kültürlerarası olsun, içinde o sihirli kelime "diyalog" varsa gaye aynı, Hıristiyanlığı yaymak.Tarifte de var. Ne demişti Papalık bu çalışmalar için; "Gaye İsa'ya iman, İncili yaymak ve Hıristiyan olmak."

Hepsi tesadüf!Unutulmasın ki, iman edilecek İsa peygamber İsa değil, Rab/ilah/Tanrının oğlu İsa'dır.Sizin anlayacağınız, bütün bu etkinliklerde gaye bir, ismi farklı da olsa.Son bir not. Bilgi Üniversitesi'ndeki "Ermeni Soykırımı" isimli etkinlikle, aynı tarihe denk düşen "1. Hatay Medeniyetler Buluşması"nı birbirinden kopuk, ilgisiz iki etkinlik diye mi düşünüyorsunuz?Yanılıyorsunuz.Peki, papazlı, hahamlı, kardinalli iftar programlarıyla, tuhaf fetvalı TV ramazan programları da mı birbirinden ilgisiz?Hayır.Peki ya türkülü-şarklı, sazlı-cazlı, 'Harem'li-'Hicazlı' programlar?Bunlar da birbirinden ilgisiz!Peki ya, bir tarafta yüzünden "nur" damlayan sunucu, karşısında büyük bir fıkıh alimi(!) ve yan köşede ise pazarcı tezgahından kalkmış gelmiş bir bayan şarkıcı-türkücü ile sunulan iftar/sahur programları hakkında nedir görüşünüz? Peki ya, şarkılı-türkülü kandil kutlamaları?Bunlar da mı ilgisiz diye düşünüyorsunuz?Devam edin o zaman.Ama unutmayın. Bütün bunlar "Protestanize edilmiş Müslümanlık" başlığı altında alınmış kararların uygulama şeklidir.

