Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın, Veda Hutbesinde İnsan Hakları" eserinde, suç, suçlu, ceza ve adalet münasebeti hususunda şu bilgilere yer veriliyor:
"İslâm'da suç ve cezanın dengesi adâletin ölçüsü olarak nakli delillerle sabittir. İslâm'ın ilahi bir düzenleme olmasının bir anlamı da budur. Allah'ın hüküm ve takdirine iman etmek ve teslimiyet göstermek de işte budur. Bu sebeple İslâm'da iman bütünedir. Kur'an'ın bir kısmına iman edip bir kısmına inanmamak küfürdür. Akıl, Kur'an rehberliğinde hikmeti kavramak, doğruya gitmekte vesile olmak içindir. Yoksa akıl, istikamet tayin edecek asıl unsur değildir.
Bütün bu ölçüler, bize İslâm'ı nasıl anlamak gerektiği hususunda kriter hükmündedir ve bu hal Allah-u Teâlâ'nın merhametinin bir ifadesidir. Demek ki adâlet Allah'ın koyduğu ölçülere göre hareket etmek, haddi aşmamaktır. Aksi ise ya ifrat ya da tefrittir. Yani, az bir suça çok ceza insanda intikam duygusunu arttırır ve suçların çoğalmasına yol açar. Aksi de mümkündür. Ağır bir suça az bir nevi suça teşviktir. Yine suçların çoğalmasına yol açar. O halde adâlet ve hikmet, işlenen suçla orantılı olarak gerektiği tip ve şekilde ceza tatbik etmektir ki, bu hem suçluyu ıslah eder, hem de kamu emniyetini korur. Bütün bu gerçekler Cenab-ı Hakk'ın "Adl" ve "Hakim" sıfatlarını doğru anlamak ile yakından ilgilidir.
Vedâ Hutbesi'yle vurgulanan, İslâm'ın adalet sistemi, hakkaniyete uygun ve geniş kapsamlıdır. İnsanlar arası her türlü hak ve hukuka tecavüz menedilmiştir. İnsanın nefsine zulmedemeyeceği ve intiharın başkasının canına kıymaktan daha büyük suç olduğu bir vakıadır. Zira hak ve hukuk ölçüleri, insanın kendinden değil, Allah tarafından tespit ve tayin olunur. İnsana canı ve bedeni Allah'ın bir emanetidir. O halde insan, nefsine de zulmedemez.
Ayrıca, Vedâ Hutbesi'nde, suçun hususiliği prensibi de vurgulanmıştır. Suçu kim işlemişse ceza ona aittir. İslâmiyet'te adaletin eriştiği zirveye bugüne kadar hiçbir nizam erişememiştir. İslâm adaletinde mühim olan, nazariye değil, müşahhas uygulamalardır. Cenab-ı Hak, adalet hakkında şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki Allah, adaleti emreder." (Nahl, 90).
"Şüphesiz ki Allah, size, emanetleri ehil ve erbabına vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmeylemenizi emreder." (Nisa, 58).
"Söz söylediğiniz vakit (leh ve aleyhinde söyleyeceğiniz kimse) hısım dahi olsa adaleti gözetin." (Enam, 153).
"Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan (hakimler, insan)lar, adaletle şahidlik eden (kimse)ler olun. Bir kavme olan kininiz, sizi adalet yapmamanıza sevk etmesin. Adalet yapın ki o, takvaya çok yakın olandır." (Maide, 8).
"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutanlardan ve Allah için şahidlik edenlerden olun; isterse kendinizin veya ana ve babalarınızın veya yakın hısımlarınızın aleyhinde olsun. Zengin veya fakir bulunsun... Çünkü Allah ikisine de yakındır. Artık siz, dönerek hevanıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker veya yüz çevirirseniz, şüphesiz ki ne yaparsanız Allah hakkıyla bilendir." (Nisa, 135)."
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020