Terörle mücadelede yürek lazım

PKK tarafından kaçırılan er Coşkun Kırandi'nin serbest bırakılacağını AKP'li belediye başkanı PKK'lılarla dağda yaptığı görüşme sonrasında duyurmuştu. Ardından DEHAP yöneticileri, İHD üyeleri ve bir kısım sözde aydın ve sanatçı er Coşkun Kırandi'yi teslim aldı. Türkiye'de PKK'nın muhatapları bunlar. Devlet yok, asker yok, AKP'li belediye başkanı dağdan aldığı haberi kamuoyuna açıklıyor, İHD üyeleri ve DEHAP'lı yöneticiler de Kırandi'yi teslim alıyor. Böyle bir ciddiyetsizlik, böyle başıboşluk, böyle politikasızlık olmaz!Tam bu lakayt ortamda gözlerimizi Genelkurmay'a çeviriyoruz. Ama ne görelim, Orgeneral Hilmi Özkök yetkisizlikten yakınarak şöyle sesleniyor kamuoyuna: ""Türk Silahlı Kuvvetleri, halkı eski acılı günlere geri götürmeyi amaçlayan bölücü terör örgütüne karşı mücadelesini kısıtlanmış yetkilerine rağmen özveriyle sürdürmektedir ve sürdürmeye devam edecektir."Özkök'ten, daha doğru bir ifadeyle askeri kanattan ilk defa bu yönde bir açıklama geliyor. Asker yetkilerinin kısıtlılığından şikayet ediyor. Geçtiğimiz günlerde İlker Başbuğ paşa da benzer bir sitemde bulunarak İngiltere'deki terörle mücadele yasasının Türkiye'de de olması isteğini iletmişti. AB ve ABD'nin istekleri doğrultusunda askerin pasifizasyonu sürecinin nasıl sonuçlar doğurduğu ortada. Hükümetin Irak ve PKK politikası bulunmadığı ve terörle mücadele gibi hassas ve önemli bir konuyu da ABD'ye devrettiği için PKK'nın son günlerde adeta Türkiye ile dalga geçer tarzda eylemlerde bulunması kaçınılmaz hale geliyor. Türkiye ABD ile toplantı üstüne toplantı yapıyor. Bu yazı kaleme alındığı sırada da Washington'da üçlü bir terör zirvesi yapıldı. Tıpkı Ocak ayında yapılan PKK zirvesi gibi bu toplantıdan da hiçbir somut sonuç çıkmadı. ABD Türkiye'yi oyalamaya ve sözde vaatlerle kandırmaya devam ediyor. Ocak ayındaki zirvede üst düzey PKK'lı yöneticilerin Türkiye'ye iade edileceği sözü verilmişti ama aradan geçen 6 ayda ne gelen var ne giden!ABD'nin PKK'ya yaklaşımını Los Angeles Federal Mahkemesi yargıcı Audrey Colins'in şu tanımlamasında net bir şekilde görebiliriz: PKK, Türkiye'de Kürtlerin haklarını savunan siyasi bir partidir."ABD, PKK'yı DEHAP'tan, AKP'den farklı görmüyor. Onlar da siyasi parti, PKK da!Bu bakımdan yapılan toplantıların hiçbir kıymet-i harbiyesi yok.Burada asıl önemli olan ve bizim altını çizmemiz gereken husus, Türkiye'nin 35 bin canına malolan terörle mücadelesini ABD gibi o terörü bizzat besleyen bir devlete havale etmesidir. ABD veya İsrail kendi terörle mücadelesini Türkiye'ye veya başka bir devlete havale ediyor mu? ABD dünyanın istediği köşesini "terör var" bahanesiyle bombalamıyor mu? İsrail, istediği zaman Filistin'i kan gölüne çevirip, Başbakanın ifadesiyle "devlet terörü" uygulamıyor mu?Peki Türkiye ne yapıyor? Terörle mücadelesini ABD'ye havale ediyor, onun ağzına bakıyor, Washington'da zirvelere katılıp terörü bitireceğini umuyor!Bu kafayla bırakın terörü bitirmeyi, o terörü âbâd edersiniz. Terör örgütü büyür büyür ve gün gelir o teröristlerle masaya oturmak zorunda kalırsınız.Peki Türkiye ne yapmalı? Cengiz Çandar'a kalırsa, Türkiye ABD ve AB'yi ürkütmemek için Kuzey Irak'a kesinlikle girmemeli. Hem Kuzey Irak'a girince Türkiye'nin eline hiçbir şey geçmezmiş Çandar'a göre!Tabii ki, Başbakan Erdoğan ve şürekasının akıl hocası Çandar'ın söylediklerini ciddiye alacak değiliz. Bu konuda Uluslar arası ilişkiler profesörü Ümit Özdağ'ın söyledikleri kayda değer. Özdağ özetle şunları tavsiye ediyor:PKK Kerkük'te büro mu açtı, havaya uçuracaksın!Irak'ta PKK ile örtülü bir savaş yürütürsün. Onlar terörist mi sızdırıyor, sen de sızdırırsın Irak'ı PKK'ya dar edersin. Zaho, Erbil, Dohuk, Süleymaniye, Kerkük ve Bağdat'taki PKK binalarını havaya uçurursun!Kurulmaya çalışılan Kürt devletini yılda 400 milyon dolarla finanse eden Habur'u kapatırsın!Ümit Özdağ'ın da belirttiği gibi PKK'yla mücadelenin birçok yolu var. Ancak bunları hayata geçirebilmek için çok önemli bir şeye ihtiyaç var: YÜREK!İşte onun olup olmadığı konusunda ciddi şüphelerim var?