21 Ekim 1999 tarihinde Hadiseleri İcmal Dergisi'nin organize ettiği Millî ve Dinî Bütünlük Kurultayı'na katılan "solcu" Aytunç Altındal LAMBETH KONFERANSI KARARLARI IŞI?INDA TÜRKİYE'DE HIRİSTİYANLIK" başlığı altında bir tebliğ sunmuştu.Ara not: Altındal'a "solcu" diye yafta vuranlar, işin garibi umutlarını "futbolcu" zümresine bağlayıp onlar sayesinde meşruiyet kazanmaya çalışıyor.Bir kısmını bugün okuyacağınız o tebliğde bakın neler var;"...Bu Cumhuriyet bizimdir. Bizden başkasına da ait olamaz. Niçin? Çünkü, dibacesinde, başlangıcında, bunun milli ve dini bütünlük ile kurulmuş olması söz konusudur. Yani Müslüman kesim askeriyle, siviliyle Cumhuriyetin kurulmasında birinci derecede rol oynamıştır.Cumhuriyet bizim ise, yani bir hanedanlık değil ise veya bir başka güce ait değilse, bu Cumhuriyete sahip çıkmak da bizim görevimizdir. Niçin bizim görevimiz? Çünkü Türkiye'den başka bir ülke yok. Buradan, Türkiye'den bizleri şu veya bu şekilde dışlamak, bizleri mümkünse yeniden Orta Asya'lara göndermek arzusunda olanlar çok, pek çoktur. Sadece Hıristiyan veya Yahudi alemi de değildir. Kendi içimizde de böyle adamlar çoktur. Öyleyse bu mücadelenin çok boyutlu ve çok yönlü olduğunu hiçbir zaman unutmamamız gerekmektedir.Türkiye'deki Müslümanların ayakta kalma mücadelesi aynı zamanda dünya Müslümanları ve İslam dini için de birinci derecede önem kazanıyor. Niçin? Çünkü eğer Türkiye kalesi çökerse, Türkiye'nin çökmesi ile birlikte ortaya çıkacak olan boşluğu doldurmaya hazır güçler vardır. Öyleyse öncelikle Türkiye'deki İslamiyet'in ayakta kalması, Türkiye'de Müslümanların Cumhuriyete ve vatana yeniden sahip çıkma mücadelesi, yeni bir kurtuluş savaşıyla mümkündür. Bu, hangi anlamda bir kurtuluş savaşıdır? Özellikle de ekonomik alanda kurtuluş savaşıdır. Öyleyse Türkiye'de yeniden araştırılması gereken, yerine oturtulması gereken ruh "kuva-yı milliye ruhu"dur. Türkiye'de İslamiyeti protestanlaştırma diye bilinen bir hareket var. Benim tebliğim zaten özellikle bununla ilgili. İslam dininde protestanlaştırma hareketi nedir? Tarihsel olarak da kısaca nasıl gelmektedir?Bildiğiniz gibi ortaya iki yeni kavram getirildi. Bunlardan biri "Siyasal İslam", diğeri "Türkiye Müslümanlığı." "Siyasal İslam" kavramı çok ilginçtir ki, 1930'larda, "Siyasal Din" diye bilinen, bir üniversite çatısı altında toplanmış bilimadamları tarafından bulunmuş bir kavramdır. İlk kez İsveç'te, Stockholm'de, 1939'da, "Siyasal Din" diye bir disiplin kuruldu. Kürsü açıldı. Açılan bu kürsüde siyasal bir din oluşturulma çabalarına gidildi. Nerede? Özellikle Almanya'da... Bu siyasal din olarak da Almanya'da, Hitler döneminde ortaya getirildi. Burası çok mühim. Bunlar Türkiye'de ilk kez yeni yeni ortaya getiriliyor.Hitler dedi ki, "Biz, hem Katolik kilisesine hem de Protestan kilisesine karşıyız. Biz yeni bir din getiriyoruz. Bu yeni dinin en üst kavramı da Führer kavramıdır." Bu Führer kavramı nedir? "Yüce önder" kavramıdır. "Yüce önder" kavramı, Peygamber kavramının bir adım önünde, Tanrı'nın bir adım gerisindeki bir kavramdır. Yani bir insanı alıp Peygamberden bir adım öne, Tanrı'dan da bir adım geriye koyma girişimidir. Dedi ki, "Bunun adı Alman Hıristiyanlığı olacak." Bu Alman Hıristiyanlığındaki temel öğeler neydi? Birincisi Hitler ve arkadaşları dediler ki; "İsa (bizim için İsa Peygamber), Tevrat'ta anlatıldığı gibi değildir. Ya nedir? İsa, bir Almandır. Uzun boylu, sarışın, mavi gözlü bir Alman prensidir." Böyle, büyük afişler yaptılar. Bu afişlerde Hz. İsa, elinde kılıç, mavi gözlü, sarışın, uzun boylu, atletik bir adam olarak gösterildi. Ve dediler ki; "İsa, Filistin'e Alman Prensliğini kurtarmak ve kurmak amacıyla gitti. Yoksa Tevrat'ta anlatıldığı gibi Tanrının oğlu vs. olmak amacıyla gitmedi. Çünkü Yahudi bile yoktu." Ne demek Yahudi bile yoktu? Şu demek: Yeni bir İncil bastılar. 