İbrahim Müteferrika
İbrahim Müteferrika Macar, yani Hun Türklerindendir. Avusturya savaşı sırasında Türklere tutsak olmuş, sonra Müslüman olarak İbrahim adını almıştır.
1674'de Doğu Macaristan'ın Klojvar kasabasında doğdu. Ailesi fakirdi. Protestan papazı olmak istiyordu. Bu sebeple rahipler okuluna verildi. 18 yaşında iken, Türk akıncılarının eline geçti ve tutsak edilerek İstanbul'a getirildi (1695). Türkler arasında geçirdiği üç yıl zarfında İslâmiyeti inceledi ve Müslüman olmaya karar verdi. Çünkü İslâmiyeti kabul eden Hıristiyanlar, tutsaklıktan kurtuluyorlardı.
İbrahim adını aldı. Osmanlı Devleti, geçimi zayıf veya korunacak kişilere, Müteferrika'dan aylık bağlardı. Yeni Müslüman olan İbrahim'e de Dergâh-i Ali müteferrikasından aylık bağlandı ve burada bir hizmet gördüğü için adı, İbrahim Müteferrika olarak tanınmıştır.
«RİSALE-İ İSLAMİYE» ADLI BİR ESER YAZDI
Türkçeyi, kısa bir zamanda öğrendi. Türkleri, Müslümanları seviyor, onlarla iyi geçiniyor ve anlaşıyordu. İslâmiyeti o derece benimsemişti ki, 1711 yılında, "Risale-i İslâmiye" adlı bir eser yazdı. Yeni Müslüman olmuş bir kimsenin, İslâmiyeti, risale yazacak ölçüde öğrenmesi ve bilmesi, dikkatlerin üzerinde toplanmasına yol açtı. Nitekim bu risalesini takdim ettiği, o zamanki Sadaret Kaymakamı İbrahim Paşa, kendisini himayesine kabul etti.
Şehit Ali Paşa'nın sadareti sırasında, kendisine önemli bir dış görev verilmiş ve Avusturya'ya bir mesajla gönderilerek, Venedik'le olan savaşta Avusturya'nın tarafsız kalması istenmiştir. Bu önemli görevi yerine getiren İbrahim Müteferrika, Sadrazamın mektubunu Prens Öjen'e vermiş ve aldığı cevabı da Sadrazam Ali Paşa'ya getirmiştir.
Avusturya savaşı sırasında Macaristan'dan kaçan Macar soyluları ile beraberinde getirdikleri arkadaşlarına İbrahim Müteferrika tercümanlık yapmış ve Fransa'dan getirtilerek Macaristan kralı ilân edilen Rakoçi'ye de bu arada hizmet etmiştir.
İbrahim Müteferrika Macar, yani Hun Türklerindendir. Avusturya savaşı sırasında Türklere tutsak olmuş, sonra Müslüman olarak İbrahim adını almıştır.
1674'de Doğu Macaristan'ın Klojvar kasabasında doğdu. Ailesi fakirdi. Protestan papazı olmak istiyordu. Bu sebeple rahipler okuluna verildi. 18 yaşında iken, Türk akıncılarının eline geçti ve tutsak edilerek İstanbul'a getirildi (1695). Türkler arasında geçirdiği üç yıl zarfında İslâmiyeti inceledi ve Müslüman olmaya karar verdi. Çünkü İslâmiyeti kabul eden Hıristiyanlar, tutsaklıktan kurtuluyorlardı.
İbrahim adını aldı. Osmanlı Devleti, geçimi zayıf veya korunacak kişilere, Müteferrika'dan aylık bağlardı. Yeni Müslüman olan İbrahim'e de Dergâh-i Ali müteferrikasından aylık bağlandı ve burada bir hizmet gördüğü için adı, İbrahim Müteferrika olarak tanınmıştır.
«RİSALE-İ İSLAMİYE» ADLI BİR ESER YAZDI
Türkçeyi, kısa bir zamanda öğrendi. Türkleri, Müslümanları seviyor, onlarla iyi geçiniyor ve anlaşıyordu. İslâmiyeti o derece benimsemişti ki, 1711 yılında, "Risale-i İslâmiye" adlı bir eser yazdı. Yeni Müslüman olmuş bir kimsenin, İslâmiyeti, risale yazacak ölçüde öğrenmesi ve bilmesi, dikkatlerin üzerinde toplanmasına yol açtı. Nitekim bu risalesini takdim ettiği, o zamanki Sadaret Kaymakamı İbrahim Paşa, kendisini himayesine kabul etti.
Şehit Ali Paşa'nın sadareti sırasında, kendisine önemli bir dış görev verilmiş ve Avusturya'ya bir mesajla gönderilerek, Venedik'le olan savaşta Avusturya'nın tarafsız kalması istenmiştir. Bu önemli görevi yerine getiren İbrahim Müteferrika, Sadrazamın mektubunu Prens Öjen'e vermiş ve aldığı cevabı da Sadrazam Ali Paşa'ya getirmiştir.
Avusturya savaşı sırasında Macaristan'dan kaçan Macar soyluları ile beraberinde getirdikleri arkadaşlarına İbrahim Müteferrika tercümanlık yapmış ve Fransa'dan getirtilerek Macaristan kralı ilân edilen Rakoçi'ye de bu arada hizmet etmiştir.