Musul'un kuzey batısında, Şii Türkmen ağırlıklı 500 bini bulan nüfusuyla, Irak'la ulaşım açısından stratejik bağlantılı bir güzergahta bulunan TEL-AFER kenti, tarihinin en acımasız, en karmaşık ve en kanlı günlerini yaşıyor.
Amerikan işgal kuvveti ile peşmergelerin ortaklığında bu kente düzenlenen hava ve kara saldırılarında şu ana kadar yüzden fazla sivil Türkmen öldürüldü, binlercesi de göçe maruz kaldı.
Talabani-Barzani yörüngesinde ve Amerikan çıkarları bağlamında sürdürülmekte olan, ilerisi için bağımsız Kürt devletinin kapısını aralayacak olan bu yeni hareketlenme, sadece Türkiye'yi değil ;Suriye ve İran gibi sınır komşusu ülkelerii de yakından ilgilendiriyor.
Yaklaşan 2005 Irak Genel Seçimleri öncesi Türkmenler'i nüfus ve nüfuz olarak sindirerek demografik üstünlük sağlamaya çalışan Kürt-Amerikan ortaklığı, Musul ve Kerkük'te yaptığı gibi yeni cinayetlere, yeni nüfus kaydırmalara, yeni suikastlara başvurmaktalar.
Resmi olarak açıklanan rakamlardan ziyade; daha önce Kuzey bölgelerinde Türkmen liderlerin öldürülmesi gibi TEL-AFER'deki Türkmen kurum ve kuruluşlarının başkanları tehdit altındalar.
Türkmenler ile organik bağı ve çok yakın ilişkileri bulunan Türkiye'nin, stratejik bölgede yeralan TEL-AFER ile ilişkisinin boyutu ne?
Türkiye sadece Türkmen politikası olarak değil; Irak'ın genelini kapsayan etnik ve dini bütün unsurlar için daha genel vedaha aktif bir dış politika icra etmek durumuyla karşı karşıya.
Kendini "büyük" olarak tanımlayan ülkeler, elbette ki büyük politikalar icra edeceklerdir.
Yerine göre Şiiler ile, yerine göre Kürtler ile ve özelde Türkmenler ile yakından ilgilenmesi kaçınılmaz olan Türkiye, ABD'nin emperyal açılımları karşısında pek bir varlık gösteremedi. Bu bilinen bir gerçek.
ABD'ye sırtını dayayan Talabani ve Barzani Ankara'ya zaman zaman kafa tutmadı mı?
Kerkük ve Musul'da Türkmen kıyımında Türkiye ne yapabildi?
Şimdi TEL-AFER'de bu oyunun yan senaryoları kurgulanıyor...
ABD'yi ilk kez "Operasyonunu bitir..!" diye uyardığı söylenen Türt Dışişleri, Türkmenler'e Kızılay çadırı ve gıda yardımı yapmaktan öte siyasal anlamda ne yapıyor?
Bu adımlar tabi ki insani ve sosyal boyut olarak önemli. Lakin yetersiz.
Türkmen beklentilerinin siyasi atraksiyonlarla desteklemesi gerekmez mi?
Ve TEL-AFER ortada.
Yüzler ölüyor, binler göçüyor...
Sünnisi ile, Arabı ile, Şiisi ile TEL-AFER'de gelişen olaylarda Türkiye önleyici bir tampon güç olarak yeralmak durumunda.
Protestolar, kınamalar, içine sindirememeler, dikkat çekmeler...Yeter mi, yeterli mi?
Ne derece yeterli ve etkili?
Adım atmak, etkin olmak, olaya katılmak esas...
ABD PKK'ya karşı uyarılmadı mı?
Barzani ve Tababani şımartılmadı mı?
Türkmenler tüm uyarılara rağmen öldürülmedi mi?
Ne dedik, neler oldu?
Dıştan gazel okumakla, olayları yönlendirmek apayrı.
Sesinizi yükseltmekle olmuyor.
Dış politikada olay yerinde bulunmak anlamlı.
Irak'a asker göndermeye gönüllü destek çıkanlar...!
Buyrun..; Türkmenler ve TEL-AFER ortada?
Felluce'de akan kana duyarsız kalanlar,
Necef katliamını izleyenler,
"Kürt devletine müsaade etmeyiz" diyenler,
"Bush Saddam'dan da betermiş" diyenler,
İşte yeni bir fırsat.
Önleyin TEL-AFER'deki kıyımı.
Kırmızı çizgilerine sahip çıkamayanlara yeni bir kırmızı çizgi daha.
