Trump'ın ipiyle kuyuya inilmez

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump'ın emriyle İdlib'e yönelik kimyasal saldırının yapıldığı iddia edilen askeri üssü tomahawk füzeleri ile vurdu.
Saldırıyı duyuran Donald Trump, "Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi" dedi.
Trump neden saldırdı?
Bir, Obama'ya benzemediğini, Obama gibi olmadığını bu saldırıyla Trump ortaya koymuş oldu. Yani bir imaj çalışması şeklinde değerlendirmek mümkün bu saldırıyı.
İki, Rusya'nın verdiği izinle bu üs vuruldu. 'Esad'ın sonsuza kadar arkasında değiliz' açıklaması Rusya'dan geldikten sonra saldırı gerçekleşti.  O ana kadar yapılan müzakerelerde Trump'ın bu saldırısına Rusya'dan talep edilen onay belki de bu sözlerle verilmiş oldu ve hemen ardından ABD'nin saldırısı geldi. Yani bu saldırı, Rusya ile ABD'nin bir anlaşmasıyla ve "bir defaya mahsus" şerhiyle gelmiş görünüyor.
ABD den yapılan "tek seferlik bir saldırıydı" şeklindeki açıklamada bunu doğruluyor.
Trump'a ABD kamuoyunu rahatlatacak bu hamlesi için fırsat veren Rusya, bakalım bundan sonra ne yapacak? Kim bilir, belki de bunu bir fırsata çevirmek isteyecektir Putin?
Bu hamlesiyle birlikte Trump, Amerika kamuoyunda kendisine yönelik eleştirilerin çoğunu da bertaraf etmiş oldu. En büyük eleştiri konusu olan Rusya ile bağlantıları iddialarına bu hamleyle cevap verdi Trump. 
"Rusya'nın müttefiki olan Suriye'yi hiç kimseyi dinlemeden, Rusya'yı dahi umursamadan ben vururum" diyen Trump, aynı zamanda Başkanlığı süresince güya insan hakları ihlalleri konusunda Amerika'nın asla tolerans göstermeyeceğini ortaya koyarak, Kuzey Kore ve İran'a da mesaj vererek, dünya nezdinde de bir imaj çalışması yapmış oldu. 
Dünkü yazımda ifade ettiğim, tüm Cumhuriyetçi senatörlerin düşüncelerine de tercüman olan Arkansas Senatörü Tom Cotton'un "Obama, Suriye konusunda hiçbir şey yapmadı. Bu durum ABD'nin dünyadaki imajına zarar verdi" şeklindeki ifadelerinde dile getirilen kaygıları da Trump bu hamleyle büyük oranda yatıştırmış oldu.
Trump, bir taşla birkaç kuş vurmuş gibi görünüyor.
Bu saldırı neyi değiştirecek, Rusya Esad'a olan desteğini sona mı erdiriyor?
Bu saldırı çok fazla bir şeyi değiştirmeyecek ve 2011 yılından bu yana Suriye'nin ve dolayısıyla da Beşar Esad'ın arkasında bütün varlığıyla duran Rusya, ortada hiçbir şey yokken bu desteği çekmeyecektir. 
Nitekim Rusya'dan Suriye'ni hava savunmasının daha da güçlendirileceği açıklaması geldi.
Rusya'nın izniyle gerçekleşmiş, nokta atışlı ve kısıtlı çerçeveli böyle bir saldırı yapıldı diye Amerika Birleşik Devletleri'nin artık Esad'ı alaşağı etmek için harekete geçtiğini varsaymak saflık olacaktır.
ABD saldırısı, birkaç bina ve birkaç uçak dışında çok büyük bir zayiat vermedi. 
5 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili olarak Suriye'den "O üs büyük oranda boşaltılmıştı. Askeri gerilimin artmasını beklemiyoruz. Saldırı sınırlıydı ve bekleniyordu" açıklaması geldi. 
Bu bağlamda saldırının savaşın gidişatını, Suriye'deki konjonktürün kulvarını değiştirecek bir hamle olmadığını akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Amerika'nın bu adımı Birleşmiş Milletler (BM) kararı olmadan atılmış bir adımdır. Dolayısıyla devamı gelmeyecektir. 
Önceden mutlaka bilgilendirilmiş olan ülkelerden İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon da ABD'nin Suriye'deki saldırısını 'farklı bir askeri harekâtın başlangıcı' olarak görmediklerini söyledi.
Trump'ın bu adımından sonra hemen sazan gibi ortaya atlamak doğru olmayacaktır. 
Kendisine danışılmış olsa bile saldırıdan sonra Rusya, 'Uluslar arası hukuk ihlal edilmiştir' dedikten sonra ne NATO, ne de BM bu işin içinde girmeyecektir.
Rusya'nın Suriye krizindeki ağırlığı devam ederken NATO ve topyekûn koalisyon güçlerinin Suriye'ye yükleneceğini varsaymak doğru bir hesap olmayacaktır. 
Dolayısıyla atacağı adımları bin defa tartarak karar vermesi gereken Türkiye, bekleyip görmeli, asla aceleci davranmamalı.
"Ne gerekiyorsa üstümüze düşen düşeni yaparız" şeklindeki dereyi görmeden paçayı sıvamak anlamına gelen açıklamalar, 6 yılı aşkın bir süredir devam eden ve en fazla da Türkiye'ye zarar veren krizde barışa ulaşılmasına yardım etmeyecektir. Türkiye, Donald Trump'ın imaj çalışması için yaptığı çok küçük sayılabilecek bu hamleye güvenerek, dış politikasını asla ateşe atmamalı.