10 Şubat 1939 Lambeth Kararları ve Deklarasyonu bağlamında yeni bir İncil bastılar. Bastıkları İncil'de beş kelimenin bulunmamasını istediler. Birincisi "Yahudi" kelimesi, ikincisi "Sion" kelimesi, üçüncüsü "Kudüs" kelimesi, dördüncüsü "Sionizm (yani sionculuk yapmak)" kelimesi, beşincisi de "Judaism (Yani yahudilik)" kelimesi... Bu kavramlardan arındırılmış, temizlenmiş ve Yahudileri hiçbir şekilde konu edinmeyen yeni bir İncil bastılar.Hitler dönemindeki diktatoryal yapıda "Alman Hıristiyanlığı" diye bir olay çıkartılıyor. Türkiye'ye bakıyoruz. Türkiye'de de "Türk Müslümanlığı" diye bir şey ortaya çıkıyor. Bunun da içinde birtakım hurafeler var. Yani bir türlü İslam dinini bir nevi yaşama şansı ne hikmetse bu memlekette insanlara verilmiyor. Bakıyorsunuz bir adam çıkıyor, "Günde beş defa namaz kılmaya gerek yok. Günde bir defa kılarsınız, olur, biter" diyor. "Peki" diyorsunuz, "Beyefendi bir kere de olsun siz namaz kılacak mısınız?" "Yooo!" diyor. "Bir kere de mi kılmayacaksın?" "Hayır! Kılmayacağım." Peki o zaman benim dinimden ne istiyorsun?"Ezan Türkçe olsun" diyor. "Olsun. Camiye gelecek misin?" "Hayır! Gelmeyeceğim" diyor. "Peki, durup dururken ezanın Türkçe olmasını niye istiyorsun?" "Ben isteyeyim de sen ister yap ister yapma" diyor. Veya bir başkası çıkıyor. Ağlaya, yalvara, yakara, "Başörtüsü teferruattır" diyor.Bir şeyi bilmenin alameti doğru soru sormaktır. Ben size şu kalemi göstersem ve soru soruyorum diye, "Bu bir otobüs müdür?" desem, benim bu sorum ne kadar zırva ise, burada "otobüs mü, değil mi?" tartışması da o kadar zırvadır. Çünkü bu bir kalemdir. Otobüsle hiç ilgisi yoktur. Ama Türkiye'de bugün böyle bir manipülasyon yapılıyor. "Cambaza bak" diyorlar. Ne götürmek istiyorlarsa götürüyorlar.   Peki bu durumda kimlere görev düşüyor? Kimlere ve hangi bilinçle görev düşüyor? Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar belli. İslam dini de tek. Kur'an dili de bütün Müslümanları birbirine bağlayan tek ve ortak dil. Hıristiyanlıkta böyle bir şey var mı? Yok. Müslümanların 1400 yıldır böyle bir avantajları olduğu halde bugün bu avantajı niye kullanamıyorlar? Galiba burada siyaset üretememe eksikliği var. Beceriksizlik değil, bilgisizlik de değil, fakat doğru zamanda doğru siyaset üretememek var. Bunun altında bu yatıyor. LAMBETH KONFERANSIŞimdi buradan Lambeth Konferansı diye bilinen bir konferansa geçiyorum. Bu konferansın önemi nereden kaynaklanıyor? Nedir bu Lambeth?Kiliseler, bildiğiniz gibi hiç boş durmazlar. Boş durmaları için değil çalışmaları için kiliseler kurulur. Bunların arasında Anglikan Kilisesi, yani İngiltere'deki milli kilise, boyu-posu diğer kiliselere oranla, Katolik ve Ortodoks kiliselere oranla daha küçük olmasına rağmen, çok daha aktif bir kilisedir. Bu aktif kilise tabii Protestan bir kilise. Bu kilisenin 1867'den bu yana, 131 yıldır sürdürdüğü ve her on yılda bir yapılan ve on yıllık dönemi nasıl bir eylemle dolduracaklarını anlatan ve bunların tartışıldığı bir konferansları vardır. Bu yıl 18 Temmuz 1998'de bunların 14.sü yapıldı. Lambeth Konferansı dediğimiz bu. Lambeth Konferansında bazıları açık, bazıları gizli karalar alındı. Bu konferansa bütün dünyadan hepsi Protestan olmak üzere 800 piskopos katıldı. Sadece Amerikan delegasyonunda 111 piskopos vardı. Amerika'dan katılan Episkopsal Kilisesidir. Presbiteryan var, bir de Episkopsal var. Bunların ikisi birlikte hareket eden kiliselerdir. Amerika'dan gelen delegasyon, tarihinde Türklere karşı en acımasız, en gaddarca davranmış olan kiliseye mensuplar. Şöyle ki; Lozan Anlaşması Amerikan Senatosuna geldiğinde işte bu iki kilisenin baskısı ve "Ermenilere tehcir uygulanıyor. Ermeni katliamı yapılıyor" gerekçesiyle, Amerikan Senatosu Lozan Anlaşmasını onaylayamadı. Buna, bu kiliseler sebep oldular. Günümüzde, Amerika, Lozan Anlaşmasını kabul etmediği içindir ki bizim bağımsızlığımız, Amerika ile ikili anlaşmalar çerçevesinde yürümektedir. Yoksa Lozan'a binaen değil. Şimdi, bu boşluğu görüp, buradan yola çıkarak, Türkiye'nin başına çorap örmeye hazırlanan kuruluşlar var. Bu kuruluşların özellikle kullandıkları bazı kavramlar var. Lambeth Konferansı sırasında da bu kavramlar gündeme geldi. Ben bunlardan iki tanesi üzerinde duracağım. Bir de kapalı kapıların arkasında alınmış olan bir başka karar üzerinde duracağım..."
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 25. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
25.04.2024 14:23:00
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla sona erdi.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için yapılan seçimin ilk 24 turunda hiçbir adayın 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 25. tur oylaması yapıldı.

