Bilge Kağan atamız, 735 yılında, Orhun Kitabelerinde Türk devletinin ve milletinin nasıl bölündüğü; hatta yıkıldığı ile ilgili olarak şöyle der: "Türk beyleri Türk adını bıraktı. Çinli beyler Çin adını tutup, Çin kağanına itaat etmiş. Elli yıl, işi gücü vermiş. Doğuda gün doğusunda Bökli Kağan'a kadar ordu sevk edivermiş. Batıda Demir Kapı'ya kadar ordu sevk edivermiş. Çin kağanına ilini, töresini alıvermiş."Türk adının bir manası da "güçlü, kuvvetli" dir. Türk beyleri Türk kelimesinin ve adının gereği olan gücü, kuvveti bırakırsa hem devlet çöker, hem de millet dağılır. Güç kavramı iki boyutludur:1- Askerî Güç, 2- Malî Güç.O halde Türk milleti hem askerî hem de malî güç bakımından zayıflarsa Türkler "Türk" adını bırakmış olurlar ve sonunda da devletleri yıkılır. Bu iki boyutlu güç kavramını sırayla açalım:1. Askerî Güç: Askerî güç, Türk milletinin kendine ait, sadece kendi menfaatlerini koruyan, yabancı devlet ve odaklara hizmet etmeyen, vatanını, devletini, milletini koruma yetenek ve imkânlarına sahip caydırıcı silahlı kurumu demektir. Türk ordusu hem tamamen millî, hem de zamanın gerektirdiği en son silah teknolojisi, savaş teknik ve taktikleriyle donanmış olursa o zaman millî Türk devleti ayakta kalabilir.Türkler, bir manası "güç, kuvvet" demek olan "Türk" adının kurumsal karşılığı olan ordularına sahip çıkmaz, ordularını güçlendirmez, millî ordularını millî olmaktan çıkarıp NATO'nun, Amerika'nın operasyonel bir birliği haline dönüştürürse Türk'ün devleti de milleti de kolayca bölünür, hatta yok olur gider. Ayrıca tarih boyunca Türk milleti Yahya Kemal'in tabiriyle "ordu-millet" karakterinde bir millet olarak ayakta kalabilmiş, hatta güçlenip büyümüştür. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, köylüsüyle, şehirlisiyle, çiftçisi ile memuruyla yeri geldiğinde tek bir ordu olabilen Türkler parlak dönemler yaşamışlardır. Millî Mücadeleyi biz böyle bir yapı içinde ordu-millet karakteri içinde verdik ve başardık. Nitekim Millî Mücadelede kadın erkek, çoluk çocuk eli silah, taş, sopa tutan kim varsa herkesin tam bir seferberlik içinde verdiği mücadele ile başarıldı. Mehmet Akif, İstiklal Marşı'mızı "kahraman ordumuza" ithaf etmiştir. Buradaki "kahraman ordumuz" ifadesi ile sadece silahlı asker sınıfı değil; bütün bir Türk milleti kastedilmiştir. Ama bugün dışarıdan haricî bedhahların, içerden dahilî bedhah olan teslimiyetçi, hain kesimlerin yoğun propagandalarıyla Türk ordusu itibarsızlaştırılmaya, değersizleştirilmeye, suçlu gösterilmeye, militarist olarak sunulmaya çalışılıyor. Zira Türk ordusu güçten ve itibardan düşürülürse, morali çökertilirse, çağın gerektirdiği modern silahlarla donatılmazsa, en gelişmiş, en yeni silah teknolojisi üretilmezse, silah teknolojisi bakımından Amerika'ya, Avrupa'ya, ona buna mecbur ve mahkûm bırakılırsa, böyle bir ordu Türk devlet birliğini de Türk millet birliğini de koruyamaz. Türk düşmanı emperyalist odakların istediği de budur. 2. Malî Güç: "Türk" kelimesinin "güçlü" manasının ikinci boyutu malî açıdan kuvvetli olmaktır. Malî güç demek, yer altı ve yer üstü bütün zenginliklerimizi, milletimizin beyin ve kol gücü ürünlerini en verimli halde sadece milletimizin menfaati için kullanabilir halde olmamız demektir. Allah'ın Türk milletine bahşettiği bütün madenlerin ve diğer doğal kaynakların, havasından suyuna, meyve sebzesinden hayvanına kadar bütün kaynakların, teknolojinin en son imkânlarıyla millet olarak hayatımızı kolaylaştıracak, refah ve mutluluk sağlayacak şekilde ürüne dönüştürülüp pazarlanması, Türk'ün malî gücüdür. Ayrıca Türk milletinin beyin ve kol gücü, yine en ileri yöntemlerle ve en verimli olacak şekilde değerlendirilerek ortaya çıkacak emek ürünleri de Türk'ün malî gücünü ortaya koyar. Eğer Türk milleti, Allah vergisi ve emek ürünü toplamı olan malî zenginliğini yabancı milletlere, uluslararası emperyalist şirketlere peşkeş çekerse, madenlerinden limanlarına, bankalarından iş ve beyin gücüne kadar her şeyini ucuz fiyata yabancılara satarsa malî gücünü kaybetmiş olur. Böylece Türkler, Türk yani malî açıdan da güçlü olan adını bırakmış olurlar, bu da doğal olarak Türk'ün devletinin yıkılması manasına gelir.Türk kelimesinin 5. manası da "Türeyen, Artan, Çoğalan" demektir.Bir millet, ancak geleceğe dair planları, programları, projeleri varsa ayakta kalabilir. "Türk" kelimesinin bir manası türemekten "türeyen, artan, çoğalan" olduğu halde Türkler, emperyalist Batı dayatması olan nüfus planlamasına uyarak ya çocuk yapmaktan vazgeçmiş ya da bir iki çocukla idare eder olmuştur. Eğer Türkler çok çocuk yapmazsa ne Türk devleti kalır, ne Türk milleti.Türemekten, artmaktan, çoğalmaktan vazgeçen Türkler gelecek tasavvurundan vazgeçmiş demektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015