logo
06 ARALIK 2025


Tarihsel adlar ve güncel talepler: Osmanlı’daki “Kürdistan” tartışması ne anlama geliyor?

06.12.2025 00:00:00
Geçen hafta katıldığım TV programından bölümler yayınladığım youtube kanalındaki "Anadilde Eğitim Hakkı" videosunu izleyen bir sevgili dostumuz, bana ulaşarak bazı eleştirilerde bulundu. "Osmanlı'da da Kürdistan vardı", "Kürtçe resmî dildi", "özerk bir Kürt bölgesi mevcuttu", "kendi işlerinde özerkti", "Mesela Cizre'de Botan emirliği vardı" şeklinde ifadeler kullandı.

Bu iddialar, özellikle "ana dilde eğitim", "kültürel özerklik", "yerel yönetim reformu" gibi güncel siyasi taleplerle birlikte ele alındığında, konu artık tarih tartışmasının ötesinde bir devlet felsefesi tartışmasına dönüşüyor.

Bu nedenle konuyu bilimsel bir çerçevede ele almak şarttır:

Osmanlı'da gerçekten resmî bir Kürdistan bölgesi veya özerk bir Kürt devleti var mıydı?


Osmanlı'da "Kürdistan" ifadesi neydi?

Tarihsel belgeler incelendiğinde görüyoruz ki "Kürdistan" kelimesi Osmanlı'da modern anlamıyla bir idari bölgeyi değil, çoğunlukla coğrafî bir tanımı ifade ederdi.

Kaynaklar:
  • BOA (Başbakanlık Osmanlı Arşivi) Maliyeden Müdevver Defterler, No: 3551.

  • Evliya Çelebi Seyahatnâmesi (Cilt 4 ve 5).

  • Şerefhan Bitlisi, Şerefname (1597).

  • Martin van Bruinessen, Agha, Shaikh and State (1992).

  • Wadie Jwaideh, The Kurdish National Movement (2006).
Bu kaynaklarda "Kürdistan" kelimesi:
  1. Bir eyalet adı olarak yalnızca 1847–1867 arasında (20 yıl) kullanılmıştır.

  2. Daha önce veya sonra resmî idari bir yapı değildir.

  3. Çoğu Osmanlı belge ve haritalarında coğrafyayı tanımlamak için kullanılan yöresel bir addır.

  4. "Rum", "Lazistan", "Arabistan", "Türkmeneli", "Bozok", "Teke", "Karaman" gibi diğer bölge adlarıyla aynı kategoridedir.
Yani etnik siyasal özerklik değil, coğrafi tasnif söz konusudur.


Peki "özerk beylikler" var mıydı?

Evet, ama bunlar etnik özerklik değil; Osmanlı'nın klasik merkez–taşra yönetim modelinin bir parçasıydı.

Botan, Hakkâri, Bitlis, Soran gibi "beylikler":
  • Devlete bağlı yarı özerk timar/dirlik yapılarıydı,

  • Etnik değil aşiret–aile temelli yönetiliyordu,

  • Aynı model Aydın'daki Menteşe, Karaman'daki Karamanoğulları, Trabzon'daki hazer bölgesi için de geçerliydi,

  • 1840'lardan sonra Tanzimat reformlarıyla tümü kaldırıldı.
Bu yapı, Fransız tarihçi Nikitin'in ifadesiyle:

"Kürt özerkliği değil, Osmanlı'nın esnek idari sistemidir."

(Basim Muslih, Kurdish Nationalism, 1993)

Dolayısıyla bugün "Osmanlı Kürtlere özerklik verdi" iddiasının tarihsel temeli yoktur.


"Kürtçe resmî dil miydi?"

Hayır.

Osmanlı'da tek resmî dil Türkçeydi (Osmanlı Türkçesi).

Kürtçe:
  • Yerel mahkemelerde,

  • Aşiret içi yazışmalarda,

  • Bazı beyliklerde
sözlü kullanım alanı bulmuştur.

Bu kullanım, resmî dil statüsü anlamına gelmez.

Nitekim Tanzimat sonrası tüm idari yazışmaların Türkçe yapılması zorunlu hale getirilmiştir (BOA, İrade Dahiliye, 1850–1864).


Bugünkü taleplerle ne ilgisi var?

Tarihî terimlerin bugünkü politik taleplere referans yapılması doğru değildir.

Çünkü Osmanlı, millet sistemine göre yönetiliyordu; etnik değil dinî topluluklara göre ayrım yapıyordu:
  • Müslümanlar (Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez ayrımı yapmadan)

  • Gayrimüslim milletler (Rum, Ermeni, Yahudi)
Dolayısıyla bugün bazı çevrelerin:
  • "Özerklik vardı",

  • "Resmî Kürdistan vardı",

  • "Kürtçe resmî dildi"
gibi tezleri hem tarihsel olarak hatalıdır hem de güncel siyasi tartışmaların manipülatif bir parçası hâline getirilmektedir.


Bugün neden tekrar gündeme getiriliyor?

