Erzurum'da analar ağladı, Nene Hatun diyarında analar ağlatıldı. Hem de ilim yuvası, bilim yuvası dedikleri üniversitenin kapısında, hem de hocaların başhocası dedikleri rektör Sütbeyaz tarafından.Okuduğunuz ilim, okuttuğunuz bilim anaların ellerini öpmeyi değil de anaların anasını ağlatmayı emrediyorsa, o ilim başınızda paralansın ve harcanan bunca paraya eyvahlar olsun. Maaşlarınızı, anasını ağlattığınız bu milletin vergileriyla aldığınızı nasıl unutursunuz?Bir yavrusunu bu cennet vatan için kurban veren şehid anası, diğer yavrusunun mezuniyet törenine gelip biraz teselli olmayı, biraz tebessümü arzu ederken, kapıda yolunu kesiyorsanız, onu kapı dışarı ediyor, şehidinin ardından döktüğü gözyaşları ile ıslattığı başörtüsünü açmaya zorluyor, onu gözyaşları ile başbaşa bırakırken vicdanınızda bir sızlama duymuyorsanız! Yazıklar olsun sizin hocalığınıza, sizin öğrendiğiniz ve öğrettiğiniz ilme, yazıklar olsun üniversitenize.Evet, sayın Sütbeyaz, soyadının tam zıddına katran çalmıştır Erzurum'un yüzüne. Neyin nesi, kimin fesi olduğunu, nereli olduğunu bilmiyorum ama ben bir Erzurumlu olarak üçdört günden beri haber saatlerinde televizyon kanallarını korkarak açıyorum. Eyvah diyorum yine mi Erzurum'da üniversitenin kapısında ağlayan, ağlatılan analar gösterilecek.Hem bu şehrin ekmeğini yiyeceksiniz, hem de bu şehrin analarını ağlatacaksınız, işgal ordusunun bir askeri gibi anaların başörtülerini açmaya zorlayacaksınız, hem de Sütbeyaz soyadı ile ortalıkta dolaşacaksınız. Siz ağlayan anaların hıçkırıkları karşısında bir kaya kadar hissiz durabilir hatta içerde özgürlük nutukları atabilirsiniz. Ama bilesiniz ki, yediden yetmişe bütün Erzurumluların vicdanları sızım sızım sızlamakta, içleri kan ağlamaktadır.Vatanı için, namusu için küffara karşı balta sallamış olan Nene Hatun'un torunları, doğurup büyüttükleri, mektebinize yolladıkları çocuklarını ziyarete gelirken, yolları kesiliyor, hırpalanıyor, tartaklanıyor ve kapının dışında gözlyaşları ile başbaşa bırakılıyor. Yazıklar olsun ilminize, anlayışınıza, kavrayışınıza ve vicdanınıza.Elbette ki, mevcut hükümet, bostan korkuluğu olmaktan çıkıp gerçek hükümet olsaydı, verdiği sözlerde dursaydı, kendi koltuğunu sağlama almak için harcadığı enerjinin sadece bir cüzünü harcasaydı, bu şekilde çağdışı, utanç verici, yüz kızartıcı sahneler cereyan etmeyecekti. Tek başına iktidar olan bir hükümetin kabine üyeleri hala, sıradan bir muhalefet milletvekili ağzı ile konuşuyorlar; bu böyle olmalıdır, şu şöyle olmalıdır diye.Üniversite kapılarında anaları ağlatanlara kendi adıma hakkımı helal etmiyorum. Özetlersek:Meydanda arslanlar bulunmayınca Tilkiler dolaşır boyluboyunca.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025