İçişleri Bakanlığı'nın "İBB'de çalışan 455 PKK/KCK, 80 DHKP-C, 20 MLKP, 2 MKP, ayrıca bazılarının FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı/irtibatlı olduğu yönünde ihbar, şikayet ve elde edilen tespitler üzerine, konunun tüm yönleriyle soruşturulması için Bakanlığımızca özel teftiş başlatılmıştır" şeklindeki ani çıkışı son derece can sıkıcı.
Birincisi, Ekrem İmamoğlu 800 binden fazla oy farkıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
İkincisi, Ekrem İmamoğlu 2.5 yıldır İBB Başkanı.
Üçüncüsü, her iş yerinde olduğu gibi İBB de işe alımlarda sabıka sicil kaydı ister. Sicili temiz olanlar işe alınır.
Aradan 2.5 yıl geçtikten sonra Süleyman Soylu'nun İBB'yi terörle iltisaklı göstermeye çalışması doğru bir yaklaşım değildir, son derece can sıkıcıdır. Soylu, "şikayet ve elde edilen tespitler üzerine" soruşturma başlatıldığını açıklasa da bu ifade Bakan'ın görevini yapamadığının bir itirafı niteliğindedir ayrıca hukuken de yanlıştır.
Bir vatandaşın terör örgütlerine yardım ve yataklık ettiğini ya da terör örgütüne üye olduğunu tespit etmek belediye başkanlarının işi değildir, İçişleri Bakanlığı'nın görevidir. Nitekim belediye üzerine düşeni yapmış ve işe girenlerden adli sicil kaydı istemiştir. Eğer adli sicil kaydı temiz olmayan kişiler işe alınmışsa veya terör örgütlerine üye oldukları halde Adalet Bakanlığı tarafından temiz kağıdı verilmişse o zaman işin rengi değişir. Fakat bir suç, ispat edilip adli makamlarca onaylanmadığı sürece herkes hukuk karşısında masumdur.
Şikayet ve iltisak son derece göreceli bir kavram olmakla beraber suç tanımında da karşılığı yok. Yani bir vatandaş ya suçludur ya da suçsuz. Suç ile suçsuzluk arasında gri bir alan oluşturmaya çalışmak adaletsizliktir, haksızlıktır.
İBB'de çalışan herhangi bir kişi hakkında varsa şikayet veya şüphe, polis tarafından GBT taraması yapılır ve gereği neyse yerine getirilir. Bu olayı medyaya taşıyarak İBB üzerinde şüphe uyandırmaya çalışmak ve halkın gündemine sokmak samimiyetten uzaktır.
Kim tarafından yapıldığı belli olmayan şikayetler üzerine nice insanların hayatlarının karartıldığı dönemler bize FETÖ'nün kumpaslarını hatırlatıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bundan ders çıkarmamış olması ilginç doğrusu!
Eğer FETÖ ile iltisaklı/irtibatlı olanlar hakkında soruşturma başlatılması gerekiyorsa Süleyman Soylu'nun önce kendi partisi hakkında soruşturma başlatması gerekmez mi?
Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yeni atanan Nureddin Nebati'nin 2013 yılında FETÖ lideri Fetullah Gülen'i ziyaret ettiği fotoğraf hala internet sitelerinde duruyor.
Kardeşi FETÖ'den tutuklanan Bekir Pakdemirli Tarım Bakanı değil mi!
ETS Tur'un FETÖ ile bağlantısı olduğu iddiasıyla rezervazyon yaptıranlar suçlanmış hatta bazıları tutuklu kalmıştı. ETS Tur'un sahibi Mehmet Ersoy Turizm Bakanı olmadı mı!
"Bunların karanlık yüzlerini maalesef çoğumuz göremedik. Masum değiliz hiçbirimiz" itirafında bulunan Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi yapılmadı mı!
Daha niceleri...
Eğer Süleyman Soylu bir temizlik başlatacaksa önce kendi partisinde başlatmalı. İBB'nin içerisinde terör suçlusu varsa da o suçlular hakkında gereğini yapmalıdır. İstanbulluların hür iradesiyle seçtikleri bir başkanın terör üzerinden töhmet altında bırakılması İstanbulluları yaralıyor, benden söylemesi.
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022