Yenişafak'ta yaşandığı gözlenen "AKP tetiklemeli medyatik deprem" artçı şoklarla devam ediyor.inter-medya gelişmeleri biraz da fazlaca fâş ediyor...Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu ve başyazar Ahmet Taşgetiren'in istifa haberlerini inter-medya anında yansıttı. Taşgetiren'in yayına sokulmayan yazısı verildi.Gazete ise Taşgetiren'in köşesinde "dinlenme"de olduğunu not düştü.İstifalar AKP ile ilintili elbette; ama AKP, böyle istifalarla sendeler, dağılmaz.AKP'nin dağılışı, SSCB'nin dağılışı gibi olacak.Ben istifaya gerekçe teşkil eden yazının içeriğinı, konulup konulmamasını tartışmayacağım.Bugünkü Medya-Kazanı'nda sözkonusu yazıyı bulabilirsiniz.Taşgetiren'in, birkaç günden beri AKP'yi ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ı "kendince ikaz eden" cümlelerine rastlanıyordu.Lakin, istifası, Taşgetiren'e fazilet kazandırmış değil...Taşgetiren, AKP'nin iktidara geldiği ve "gerçek yüzünü" gösterdiği ilk 6 aydan sonra istifa etse idi, bu kendisi için bir fazilet ve asalet sayılırdı.Şimdi, maalesef, istifası sadece "duygusal"... Duygusal derken, baş parmağım ile işaret parmağımı birbirine sürterek "duygusal" demiyorum; gerçekten duygusal...Taşgetiren'i tanıyanlar bilir; "baskın duygusal" tarafı, sesini bile "kadife" yapar. Kendisinden gür sada beklersiniz; fakat sukût-i hayale uğrarsınız. Fıtratı "narin"dir; kalıplı olmasına rağmen "nahif"tir, içtendir.Hani halk arasında bir tabir vardır, "sakalımı süpürge ettim" diye.Taşgetiren, Erdoğan'ın yoluna sakalını süpürge etti.Bu bağlamda Taşgetiren da, kendi "etki ve yetkisi" nispetinde, Türkiye'nin sürüklendiği noktada en az Erdoğan kadar mesuldur, vebal altındadır.Taşgetiren, bir yazısı yayınlanmadı diye istifa ederek bu vebalden kurtulduğunu zannediyorsa, bir dost uyarısı olarak söyleyeyim, hiç de öyle zannetmesin, kendini kandırmasın."Sade bir istifa"nın paklayacağı kadar basit bir vebal değildir, bugün Türkiye'nin sürüklendiği nokta...Taşgetiren, Erdoğan'ın sürekli AB'ye ve ABD'ye çıkan "stratejik yol"unda, Vatikan'a giden "diyalog yolu"nda, halk tabiri ile adeta sakalını süpürge yaptı. 3 yıldan beri bu Haçlı yoluna taş getirdi, taş taşıdı. Taşgetiren, Erdoğan'ın İmar Yasası' değişikliği ile Müslüman mahallerinde mantar gibi kilise-evler açılmasına sukût etti.Taşgetiren, Alemlere rahmet Hz. Muhammed'in mübarek halası, halamız Hala Sultan binti Milhan'ın "denizaşırı il İslam şehidesi" olarak bağrında yattığı Kıbrıs'ın Rumlar'a terk edilmesinde gürlemedi, sakalını sıvazladı.Taşgetiren, bir tek Hıristiyan'ın dahi bulunmadığı mübarek vatanımızın Müslüman mahallerinde mantar gibi kilise-evler açılırken, torunlarına Kur'an öğretenlere 3 yıl hapis cezası getiren yeni TCK düzenlemesi karşısında Erdoğan'ı silkelemedi, AKP'yi sarsmadı; ne şiş yansın ne kebap türünden çiziktirdi.Taşgetiren, yüce milletimizin mağdur İmam-Hatip öğrencilerine ve üniversite kapılarından döndürülen masum başörtülü kızlarına sırtını dönen Erdoğan'a alkışını kesmedi.Hatta Taşgetiren, istifasına gerekçe kılınan yazısında, hala "Başka bir misyonu vardı Tayyip Erdoğan'ın ve siz onu mahvettiniz" diyecek kadar, Erdoğan'ın bugüne kadarki "günah galerisini adeta sakallarıyla sütreledi, setretti, örtmeye çalıştı.Taşgetiren, bugüne kadar Erdoğan'ın Türkiye'yi sürüklediği vahim durumları halkımızın daha kolay algılamasına Müslüman aydın kimliği ile ve güzelim sakallarıyla engel oldu.Bunlar basit "medyatik cürümler" değil...Bu sebeple Taşgetiren, sadece istifa etmekle vebalden kurtulamaz.Her cürmün kefareti kendi cinsindendir; dolayısıyla muhterem Taşgetiren, en az 3 yıl boyunca canla-başla çalışarak AKP'nin neler yaptığını, Erdoğan'ın ne icraatlar ortaya koyduğunu tek tek ve en gür sadasıyla haykıracak. Ayağına demir çarık giyerek Türkiye'yi dolaşacak; Yüce Milletimize, "Bağımsız Türkiye"nin zaruretini anlatacak, başkaca bir "onurlu ve asaletli" bir kurtuluş yolunun olmadığını talim edecek... Varsa, bize de anlatsın; olmadığına göre, bir kefaret olarak bu gayreti ortaya koyacak. Yüce Allah, Taşgetiren'e, hayırlı ve bereketli ömürler nasip etsin, rızası üzere tûl-i ömür ile muammer eylesin... Hani musalla taşındaki mevta adına, "Bu Mü'min ve Muvahhid kuldan razı mısınız?", "Haklarınızı helal ettiniz mi?" diye sorulunca herkesin "Razıyız!", "Helal olsun!" diye haykırdığı ve bu haykırışı beklediği anda, "Razı değilim!", "Hakkımı helal etmiyorum!" diye haykıran bir adamın haline benzer bir yazı oldu; ama olsun. Bizden dost tavsiyesi... Çünkü, dünyanın bir de ötesi var, zerrenin hesabının sorulacağı ebedi hayat var.
A. Faik Nabi / diğer yazıları
- Nuriye nenemin ağzından Atatürk / 10.11.2015
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009