Her gün 10'a yakın insanın "gizemli zatürree" olarak bilinen akut solunum yetmezliği sendromu (SARS) hastalığından öldüğü Hong Kong'da 1 ay yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönen konsolosluk idari ataşesinin eşi, İstanbul Atatürk Havaalanı'nda hasta olup olmadıkları "sözlü olarak bile" sorulmadan Türkiye'ye giriş yaptıklarını öne sürdü.
Türkiye'nin Hong Kong Konsolosluğu'nda idari ataşe olarak görev yapan Mehmet Şimşek'in eşi Meltem Şimşek, 6 Nisan'da, THY'nin TK 71/06 sefer sayılı uçağıyla yerel saatle 22.10'da Hong Kong'dan ayrıldıklarını, 7 Nisan Pazartesi günü sabahı saat 07.20'de İstanbul Atatürk Havaalanı'na iniş yaptıklarını söyledi.
Kontrol yoktu
Türkiye'ye dönmeden önce, "havaalanında çok geniş sağlık kontrollerinin yapıldığı" duyumunu aldıklarını, bu nedenle ailesine Bursa'ya gelmesinin gecikebileceğini haber verdiğini anlatan Şimşek, yaşadığı şaşkınlığı şöyle anlattı: "Uçakta 250'ye yakın yolcu vardı. Havaalanında çok uzun süre sağlık kontrolü için tutulabileceğimizi düşünürken, sözlü olarak (hasta mısın) diye bile sorulmadan elimizi kolumuzu sallayarak evimize gitmemize izin verildi. THY uçağında sağlık kontrolü ile ilgili yapılan tek şey hosteslerin doldurduğu gözlem formu... Hostesler, yolculuk süresince yolcularla ilgili gözlemlerini formlara aktarıyorlardı. Hostesin gözleminin ne kadar sağlıklı olacağını bilemiyorum."
Hong Kong'da
kaos yaşanıyor
Hastalığın ortaya çıkmasının ardından 1 ay kaldığı Hong Kong'da yaşananları "kaos" olarak nitelendiren Şimşek, ilk olarak Princes of Walles Hastanesi'nde ortaya çıkan hastalığın kısa sürede yayıldığını belirtti. Hastalığın ilk ortaya çıktığı dönemlerde sadece kalp, böbrek hastası olan, bünyesi zayıf kişilerin öldüğünü ifade eden Şimşek, ancak daha sonra gençlerin de ölmeye başlamasının insanları kaosa sürüklediğini anlattı. Hong Kong'da insanların 3035 katlı gökdelenlerde yaşadıklarını, her katta 8 daire bulunan bu binalarda bir dairede ortaya çıkan hastalığın kısa sürede tamamına yayıldığını kaydeden Şimşek, şunları söyledi: "Hong Kong'da yaşanan kaosun, kelimelerle anlatılması mümkün değil. Herkes eve kapanmış halde maskeyle yaşıyor. En yakınlarını, eşlerini bile öpmekten, elini sıkmaktan korkuyorlar. Evlerin sürekli havalandırılması istendiğinden apartmanlarda kapılar, pencereler açık şekilde bir hayat yaşanıyor. Hava çok sıcak olmasına karşın klima çalıştırılması kesinlikle yasak. Sürekli alkolle yıkadığımız ellerimiz kurudu."
Türkiye'nin Hong Kong Konsolosluğu'nda idari ataşe olarak görev yapan Mehmet Şimşek'in eşi Meltem Şimşek, 6 Nisan'da, THY'nin TK 71/06 sefer sayılı uçağıyla yerel saatle 22.10'da Hong Kong'dan ayrıldıklarını, 7 Nisan Pazartesi günü sabahı saat 07.20'de İstanbul Atatürk Havaalanı'na iniş yaptıklarını söyledi.
Kontrol yoktu
Türkiye'ye dönmeden önce, "havaalanında çok geniş sağlık kontrollerinin yapıldığı" duyumunu aldıklarını, bu nedenle ailesine Bursa'ya gelmesinin gecikebileceğini haber verdiğini anlatan Şimşek, yaşadığı şaşkınlığı şöyle anlattı: "Uçakta 250'ye yakın yolcu vardı. Havaalanında çok uzun süre sağlık kontrolü için tutulabileceğimizi düşünürken, sözlü olarak (hasta mısın) diye bile sorulmadan elimizi kolumuzu sallayarak evimize gitmemize izin verildi. THY uçağında sağlık kontrolü ile ilgili yapılan tek şey hosteslerin doldurduğu gözlem formu... Hostesler, yolculuk süresince yolcularla ilgili gözlemlerini formlara aktarıyorlardı. Hostesin gözleminin ne kadar sağlıklı olacağını bilemiyorum."
Hong Kong'da
kaos yaşanıyor
Hastalığın ortaya çıkmasının ardından 1 ay kaldığı Hong Kong'da yaşananları "kaos" olarak nitelendiren Şimşek, ilk olarak Princes of Walles Hastanesi'nde ortaya çıkan hastalığın kısa sürede yayıldığını belirtti. Hastalığın ilk ortaya çıktığı dönemlerde sadece kalp, böbrek hastası olan, bünyesi zayıf kişilerin öldüğünü ifade eden Şimşek, ancak daha sonra gençlerin de ölmeye başlamasının insanları kaosa sürüklediğini anlattı. Hong Kong'da insanların 3035 katlı gökdelenlerde yaşadıklarını, her katta 8 daire bulunan bu binalarda bir dairede ortaya çıkan hastalığın kısa sürede tamamına yayıldığını kaydeden Şimşek, şunları söyledi: "Hong Kong'da yaşanan kaosun, kelimelerle anlatılması mümkün değil. Herkes eve kapanmış halde maskeyle yaşıyor. En yakınlarını, eşlerini bile öpmekten, elini sıkmaktan korkuyorlar. Evlerin sürekli havalandırılması istendiğinden apartmanlarda kapılar, pencereler açık şekilde bir hayat yaşanıyor. Hava çok sıcak olmasına karşın klima çalıştırılması kesinlikle yasak. Sürekli alkolle yıkadığımız ellerimiz kurudu."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.