Tekrar İstiklal Marşı yazmamak için MEM şart

Savaşların sebeplerini,  kaderini ve sonucunu tayin eden faktörlerin başında ekonomi gelir. Bir ülke ekonomisinin gücü oranında kendini savunabilir.  Ekonomik olarak zayıflayan bütün ülkelerin sonu parçalanmak ve yok olmak olmuştur.Çanakkale savaşlarının 100. Yılını idrak ettiğimiz bugünlerde yapılması gereken tartışmaların en önemlisi milli varlığımızı bir daha böylesine kritik bir eşiğe getirmememiz için hangi önlemleri almalıyız? Olmalıdır. Çanakkale Savaşları'nda toplam 250 bin şehit verdiğimiz ifade edilir. Şehit olan kahramanların içerinde tıbbiyeliler, mülkiyeliler,  mühendisler, liseliler ve hatta o dönemde önemli futbol starları kabul edilen kişiler mevcuttu. Türkiye'nin geleceği olacak o pırıl pırıl genç kadrolar artık toprağın kara bağrındaydı. Bu kadroların eksikliği her zaman derin bir şekilde hissedilmiştir. Bir görüşe göre, eğer güçlü bir donanmamız olsaydı düşman daha bize yaklaşmadan yok edilebilir en azından bu derece öldürücü olmayabilirdi. Donanmanın kurulması, harp sanayisine ve ekonomik güçle alakalıdır. 1915 yılı şartlarında böyle bir imkândan maalesef mahrum kalmışız. Neticesi de çok ama çok ağır olmuş.Osmanlı Genelkurmayından bir paşa neden birinci CihanHarbine girdiğimiz sorusuna cevaben hazinede aylık ödeyecek paranın bulunmadığını,  Almanya'nın bize bu imkânı tanıdığını üzülerek söylemiştir. Yani Birinci Cihan Harbine parasızlıktan dolayı mecburen girmişiz.  Daha birkaç yıl önce George Soros'un "Türkiye'nin en iyi ihraç malı Mehmetçiğin kanıdır" sözleri aynı anlama gelmiyor mu?Bütün meseleleri çok iyi analiz eden Atatürk, Milli ekonominin kurulması için canla başla çalışmıştır. Ekonominin milli güvenlikle alakasını "Askeri zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça bir anlam ifade etmez" vecizesiyle anlatmıştır.  Bu nedenle devleti borçlandırmadığı gibi Osmanlıdan kalan borçları da temizlemiştir.  Milli savunma sanayii kurularak başta Kayseri'de uçak ve  gaz maskesi, Kırıkkale'de  piyade tüfeği ve  mühimmat fabrikaları başarıyla kurulmuştur. Uygulanan başarılı ekonomi politikası sayesinde genç Türkiye Cumhuriyeti İkinci Dünya Savaşından uzak kalabilmiştir. Borçsuz ve tam bağımsız Türkiye'yi küresel aktörler savaşa sokamadılar. İnönü'ye mal edilen bu başarının gerçek sahibi aslında Atatürk'tür. Eğer 1939 yılında,  Türkiye'nin günümüzde olduğu gibi dağlar kadar borcu olsaydı, kulağından tuttukları gibi savaşın tam ortasına atacaklardı. ABD, İngiltere ve Fransa bu gaye için çok büyük çabalar gösterdiler. İnönü'yü defalarca bu konuda köşeye sıkıştırmaya çalıştılar.  Bu ülkelere borcumuz olsaydı muhtemelen Hitler Almanya'sı, Yunanistan'ı işgal ettiğinde Chirchill bizi Almanlara karşı savaşa mecbur edecekti.  Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamak,  geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi savaşlara kurban vermemek için şarttır. Akif'in dediğin gibi "Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın" . Tekrar istiklal marşı yazmamanın yolu MEM uygulamalarından geçer. Aksi takdirde tarih tekerrür edecek ve yeni Çanakkaleleri tekrar yaşamak zorunda kalacağız.  Bugün İstanbul'da Grand Cevahir Otelde organize edilen MEM kongresi bu açıdan hayati öneme haizdir. ProfDr Haydar Baş, barış ve güvenliğimizin teminatı olan MEM'i Türk Milleti için yazdı.  Özgür, başı dik, borçsuz Kâinat devleti Süper Türkiye için?