24. turda en fazla oyu alan 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk'ün katılabildiği oylamada, Kerkez 136, Şentürk ise 131 oy aldı. Seçime katılım 322 olarak kayıtlara geçerken, 13 boş oy kullanıldı, 42 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 26. tur oylamayla devam edilecek. Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor

Milli Savunma Bakanlığı(MSB), PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşıladıklarını, bu yöndeki tasavvurun terör örgütü ilanına doğru evrilmesini beklediklerini açıkladı.
25.04.2024 12:23:00
İhlas Haber Ajansı
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Milli Savunma Bakanlığı tarafından basın bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Bakanlıkta gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Millî Savunma Bakanlığı olarak düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında gerçekleşen etkinlikler hakkında bilgi verdi.


Aktürk, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in şehit ve gazilerin kıymetli çocukları ile 'Vatan Marşı'nı seslendiren TRT Çocuk Korosuyla Bakanlıkta bir araya geldiğini, komuta kademesi ile birlikte Ankara Ulus'taki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlenen törene ve Meclis'teki özel oturum ile resepsiyona katıldığını hatırlattı. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında 23 Deniz Kuvvetler tarafından 23 gemi ile 23 liman ziyareti gerçekleştirildiğini, Çanakkale'de SOLOTÜRK, Antalya'da Türk Yıldızları Akrobasi Timi gösterisinin yanı sıra Düzce'de 3 uçak ile muharip uçak geçişi yapıldığını belirtti. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümünü bir kez daha kutladı. Aktürk, Çanakkale Kara Muharebeleri'nin 109'uncu yıl dönümünde Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Çanakkale'yi geçilmez kılan kahramanlar ile tüm şehit ve gazileri rahmet, minnet ve saygıyla anarken Çanakkale Kara Muharebeleri'nin yıl dönümü ve 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü Etkinliği kapsamında, 24-25 Nisan'da SOLOTÜRK tarafından Çanakkale'de (Şehitler Abidesi) gösteri uçuşları icra edildiğini vurguladı.

Terörle mücadele harekâtı

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terörle mücadelesini; sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık ve öngörülemez düzeyde, artan bir etki ve yoğun bir baskıyla sürdürdüğünün altını çizen Aktürk, 'Bu kapsamda Irak ve Suriye'nin kuzeyi dâhil; Son bir haftada 54, 1 Ocak 2024'ten bugüne kadar ise 360'ı Irak'ın, 442'si Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere 802 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Kararlı operasyonlarımız sonucu Irak'ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 2 PKK'lı terörist daha 21 Nisan'da Habur'daki Hudut Karakolumuza teslim olmuştur' ifadelerini kullandı.

Hudut güvenliği

Aktürk, birliklerin imkân ve kabiliyetlerinin sürekli olarak geliştirildiği, dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemlerle korunan hudutlarda son bir haftada yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 6'sı terör örgütü mensubu olmak üzere 284 şahıs yakalanmış, 2 bin 291 şahıs ise hududu geçemeden engellendiğini böylelikle, 01 Ocak'tan bugüne kadar hudutlardan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 2 bin 769'a, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 48 bin 596'ya yükseldiğini açıkladı.
Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in 22 Nisan'da Sayın Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretine refakat ettiğini, 24 Nisan'da Vietnam Savunma Sanayi Başkanı'nı kabul ettiğini, aynı gün Avustralya Savunma Bakanı ile Gelibolu/Çanakkale'de savunma ve güvenlik konularının ele alındığı bir görüşme yaptığını belirtti.

Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in dün ve bugün de resmî ziyaret kapsamında bulunduğu Romanya'da mevkidaşıyla ikili ve askerî ilişkiler başta olmak üzere NATO ve bölgesel güvenlik konularında görüşmeler gerçekleştireceğini ifade etti.

Aktürk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak'ın 18-19 Nisan'da Pakistan'a resmî ziyaret gerçekleştirdiğini ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirerek Savunma Bakanı tarafından kabul edildiğini ve iki ülke ilişkileri ile silahlı kuvvetler arasındaki iş birliğine sağladığı katkılardan dolayı Pakistan Cumhurbaşkanı tarafından kendisine 'Pakistan İmtiyaz Nişanı' tevdi edildiğini vurguladı.

Bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkılar, ikili ilişkiler

Türk Silahlı Kuvvetler; ikili ilişkiler ve uluslararası misyonlar çerçevesinde birçok coğrafyada başarıyla görev yapmakta; bölgesel ve küresel barış ve istikrara önemli katkılar sunduğunu ifade eden Aktürk, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştirilen Irak ziyaretinde; 'Askerî Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırası' ve 'Askerî Sağlık Alanında Eğitim ve İş Birliği Protokolü' imzalanmıştır. Anlaşmaların imzalanmasıyla askerî eğitim iş birliği faaliyet alanlarının genişleyeceğini ve askerî ilişkilerimizin daha ileri seviyeye taşınacağını değerlendiriyoruz. Ayrıca, ziyaret esnasında akdedilen 'Stratejik Çerçeve Hakkında Mutabakat Zaptı' ile ülkelerimizin, kalıcı hâle gelecek iş birliği vesilesiyle terörle mücadele konusunda daha sağlam zeminde ilerlemesini amaçlıyoruz. PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşılıyor, bu yöndeki tasavvurun 'terör örgütü' ilanına doğru evrilmesini bekliyoruz' ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Yunanistan heyetleri arasında Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı

22 Nisan'da Atina'da gerçekleştirildiğini ifade eden Aktürk, 'Olumlu bir havada geçen toplantıda; 2024 yılı boyunca daha önce mutabık kalınan Güven Artırıcı Önlemler ile 2025 yılı uygulama planında yer alacak faaliyetler ele alınmış, bir sonraki toplantının Türkiye'de icra edilmesi konusunda karara varılmıştır' dedi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırılar karşısında Türkiye'nin önceliğinin saldırıların durdurulması ve bölgesel barış adına kalıcı ateşkesin bir an önce tesis edilmesi olduğunun vurgulayan Aktürk, 'Masum Filistinlilerin özellikle çocukların öldürülmesinin ve yerlerinden edilmesinin hiçbir bahanesi olamaz. Hem bölge ülkeleri hem de uluslararası toplum yaşanan bu vahşet karşısında seslerini yükseltmeli, bu haksızlık ve hukuksuzluğun tüm dünyaya da yansıyabileceğini unutmamalıdır' şeklinde konuştu.

Aktürk, sözde Ermeni soykırımı olarak çarpıtılan olaylarda Ermeniler tarafından katledilen savunmasız ve masum Türkleri bir kez daha rahmetle andıklarının altını çizdi.

Eğitim-tatbikat faaliyetleri / uluslararası görevler

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, hâlihazırda yürüttüğü tüm operasyonları ve görevleri ile eş zamanlı olarak eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürdüğünü aktaran Aktürk, 'Bu kapsamda; Fransa'da Mayın Harekâtına yönelik düzenlenen OLIVES NOIRES-2024 ile Romanya ev sahipliğinde Batı Karadeniz'de Temel Deniz Harekâtına yönelik icra edilen SEA SHIELD-2024 tatbikatlarına katılım sağlanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri'nde DESERT FLAG-9/2024, Estonya'da LOCKED SHİELDS (Kilitli Kalkan) -24, Cezayir'de Tehlike Altındaki Yolcu Gemisine Yardım-2024, Aksaz/Muğla'da KURTARAN-2024 tatbikatları ile, Millî Anadolu Kartalı Eğitimi icra edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin planlı en büyük tatbikatlarından olan EFES-2024'ün Bilgisayar Destekli Komuta Yeri Safhası bugün (25 Nisan) başlamış olup 08 Mayıs'a kadar devam edecektir. Söz konusu tatbikatın Fiilî Atışlı Safhası ise 09-30 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Şu ana kadar 49 ülkeden bin 567 personelin katılacağı bildirilen tatbikat son yılların en geniş katılımlı EFES tatbikatı olacaktır. 26 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında NATO'nun Artırılmış Teyakkuz Faaliyetleri kapsamında Arnavutluk'ta NEPTUNE STRIKE 24.1 faaliyeti ile 29 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında ise Mayın Harekâtına yönelik eğitimler kapsamında İspanya'da SPANISH MINEX-2024 tatbikatları icra edilecektir. NEPTUNE STRIKE faaliyetinin 26-30 Nisan arasındaki bölümüne TCG Anadolu'nun liderliğinde Anadolu Görev Grubu ile ilk defa katılım sağlanacaktır. İspanya Deniz Kuvvetlerine ait BLAS DE LEZO gemisi İzmir'e, JUAN CARLOS gemisi İstanbul'a, Bangladeş Deniz Kuvvetlerine ait SANGRAM gemisi Mersin'e, Almanya Deniz Kuvvetlerine ait GROMITZ gemisi de Aksaz'a liman ziyareti gerçekleştirmiştir' şeklinde konuştu.

