Türkiye'de apartmanlarda yaşamaya mecbur kalan hemen herkesin hayali müstakil bahçeli bir evde yaşamaktır.
Ama gelin görün ki pahalılığın tarihi rekorlar kırdığı, geçim sıkıntısının ayyuka çıktığı bir dönemde böyle bir şeyi hayal edebilmek bile toplumun çoğunluğu için imkânsız.
Ancak bomboş milyonlarca hektar hazine arazisi var Türkiye'de.
Mesela ülkemizde herhangi bir vatandaş bir sabah kalkıp, gözüne kestirdiği bir hazine arazisine bir müstakil konut kondursa başına neler gelir?
Tapun ve ruhsatın nerede kardeşim, kimden izin aldın, derler ve bu belgeleri gösteremediğin takdirde o konutu hemen başına yıkarlar.
Çünkü hukuksuz, ruhsatsız ve hiçbir izin almadan böyle bir şey yapılamaz, yapılmaması gerekir. Buna rağmen yapılırsa devlet göz yummaz ve yıkılması kaçınılmaz olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki gün Ankara'da yaptığı açıklamalar bana bunları düşündürdü.
Söz konusu açıklamasında Erdoğan, "Şu an itibarı ile 500 bin civarında mülteciyi Suriye'nin kuzeyindeki briket evlere göndermeye başladık. Ve bir diğer adımı atıyoruz. O da Katar'la müşterek attığımız adımla 1 milyon mülteciyi inşallah iskân edebileceğimiz konutların yapımı da ayrıca devam ediyor. Projeler şu anda hazırlanıyor" dedi.
Bu bağlamda şu soruların yanıtını merak ediyorum;
Türkiye'de vatandaş devlete ait hazine arazisine bir yapı inşa edemiyorsa, hükümet başka devlete ait topraklarda nasıl konut yapabiliyor?
Suriye'deki bu konutların ruhsatı ve izni var mı?
Bu konutlarla ilgili Suriye devletinden onay alındı mı?
Bu konutların yapıldığı araziler Türkiye'ye ait olmadığına göre, arazi sahibi yarın gelirse ne olur?
Başka sorular da sorulabilir elbette.
Bu sorulara iktidarın tatmin edici cevap verebileceğini hiç zannetmiyorum.
'Gereğini yapmaya' şartlanmamış gazetecilerin karşısına çıkıp, önceden planlanmamış soruları cesaretle yanıtlayabilecek bir iktidar yetkilisi olsa idi belki bu sorular sorulabilir ve yanıtları alınabilirdi. Ama gelin görün ki, asıl sorulması gerekenlerin hiç sorulmadığı tiyatral TV programlarıyla yetinmek zorunda kalıyoruz.
AKP 'Suriyelileri göndermeyeceğiz' diyor
Yukarıda soruların yanıtlarının verilmesi bir başka açıdan da önemli.
Zira iktidar Suriyeli sığınmacıların 'gönüllü ve onurlu' bir şekilde geri gönderilebileceklerini ifade ediyor. Aslında bu ifadelerde her ne kadar 'göndermek' fiili dile getirilse de asıl vurgunun 'göndermemek' olduğu hemen fark ediliyor.
İktidar tarafından Suriyelilerin gönderilmesinin nasıl olacağı konusu tam bir muamma olmasının dışında, oralara gönderildiği iddia edilen ve Türkiye'nin yaptırdığı konutlara yerleştirilen Suriyelilerin orada kalıp kalamayacakları dahi belli değil.
Çünkü siz Suriye'yle normalleşme görüşmelerini bakanlar düzeyinde gerçekleştirmeye başladınız ve Şam'ın kırmızı çizgisinin Türk askerinin Suriye'den çekilmesi olduğu biliniyor.
Dolayısıyla da AKP hükümet gerçekten Suriye'yle normalleşecekse, bu ülkeden askerlerimizi çekmek şart. Bu adım atıldığı takdirde de o biriket evlere yerleştirilenler oralarda kalabilecekler mi? Bence mümkün değil. Bu gerçeği oraya giden ya da gidecek olan Suriyeliler de görüyorlar. Dolayısıyla da AKP hükümetinin 'Suriyelileri göndereceğiz' söylemi seçim öncesi bu beklentiye sahip seçmenin gözünü boyamaktan başka bir anlam ifade etmiyor ve de kimseye güven vermiyor.
Bu bağlamda gerçekten 28 Mayıs'taki sandıkta 'Suriyeliler gitsin' diyenlerle 'Suriyeliler gitmesin' diyenler arasında bir yarış olacak gibi görünüyor.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024