İşte TEL-AFER.
AFERİN almak için yeni bir şans
Gösterin kendinizi...(!)
Amerikan işgal kuvveti ile peşmergelerin ortaklığında bu kente düzenlenen hava ve kara saldırılarında şu ana kadar yüzden fazla sivil Türkmen öldürüldü, binlercesi de göçe maruz kaldı.
Talabani-Barzani yörüngesinde ve Amerikan çıkarları bağlamında sürdürülmekte olan, ilerisi için bağımsız Kürt devletinin kapısını aralayacak olan bu yeni hareketlenme, sadece Türkiye'yi değil ;Suriye ve İran gibi sınır komşusu ülkelerii de yakından ilgilendiriyor.
Yaklaşan 2005 Irak Genel Seçimleri öncesi Türkmenler'i nüfus ve nüfuz olarak sindirerek demografik üstünlük sağlamaya çalışan Kürt-Amerikan ortaklığı, Musul ve Kerkük'te yaptığı gibi yeni cinayetlere, yeni nüfus kaydırmalara, yeni suikastlara başvurmaktalar.
Resmi olarak açıklanan rakamlardan ziyade; daha önce Kuzey bölgelerinde Türkmen liderlerin öldürülmesi gibi TEL-AFER'deki Türkmen kurum ve kuruluşlarının başkanları tehdit altındalar.
Türkmenler ile organik bağı ve çok yakın ilişkileri bulunan Türkiye'nin, stratejik bölgede yeralan TEL-AFER ile ilişkisinin boyutu ne?
Türkiye sadece Türkmen politikası olarak değil; Irak'ın genelini kapsayan etnik ve dini bütün unsurlar için daha genel vedaha aktif bir dış politika icra etmek durumuyla karşı karşıya.
Kendini "büyük" olarak tanımlayan ülkeler, elbette ki büyük politikalar icra edeceklerdir.
Yerine göre Şiiler ile, yerine göre Kürtler ile ve özelde Türkmenler ile yakından ilgilenmesi kaçınılmaz olan Türkiye, ABD'nin emperyal açılımları karşısında pek bir varlık gösteremedi. Bu bilinen bir gerçek.
ABD'ye sırtını dayayan Talabani ve Barzani Ankara'ya zaman zaman kafa tutmadı mı?
Kerkük ve Musul'da Türkmen kıyımında Türkiye ne yapabildi?
Şimdi TEL-AFER'de bu oyunun yan senaryoları kurgulanıyor...
ABD'yi ilk kez "Operasyonunu bitir..!" diye uyardığı söylenen Türt Dışişleri, Türkmenler'e Kızılay çadırı ve gıda yardımı yapmaktan öte siyasal anlamda ne yapıyor?
Bu adımlar tabi ki insani ve sosyal boyut olarak önemli. Lakin yetersiz.
Türkmen beklentilerinin siyasi atraksiyonlarla desteklemesi gerekmez mi?
Ve TEL-AFER ortada.
Yüzler ölüyor, binler göçüyor...
Sünnisi ile, Arabı ile, Şiisi ile TEL-AFER'de gelişen olaylarda Türkiye önleyici bir tampon güç olarak yeralmak durumunda.
Protestolar, kınamalar, içine sindirememeler, dikkat çekmeler...Yeter mi, yeterli mi?
Ne derece yeterli ve etkili?
Adım atmak, etkin olmak, olaya katılmak esas...
ABD PKK'ya karşı uyarılmadı mı?
Barzani ve Tababani şımartılmadı mı?
Türkmenler tüm uyarılara rağmen öldürülmedi mi?
Ne dedik, neler oldu?
Dıştan gazel okumakla, olayları yönlendirmek apayrı.
Sesinizi yükseltmekle olmuyor.
Dış politikada olay yerinde bulunmak anlamlı.
Irak'a asker göndermeye gönüllü destek çıkanlar...!
Buyrun..; Türkmenler ve TEL-AFER ortada?
Felluce'de akan kana duyarsız kalanlar,
Necef katliamını izleyenler,
"Kürt devletine müsaade etmeyiz" diyenler,
"Bush Saddam'dan da betermiş" diyenler,
İşte yeni bir fırsat.
Önleyin TEL-AFER'deki kıyımı.
Kırmızı çizgilerine sahip çıkamayanlara yeni bir kırmızı çizgi daha.
İşte TEL-AFER.
AFERİN almak için yeni bir şans
Gösterin kendinizi...(!)
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005