Türk baharının sonbaharı

Başbakan sorumsuzca geriyor ve bölüyor;- Camilere biralar ile girdiler… - Başörtülülere saldırdılar…- Polisimizi şehit ettiler…- Polisimizi bunlara yedirmeyiz…- Ümüğünü sıkarız…- Evde zorla tuttuğum %50 var…- Meydanları anarşist ve çapulculara mı bırakacağız…- Eylemleri sona erdirmezseniz anladığınız dilden konuşuruz...- İktidara saygı duymayan bunun bedelini öder…Bunlar Başbakanın sözlerinden sadece birkaç örnek. Bu sözler, ülkenin tamamına (76 milyona) hükmeden bir başbakanın sözleri değil de çatışmak üzere olan iki guruptan birinin liderinin sözleri gibi… Millet sorumlu davranıyor ve birleştiriyor:- Mirac Kandilinde kandil simidi dağıtıyor,- Cuma günü cuma namazı kılıyor,- Başbakana sosyal medya üzerinden, ayet ve hadislerle ince göndermeler yapıyor,- Başı açık ve kapalı olan kızlar birlik mesajları ile ortak poz veriyor,- Polisin sert tutumu ve eli sopalı provokasyonlara rağmen protestolar legal zeminde sürüyor, - Alanlara sokulan Apo posterli PKK provokasyonunu dahi demokratik tepkiler ile çözdüler. Bu iki fotoğraf meydanlardaki zihniyet ile İktidardaki zihniyeti ortaya koyuyor. Millet sorumlu iktidar sorumsuz davranıyor. Sorumsuz davrananlar, iktidar koltuğunda kalamazlar. Taşların yerine oturması yakındırBu gösterileri en iyi açıklayan ve her şeyi özetleyen Başbakanın şu cümlesi oldu: “Utanmadan sıkılmadan Arap Baharı diyorlar, şimdi de Türk Baharı diyorlar. Türk Baharı 2002’nin 3 Kasımında oldu.” Evet sayın başbakan! Arap baharının ne olduğunu en iyi bilen sensin.Arap baharının arkasındaki güçleri en iyi tanıyan da sensin.Arap Baharı ile mevcut iktidarların nasıl devrilip yeni iktidarlar oluşturulduğunu yakinen bilirsin.O nedenle bu sözüne %100 katılıyorum: “Türk Baharı 3 Kasım 2002 de oldu.”Sen Türk Baharı (!)ile geldin. Bu gösteriler kesinlikle Türk Baharı değil. Türk Baharı ile gelene karşı.O halde bu gösterilere “Türk Baharının sonbaharı” demek uygun olur.