ABD liderliğindeki haçlı işgal orduları, bir 19 Mart günü Müslüman Irak halkı üzerine sefer eylemişti. Seferin adını da işgalin görünürdeki baş aktörü Bush, işin başında ilan etmişti: Haçlı Seferi.
Son Haçlı Seferi ile hemen yanıbaşımıza sınır komşumuza, komşu ne demek; Bağdat'ımıza, Basra'mıza, Musul'umuza, Kerkük'ümüze çöreklenen boyunları haçlı, namluları haçlı ve beyinleri haçlı işgalciler, iki yıldır ölüm ve zulüm kusmaya devam ediyorlar.
İşgal planlarının yapıldığı, işgal için koalisyon oluşturulmaya çalışıldığı o günleri iyi hatırlıyoruz; bizim ülkemizde yayın yapan televizyonların, gazetelerin büyük bir çoğunluğu, bir yandan bu haçlı seferini Müslüman-Türk Milletine yedirmeye çalışıyordu, diğer yandan da hangi yolu izlerse başarılı olacağı noktasında işgal ordularına krokiler çiziyor, pusulalar hazırlıyordu.
O günlerde bir yiğit, bir delikanlı ses; BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş ısrarla şunu söylüyordu: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başını dik tutar, delikanlı bir tavır ortaya koyarsa ABD ve yedeğindekiler bu işgale asla cesaret edemezler. Etseler dahi çöle saplanıp kalırlar."
Nitekim, işgal başladıktan kısa bir süre sonra belgelendi ki, bizim hükümet yetkililerimizin açıklamalarından cesaret alarak bu cinayete karar vermişler. Gelişmeler bir kez daha, bin kez daha Haydar Baş Bey'i doğruladı.
İşgalin başlamasının hemen öncesinde ve başladığı günlerde bir vesile ile İstanbul'da idim. Tanıdık tanımadık, görüştüğümüz onlarca insanımızdan şunları dinledik: "Biz, Meltem Televizyonu'nu izlerken, Yeni Mesaj Gazetesi'ni okurken Türkiye'de olduğumuzu fark ediyoruz. Haçlı seferine karşı vakarlı, şahsiyetli, haysiyetli bir duruş, bir görüş buluyoruz. Diğerleri sürekli ABD borazanlığı ve kılavuzluğu yapıyor. Yanımızda Türkçe konuşan insanları fark edinceye kadar, kendimizi Amerika'da hissediyoruz onları seyrederken ve köşe yazılarını okurken."
İki yıldan beri, işgalcilerin sayesinde Irak'ta insanlığın dışında her şey var. Ölüm kol geziyor, zulüm her yanda, ırza tecavüzün haddi hesabı yok. Hanelere tecavüz, haçlılar için gece eğlencesi. Feryat eden çocukların gözü önünde başlarına çuval geçirilmiş götürülen ve bir daha da dönmeyen anaların babaların sayısını kimse bilmiyor.
Haçlı ordularının Irak'ı işgaline destek verenlerin, alkışlayanların, yol gösterenlerin yüzlerinin kızarıp kızarmadığını, eğer varsa vicdanlarının sızlayıp, sızlamadığını merak ediyorum.
Ne dersiniz, Türkiye'de misyonerlik var mı yok mu?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024