Cami kürsülerinde, cami minberlerinde ya da her hangi bir salon konuşmasında hatipler eğer faiz konusunu işleyeceklerse ilk okuyacakları ayet, Bakara suresinin 275. ayeti olmaktadır.
Bugün elimizde bulunan Kur'an meallerinin yüzde doksanında bu ayete şöyle mana verilmektedir:
"Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, 'Zaten alışveriş de faiz gibidir' demelerindendir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa, geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir, onlar orada temelli kalacaklardır." (Diyanet İşleri Meali -eski-).
"Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, 'Alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır." (Diyanet İşleri meali -yeni-).
Ayetin metninde "kabir, mahşer" kelimeleri olmadığı halde sırf "kalkmak" fiiline bir zemin oluşturmak için "kabirlerinden şeytan çarpmış gibi kalkarlar" şeklinde mana verilmektedir.
Örneklerde görüldüğü gibi mana verilince, faizle iştigal edenlerin, yani tefecilik yapanların, tefeciliği alış-verişle bir görenlerin cezaları otomatikman ahirete ertelenmiş gibi oluyor ve böylelikle ayetin dünya hayatına ilişkin olan hayati mesajı akamete uğramış oluyor.
"Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz." (Kıyame: 20-21) ayetlerinde ifade edildiği gibi insan "dünyadaki işlerimizi yürütelim de ahirette bakalım ne olur" rahatlığı ve umursamazlığı içinde faizli işlemlere dalıp gidiyor.
"Faiz yiyenler ayağa kalkamazlar, ayakta duramazlar, asla bellerini doğrultamazlar, şeytana çarpılmışçasına sarsılıp, sendeleyip ve bocalayıp dururlar, sonunda da uçuruma yuvarlanırlar" şeklinde anlaşılıp anlatılırsa, bu büyük günaha niyet edenler bir daha bir daha, belki bin daha düşünecekler ve uzaklaşacaklardır.
Faiz yiyenler, tefecilikle uğraşanlar daha dünyada iken şeytan ve avaneleri tarafından çarpılırlar, ticaretleri akamete uğrar, üretimleri baltalanır, sonunda tezgahlarını, atölyelerini ve fabrikalarını kaybederler şeklinde anlamak ile "kabirlerinden şeytan çarpmış gibi kalkarlar" diye anlamak arasında görüldüğü gibi çok ciddi bir fark oluşmaktadır.
Ayetin metninde olmayan "kabir" kelimesini araya sokuşturmanın da ayrıca bir vebali olsa gerek.
Görüldüğü gibi tercümede yapılan bir hata nice hatalara kapı aralamaktadır.
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024