Aktürk, Türkiye-Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100'üncü, ERTUĞRUL fırkateyninin Japonya seyrinin 134'üncü yıl dönümü kapsamında, 20 ülke 24 liman ziyareti gerçekleştirecek olan TCG KINALIADA korvetinin, Cidde ve Cibuti'nin ardından 23 Nisan'da Mogadişu/Somali'ye ulaştığını belirtti.

Somali'de liman ziyareti yapan TCG KINALIADA korvetinin, Somali Cumhurbaşkanı tarafından ziyaret edildiğini bildiren Aktürk, Gemimizi bizzat ziyaret ederek onurlandıran Somali Cumhurbaşkanı, konuşmasında iki ülke arasındaki dostluk, kardeşlik ve stratejik ortaklığa vurgu yapmıştır. Bu vesileyle Somali'de güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik eğitim, danışmanlık ve destek faaliyetlerimizin artarak devam edeceğini bir kez daha vurguluyoruz. KINALIADA korvetimiz bugün bir sonraki liman olan Maldivler'e doğru seyre başlayacak ve Japonya'ya intikaline devam edecektir' açıklamalarında bulundu.

Aktürk, NATO Müşterek Hava ve Deniz Komutanlıkları iş birliği kapsamında; Muharebe Görev Kuvveti tarafından 22 Nisan'da Doğu Akdeniz'de icra edilen Hava Savunma Eğitimine 4 adet F-16 uçağımız ile katılım sağlandığını dile getirdi.

Aktürk, Yarın Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde SOLOTÜRK pilotlarının, 27 Nisan'da ise Yeşilköy/İstanbul'da bulunan Hava Kuvvetleri Müzesinde Türk Yıldızlarının söyleşi ve imza etkinlikleri yapılacağını söz konusu etkinliklere tüm halkın davetli olduğunu söyledi.

Savunma Sanayi, envantere giren yeni silah sistemleri

Aktürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderliğinde geliştirilen yerli, millî ve modern teknolojiyi haiz savunma sanayisi ürünleri ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizin etkinlik ve caydırıcılığı daha da arttırdığını kaydetti. Aktürk, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca muhtelif miktarda Taşınabilir Elektronik Taarruz Sisteminin (MİLKAR) muayene ve kabul faaliyeti tamamlandığını açıkladı.

Öğrenci ve personel temini faaliyetleri

Personel ve askerî öğrenci alım/temin faaliyetlerinin de planlandığı şekilde devam ettiğini belirten Aktürk, '03 Nisan'da başlayan '2024 Yılı Millî Savunma Üniversitesi Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokulları Askerî Öğrenci Aday Tercih İşlemleri' 10 Mayıs'a kadar, 24 Nisan'da başlayan '2024 yılı Millî Savunma Bakanlığına Açıktan İşçi Temini' başvuruları ise 29 Nisan'a kadar devam edecektir. Sonuç olarak dünyanın en güçlü ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, asil milletimizin sevgisi ve güveninden aldığı ilhamla üstlenmiş olduğu tüm görevleri başarıyla yerine getirmeye, başta yakın coğrafyamız olmak üzere küresel güvenlik, barış ve istikrarın tesisine yönelik faaliyetlerine artan bir gayretle devam edecektir' şeklinde konuştu.

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon'da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.
25.04.2024 09:12:00
İhlas Haber Ajansı
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Grip vakaları arttı, servisler doldu
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, 'Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte' dedi.

Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, 'Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza'nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs'ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye'den Çin'e giden de var, Çin'den Türkiye'ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor' diye konuştu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.