Her yıl olduğu gibi 24 Nisan'da Ermeni sözde soykırım iddialarını yine sahneye sürdüler.
ABD Başkanı Joe Biden 1915 olayları için 'soykırım' ifadesi kullanarak, önümüzdeki yıl yapılacak başkanlık seçimleri için Ermeni oylarına göz kırpmayı ihmal etmedi. Hayatta kalırsa yeniden aday olmayı düşünüyor Biden…
Biden'in açıklamasına Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Tarihi çarpıtmaya yeltenen siyasi şarlatanlar yine sahnede! Siyasi açıklamalarla tarih yeniden yazılamaz" ifadeleriyle tepki gösterdi.
Şüphesiz başta Ermeni diasporası olmak üzere soykırım yalanının arkasından ısrarla giden çevreler, bununla Türkiye'nin üzerinde kuracakları baskıyla önce tanınma, ardından tazminat ve elbette nihai noktada ise toprak talebiyle karşımıza dikilecekler. Zira bugün Ermenistan'ın anayasasında bile Türkiye topraklarında hak iddia eden maddeler yer almakta.
Bugün pek çok ülke parlamentosu bu soykırım yalanını kabul etmiş durumda maalesef.
Osmanlı imparatorluğunun 1915 yılında yüz binlerce Ermeni'yi zorunlu göçe tabi tutulmasını "soykırım" olarak resmen kabul eden ülke sayısı 30'u aşıyor.
Almanya, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Bulgaristan, Kanada, Şili, Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Ermenistan, Fransa, Yunanistan, İtalya, Libya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Hollanda, Paraguay, Polonya, Portekiz, Rusya, Slovakya, İsveç, İsviçre, Suriye, Vatikan, Venezuela, Uruguay, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda, sözde soykırım yalanını kabul etmiş ülkelerden.
Bu ülkelerin tamamı bizi soykırımcılıkla suçluyorlar. Buna rağmen biz bu ülkelerle diplomatik ilişkilerimizi hiçbir sorun yokmuş gibi sürdürüyoruz. Türkiye olarak biz bu şekilde davrandığımız için her yıl 24 Nisan'da bu soykırım yalanını güncel tutmak için de ABD Başkanı Biden'in yaptığı gibi tarihe not düşüyorlar.
Bu gidişata Türkiye'nin bir noktada 'dur' diyemezse, böyle giderse 20-30 yıl sonra daha büyük baskılarla ve çok daha büyük taviz talepleriyle karşımıza çıkacaklar.
Türkiye'nin varlığını tehdit eden bu sürece dur demenin yolu da bizi soykırımcılıkla suçlayan ABD gibi ülkelere karşı, onları bu yanlıştan vazgeçirecek dirayetli bir duruş ortaya koymaktan ve karşımızdakiler bu yanlışlarından vazgeçene kadar o tavrımızın arkasında durmaktan geçiyor. Bunu yapabilirsek Ermeni diasporasının sözde soykırım yalanlarına destek için ABD ve diğer ülkelere nüfuz etmesinin önüne geçebiliriz.
Peki, Türkiye bugün dirayetli bir duruş ortaya koyup, bu onurlu politikanın arkasında sonuna kadar neden duramıyor?
Çünkü başta ekonomi olmak üzere birçok açıdan sözde soykırım iddialarına destek veren ülkelere bağımlı durumdayız.
Başta ekonomik olmak üzere dışarıya her türlü bağımlılık, artık Türkiye'nin geleceğini tehdit eder noktaya gelmiştir. Ancak ne mevcut hükümet ne de ona alternatif olduğu iddiasında olanlar bağımlılıkları bitirebilecek projeye sahip değiller.
Ülkemizi bu tehlikeli bağımlılıklardan kurtaracak yegâne formül Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ydi. Ancak birçok ülkede bazıları uygulamaya konuşmuş olan bu modelin formülleri maalesef Türkiye'de uygulanamadı. Genel Başkanlığını Sayın Hüseyin Baş'ın yaptığı Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Milli Ekonomi Modeli'ni parti programı olarak hayata geçirmek ve ülkemizin ayağındaki bağımlılık prangalarını kırmak için milletimizden görev hâlâ beklemekte…
Bu bağımlı halimizle dahi sözde soykırım yalanına sarılan devletlere ders veremez miyiz?
Aslında bu noktada da yapacağınız şeyler yok değil, ancak bunun için sadece Türkiye'nin çıkarlarını önceleyen gerçek devlet adamlarına ihtiyacımız var.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024