Çünkü bu söylemler, son dönemdeki kimlik temelli siyasetle paralel ilerliyor:
  • "Ana dilde eğitim" paketi,

  • "Federatif model" önerileri,

  • "Türk–Kürt–Arap kardeşliği" adı altında kimlik tanımının sulandırılması,

  • "Eşit yurttaşlık" kavramının gevşetilmiş üst kimlik için kullanılması.
Tüm bunlar, akademik literatürde "post-uniter devlet mühendisliği" olarak tanımlanan sürecin işaretleridir (Michael Mann, The Dark Side of Democracy, 2005).

Osmanlı tarihi burada yanlış yorumlanıp güncel siyasi taleplere meşruiyet kazandırmak için araçsallaştırılıyor.

Gerçek çözüm nedir?

Atatürk'ün Lozan'da çizdiği çerçeve bugün hâlâ en sağlam modeldir:
  • Tek egemenlik

  • Tek millet–tek vatandaşlık

  • Tek resmî dil

  • Üniter devlet
Atatürk'ün "Müslüman Türk kimliği", etnik değil siyasi bir üst kimliktir.

Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez hepsini kapsar.

Bu nedenle Türkiye'nin ihtiyacı tarihî yanlış okumalar değil, doğru bir devlet aklıdır.

Bu akıl şunu söyler:

"Geçmişin coğrafi terimlerini bugünün federasyon tartışmalarına malzeme yapamazsınız."


Sonuç

Bugün "Osmanlı'da Kürdistan vardı" iddiası, tarihsel bağlamından koparıldığında yanlış bir okuma; politik zemine taşındığında ise üniter yapıyı hedef alan bir söylem hâline gelir.

Devlet geleneğimizin temel ilkesi nettir:

Etnik değil, siyasi birlik.

Coğrafi değil, milli kimlik.

Tarihsel terimler değil, anayasal gerçeklik.


Türkiye'nin geleceği, bu ilkelere sahip çıktığı sürece güvence altındadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
Hakem kararları maça gölge düşürdü
Galatasaray Samunspor'u 3-2 yendi
Pembe tablo çizdi
'Enflasyon düşüyor, düşmeye devam edecek'
Büyük kongre Pazar günü
'İstikbal Biziz, Biz Geleceğiz'
Bürokratlara zam kararına tepki
'Dar gelirli sürünüyor böyle olmaz'
Bahis ve şike soruşturması
Futbolcular, hakemler, başkanlar, yorumcular..!
Futbolda bahis skandalında yeni dalga operasyon
Ahmet Çakar, çok sayıda profesyonel futbolcu ve yönetici gözaltında
Mersin'de maaşlarını alamayan işçiler, adliye önünde toplandı
Bazı çalışanları müstehcen fotoğraflarla tehdit etmişler
11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi
Kovid 19 düzenlemesi onaylandı
İsrail hükümetinin Gazze'de kirli planları
Suç örgütü lideri Ebu Şebab'ı desteklemiş
BM'den 'Ukrayna savaşı' açıklaması
"Ateşkese yakın olduğumuzu hissetmiyoruz"
Suriye ile SDG çatıştı
Entegrasyon olacaksa çatışma niye?
Yeni vergi düzenlemeleri TBMM'de kabul edildi
Tapuda eksik harç ödeyen yandı!
Adliyedeki skandal soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Emanetteki altınları market arabasıyla götürmüş
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Emanete riayet
Teröristbaşıyla ne konuştular?
Tutanak özeti komisyonda okundu
Hakem kararları maça gölge düşürdü
Galatasaray Samunspor'u 3-2 yendi
Pembe tablo çizdi
'Enflasyon düşüyor, düşmeye devam edecek'
Büyük kongre Pazar günü
'İstikbal Biziz, Biz Geleceğiz'
Bürokratlara zam kararına tepki
'Dar gelirli sürünüyor böyle olmaz'
Bahis ve şike soruşturması
Futbolcular, hakemler, başkanlar, yorumcular..!
Futbolda bahis skandalında yeni dalga operasyon
Ahmet Çakar, çok sayıda profesyonel futbolcu ve yönetici gözaltında
Mersin'de maaşlarını alamayan işçiler, adliye önünde toplandı
Bazı çalışanları müstehcen fotoğraflarla tehdit etmişler
11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi
Kovid 19 düzenlemesi onaylandı
İsrail hükümetinin Gazze'de kirli planları
Suç örgütü lideri Ebu Şebab'ı desteklemiş
BM'den 'Ukrayna savaşı' açıklaması
"Ateşkese yakın olduğumuzu hissetmiyoruz"
Suriye ile SDG çatıştı
Entegrasyon olacaksa çatışma niye?
Yeni vergi düzenlemeleri TBMM'de kabul edildi
Tapuda eksik harç ödeyen yandı!
Adliyedeki skandal soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Emanetteki altınları market arabasıyla götürmüş
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Emanete riayet
Teröristbaşıyla ne konuştular?
Tutanak özeti komisyonda okundu
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.