Rusya'da oylanmaya başlanan Başkanlık seçimlerinin galibi büyük ihtimalle yine Putin olacak.
Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yüzde 70'i aşkın oranda yeniden seçilmesini ülke içerisinde yapılan kamuoyu yoklamaları da teyid ediyor.
Rusya'daki seçimlere Putin dışında 5 aday daha katılıyor. Lakin şansları yok.
2000'deki seçimlerden oy patlamasıyla çıkan 52 yaşındaki genç kurdun bu seçimleri de rahat geçeceği kesin.
Glastnost ve Prestroika (Yeniden Yapılanma ve Şeffaflaşma)sürecinde Gorbaçov'la eşzamanlı olarak dağılan Ruslar'ı yeniden birarada tutmak için Rus halkına umut aşılayarak Rusya'nın başına gelen Yeltsin bu ülkede pek bir varlık kazanamamıştı.
Avrupa ve ABD ile ikili ilişkilere ağırlık kazandıran Yeltsin, liberalleşme aşamalarını Ruslar'a kabul ettirmekten öte bir varlık gösteremedi.
Marjinal Rus politikacılarca hain olarak nitelenen Yeltsin'in koltuğu sallandıktan sonra Putin süreci başlamıştı.
Putin diğerleri gibi hayali senaryolara ve ideallere kapılmayarak saygınlık kazandı.
O'na göre Rusya'nın kendini yeniden tanımlaması için kendi içerisinde bir gelişme sürecinin yaşanması gerekiyordu.
Sovyetler'in dağılmasından sonra liberalleşmenin ve kapitalizmin aşındırmalarının önüne geçebilmek için içeride filizlenen burjuvaziyle gizli savaşlar verildi. Bürokratik yapılanmalar ve oligark hiziplere karşı Putin tarafından verilen iç mücadele halkan teveccüh aldı.
Putin içte dengeleri oturtabilmek için dışarıda da ülkenin güçlü olmasından yanaydı.
Hem ABD hem de Avrupa'daki ülkeler ve kurumlar ile zaman zaman dirsek temasına geçildi Zaman zaman da flörtler oldu.
G-7 ve AB yanısına Dünya Ticaret Örgütü ile ikili ilişkilerin temelinde de bu yatıyor.
Bölgesel alanda AGİT VE KEİB ile bu konum güçlendirildi.
Bu süreç yaşanırken Kurt Politikacı Putin, hiçbir ülkeyi doğrudan karşısına almadı.
Azerbaycan'la ve Ermenistan'la temas kurulurken Türkiye'nin hassasiyetlerine kulak vermeye çalışıldı.
Çeçenistan ve Gürcistan gibi Kafkas çatışma alanlarında ABD ve Almanya-Fransa gibi ülkelerin çıkarlarına fren konuldu.
Petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynaklarının paylaşım ve güzergahı konularında uluslararası şirketlerle ülke içi diplomasi ve iş dünyasının beklentileri uyuşturulmaya gayret edildi.
Bu denklemde kimi zaman kimi ülkelerle sorunlar olsa da Putin dengeyi çok iyi oturttu.
Avrupa ve ABD'nin Putin'e verdiği destek her geçen gün büyüdü.
IMF ile ilişkilerini bitiren Rusya'nın her geçen gün puan toplaması ise Putin'e bu seçimlerde önemli ayrıcalık kazandıracak.
Putin'i diğer liderlerden farklı kılan "ne söyleyebilirim değil, ne yapabilirim''i kendine ilke edinmesi.
Putin eskisinden daha da güçlü.
Hem içeride hem dışarıda.
Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yüzde 70'i aşkın oranda yeniden seçilmesini ülke içerisinde yapılan kamuoyu yoklamaları da teyid ediyor.
Rusya'daki seçimlere Putin dışında 5 aday daha katılıyor. Lakin şansları yok.
2000'deki seçimlerden oy patlamasıyla çıkan 52 yaşındaki genç kurdun bu seçimleri de rahat geçeceği kesin.
Glastnost ve Prestroika (Yeniden Yapılanma ve Şeffaflaşma)sürecinde Gorbaçov'la eşzamanlı olarak dağılan Ruslar'ı yeniden birarada tutmak için Rus halkına umut aşılayarak Rusya'nın başına gelen Yeltsin bu ülkede pek bir varlık kazanamamıştı.
Avrupa ve ABD ile ikili ilişkilere ağırlık kazandıran Yeltsin, liberalleşme aşamalarını Ruslar'a kabul ettirmekten öte bir varlık gösteremedi.
Marjinal Rus politikacılarca hain olarak nitelenen Yeltsin'in koltuğu sallandıktan sonra Putin süreci başlamıştı.
Putin diğerleri gibi hayali senaryolara ve ideallere kapılmayarak saygınlık kazandı.
O'na göre Rusya'nın kendini yeniden tanımlaması için kendi içerisinde bir gelişme sürecinin yaşanması gerekiyordu.
Sovyetler'in dağılmasından sonra liberalleşmenin ve kapitalizmin aşındırmalarının önüne geçebilmek için içeride filizlenen burjuvaziyle gizli savaşlar verildi. Bürokratik yapılanmalar ve oligark hiziplere karşı Putin tarafından verilen iç mücadele halkan teveccüh aldı.
Putin içte dengeleri oturtabilmek için dışarıda da ülkenin güçlü olmasından yanaydı.
Hem ABD hem de Avrupa'daki ülkeler ve kurumlar ile zaman zaman dirsek temasına geçildi Zaman zaman da flörtler oldu.
G-7 ve AB yanısına Dünya Ticaret Örgütü ile ikili ilişkilerin temelinde de bu yatıyor.
Bölgesel alanda AGİT VE KEİB ile bu konum güçlendirildi.
Bu süreç yaşanırken Kurt Politikacı Putin, hiçbir ülkeyi doğrudan karşısına almadı.
Azerbaycan'la ve Ermenistan'la temas kurulurken Türkiye'nin hassasiyetlerine kulak vermeye çalışıldı.
Çeçenistan ve Gürcistan gibi Kafkas çatışma alanlarında ABD ve Almanya-Fransa gibi ülkelerin çıkarlarına fren konuldu.
Petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynaklarının paylaşım ve güzergahı konularında uluslararası şirketlerle ülke içi diplomasi ve iş dünyasının beklentileri uyuşturulmaya gayret edildi.
Bu denklemde kimi zaman kimi ülkelerle sorunlar olsa da Putin dengeyi çok iyi oturttu.
Avrupa ve ABD'nin Putin'e verdiği destek her geçen gün büyüdü.
IMF ile ilişkilerini bitiren Rusya'nın her geçen gün puan toplaması ise Putin'e bu seçimlerde önemli ayrıcalık kazandıracak.
Putin'i diğer liderlerden farklı kılan "ne söyleyebilirim değil, ne yapabilirim''i kendine ilke edinmesi.
Putin eskisinden daha da güçlü.
Hem içeride hem dışarıda.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005