Duygular dumura mı uğradı/ uğratıldı?
Bir zamanlar bir şehit haberine, bir şehit cenazesine tüm ülke kulak kabartır dikkat kesilirdi, ülke bir baştan bir başa ay yıldızlı bayraklarla donatılırdı.
En tepeden aşağıya doğru devleti yönetenler baş sağlığı mesajları yayınlardı, “yanlarına kalmayacak, en yakın zamanda hesabı sorulacak” cinsinden laflar ederdiler.
Ömründe hiç tanımadığı bir Mehmetçiğin şehit olması halinde gıyaben yaş döken erler, analar bacılar vardı, sakalından aşağı göz yaşları akıtan pirifaniler vardı.
Duygular dumura mı uğradı?
En azından mecliste gurubu buluna partiler haftalık salı konuşmalarına baş sağlığı mesajları ile, terörü lanetleyen cümlelerle başlardılar.
Binbaşı şehit, üsteğmen şehit, teğmen şehit, erler şehit… Hiç kimsenin umurunda değil.
Ne Cumhurbaşkanı ağzına alıyor, ne Başbakan, ne de ilgili bakanlar.
Yoksa son yıllarda Amerikan ağzı ile yayın yapan yandaş gazete ve televizyonların Türk Ordusu üzerindeki operasyonları bunun için miydi?
Uydurma planlar, masa başında hazırlanan dosyalar, ipe-sapa gelmez yalanlar, iftiraların gerçek hedefleri millet ile asker evladı arasını açmak mıydı?
Araya beton duvarlar örmek miydi asıl maksat?
Canı pahasına vatanı, bayrağı, ırz ve namusu bekleyen Mehmetçiği kalleşçe vuran eli kanlı katiller toplumun her kesimi tarafından lanetlenirdi eskiden.
Şimdi yetkililerden ses çıkmayınca, asıl sorumlular sükutu tercih edince hiç kimseden tepkiler gelmez oldu.
Ateş düştüğü yeri yakıyor sadece.
Eskiden ateş bütün bir ülkeyi yakıp kavuruyor, on milyonlar acılara boğuluyordu, hıçkırıklar düğümleniyordu boğazlarında.
Şimdi başınızı ellerinizin arasına alın ve düşünün…
Son yıllarda ısrarla; Mehmetçiği ÖCÜ fakat teröristi CİCİ gösterenleri hatırlayabildiniz mi?
Aslında korkunç bir cinayet olan bu cürmü işleyenlerin kimliklerini, kişiliklerini, gazetelerini, televizyonlarını da hatırladınız mı?
Memleketin bir tarafında deprem olup can kayıpları yaşandığı günlerin sonunda bile ana haberlerine “ETÖ… ETÖ… ETÖ…” diye başlayan kanalları bildiniz mi?
Ne bileyim sorular üşüşüyor bazen.
Sizin de kafanıza takılan sorular yok mu sanki?
Bir zamanlar bir şehit haberine, bir şehit cenazesine tüm ülke kulak kabartır dikkat kesilirdi, ülke bir baştan bir başa ay yıldızlı bayraklarla donatılırdı.
En tepeden aşağıya doğru devleti yönetenler baş sağlığı mesajları yayınlardı, “yanlarına kalmayacak, en yakın zamanda hesabı sorulacak” cinsinden laflar ederdiler.
Ömründe hiç tanımadığı bir Mehmetçiğin şehit olması halinde gıyaben yaş döken erler, analar bacılar vardı, sakalından aşağı göz yaşları akıtan pirifaniler vardı.
Duygular dumura mı uğradı?
En azından mecliste gurubu buluna partiler haftalık salı konuşmalarına baş sağlığı mesajları ile, terörü lanetleyen cümlelerle başlardılar.
Binbaşı şehit, üsteğmen şehit, teğmen şehit, erler şehit… Hiç kimsenin umurunda değil.
Ne Cumhurbaşkanı ağzına alıyor, ne Başbakan, ne de ilgili bakanlar.
Yoksa son yıllarda Amerikan ağzı ile yayın yapan yandaş gazete ve televizyonların Türk Ordusu üzerindeki operasyonları bunun için miydi?
Uydurma planlar, masa başında hazırlanan dosyalar, ipe-sapa gelmez yalanlar, iftiraların gerçek hedefleri millet ile asker evladı arasını açmak mıydı?
Araya beton duvarlar örmek miydi asıl maksat?
Canı pahasına vatanı, bayrağı, ırz ve namusu bekleyen Mehmetçiği kalleşçe vuran eli kanlı katiller toplumun her kesimi tarafından lanetlenirdi eskiden.
Şimdi yetkililerden ses çıkmayınca, asıl sorumlular sükutu tercih edince hiç kimseden tepkiler gelmez oldu.
Ateş düştüğü yeri yakıyor sadece.
Eskiden ateş bütün bir ülkeyi yakıp kavuruyor, on milyonlar acılara boğuluyordu, hıçkırıklar düğümleniyordu boğazlarında.
Şimdi başınızı ellerinizin arasına alın ve düşünün…
Son yıllarda ısrarla; Mehmetçiği ÖCÜ fakat teröristi CİCİ gösterenleri hatırlayabildiniz mi?
Aslında korkunç bir cinayet olan bu cürmü işleyenlerin kimliklerini, kişiliklerini, gazetelerini, televizyonlarını da hatırladınız mı?
Memleketin bir tarafında deprem olup can kayıpları yaşandığı günlerin sonunda bile ana haberlerine “ETÖ… ETÖ… ETÖ…” diye başlayan kanalları bildiniz mi?
Ne bileyim sorular üşüşüyor bazen.
Sizin de kafanıza takılan sorular yok mu sanki?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- “Damla bile değil idim Göle çevirdiler beni” / 02.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- “Damla bile değil idim Göle çevirdiler beni” / 02.04.2024