Yıllırdar deve kuşu gibi kafasını kuma sokup 'görmedim, bilmiyorum' rolünü oynayanlar, uyarıları tebessümle karşılayanlar, papa'nın komaya girdiği günlerde cep telefonlarına "büyüğümüz komada, toplanın dua edin" mesajları gelince bir sendelediler, şaşırdılar, ardından da "bir hikmet vardır" deyip kumsaldaki hayatlarına devam ettiler. Ölümünün ardından da; "Yasin okuyun, hatim indirin" mesajları geldi ve gereği yerine getirildi.
Toplumsal dönüşüm dedikleri bu olsa gerek. Bir toplumun içinde olanı, özünde olanı, asırlardır nesilden nesile aktardıkları tevhid akidesini, "Allah ve Resülünün dostunu dost, düşmanını düşman bilme" ölçüsünü, değişmez ilkesini bir hocanın kılavuzluğunda kısa zamanda altüst ettiler. Şimdi bu zümreden kimi zavallılar, kendi imanlarını aşureye çeviren, paramparça eden bu aymazlara değil de, bu aymazların hilelerine karşı insanımızı uyaranlara karşı cephe alıyorlar.
Kur'an'ın şu ayetini okudukları halde, gittikleri camide zammı sure olarak, aşrı şerif olarak dinledikleri halde ayetin yasakladığı bir davranışın hem faili oluyorlar, hem de hikmet arıyorlar.
"Akraba dahi olsalar, cehennemlik oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, müşrikler için af dilemek ne peygambere, ne de mü'minlere uygun düşmez."
"İbrahim'in babası için af dilemesi sırf ona verdiği sözden dolayı idi. Ancak onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine belli olunca ondan uzak durdu. Gerçekten İbrahim çok içli ve yumuşak huylu idi." (Tevbe: 113-114).
Daha beş yıl evvel, ikibin yılının yılbaşı mesajında, girilmekte olan üçüncü bin yılda Asya kıtasını, dolayısıyla Anadolu çoğrafyamızı topyekün hıristiyanlaştırmaya azmeden, ahdeden, bağlılarının önüne hedef olarak koyan, görev yaptığı dönemde İslam coğrafyasında yeni yeni işgaller yaşanan papanın ölümünün ardından, Kur'an'ın kesin yasağına rağmen dua eden, Yasin okuyan bir zihniyet kanser olmuş bir zihniyettir. Bu zihniyet iğfal edilmiş, düşünce, algılama melekeleri imha edilmiş bir zihniyettir. Bu zihniyet, Diyalog eroini ile sarhoş edilmiş, ne yaptığını, ne dediğini, ne yediğini bilmeyen illetli bir zihniyettir.
Hasta bağırıp çağırsa da, köşe bucak kaçsa da, doktor reçetesini uygulayacak, ilacını, iğnesini verecektir. Vatanseverlerin feryadı, tehlikeyi gördükleri içindir ve körlükte ısrar edenleri de kurtarma azmindedirler.
Toplumsal dönüşüm dedikleri bu olsa gerek. Bir toplumun içinde olanı, özünde olanı, asırlardır nesilden nesile aktardıkları tevhid akidesini, "Allah ve Resülünün dostunu dost, düşmanını düşman bilme" ölçüsünü, değişmez ilkesini bir hocanın kılavuzluğunda kısa zamanda altüst ettiler. Şimdi bu zümreden kimi zavallılar, kendi imanlarını aşureye çeviren, paramparça eden bu aymazlara değil de, bu aymazların hilelerine karşı insanımızı uyaranlara karşı cephe alıyorlar.
Kur'an'ın şu ayetini okudukları halde, gittikleri camide zammı sure olarak, aşrı şerif olarak dinledikleri halde ayetin yasakladığı bir davranışın hem faili oluyorlar, hem de hikmet arıyorlar.
"Akraba dahi olsalar, cehennemlik oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, müşrikler için af dilemek ne peygambere, ne de mü'minlere uygun düşmez."
"İbrahim'in babası için af dilemesi sırf ona verdiği sözden dolayı idi. Ancak onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine belli olunca ondan uzak durdu. Gerçekten İbrahim çok içli ve yumuşak huylu idi." (Tevbe: 113-114).
Daha beş yıl evvel, ikibin yılının yılbaşı mesajında, girilmekte olan üçüncü bin yılda Asya kıtasını, dolayısıyla Anadolu çoğrafyamızı topyekün hıristiyanlaştırmaya azmeden, ahdeden, bağlılarının önüne hedef olarak koyan, görev yaptığı dönemde İslam coğrafyasında yeni yeni işgaller yaşanan papanın ölümünün ardından, Kur'an'ın kesin yasağına rağmen dua eden, Yasin okuyan bir zihniyet kanser olmuş bir zihniyettir. Bu zihniyet iğfal edilmiş, düşünce, algılama melekeleri imha edilmiş bir zihniyettir. Bu zihniyet, Diyalog eroini ile sarhoş edilmiş, ne yaptığını, ne dediğini, ne yediğini bilmeyen illetli bir zihniyettir.
Hasta bağırıp çağırsa da, köşe bucak kaçsa da, doktor reçetesini uygulayacak, ilacını, iğnesini verecektir. Vatanseverlerin feryadı, tehlikeyi gördükleri içindir ve körlükte ısrar edenleri de kurtarma azmindedirler.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024