Baştan söyleyeyim, bu yazı tamamen duygusal rahatlama ve hayıflanma yazısıdır. Geçen hafta şaşkınlıklar yaşamıştım. Malum memura zam yapılacaktı ve hükümet toplamda yüzde 6 veriyor, sendikalar ise en az (toplamda) yüzde 16 artı maaşlara göre iyileştirmeler istiyordu. Hükümet veremem. Verirsem batarım, diyordu. Sendikalar söke söke alırız havasındaydılar. Erdoğan insafa (!) geldi ve yarım puan daha yükseltti zamcığı. Sendikalar kabul etmedi.
Bu arada sendika başkanları; yüzde 8 teklif etseler bile dağ fare doğurdu, diyecektik, diyorlardı. Çalışana para verin ki, harcasın ve ekonomiye katkısı olsun, açıklamaları yapıyorlardı.
(Tüketim en büyük kaynaktır, tespiti, söylemi kime aittir, yeni mi akıllandınız?)
Ve eylemlere gidildi. Bir kısım memur insan gibi yaşamak ve çalıştığının karşılığını almak için eylem yapıyor. Diğer bir kısım memurlar ise aldıkları emre binaen cop ve gazla durmak yok, yola girin, diyorlar.
Öğretmenlerin muhatap olduğu hakaret belki de tarihte bir ilkti. Haftada 15 saat çalışıp 1600 TL’yi nasıl beğenmesin, diye fırça yemişlerdi. Şunu da araya sıkıştırayım; Branşını unutup, tek öğretimini AKP haline getirmiş binlerce öğretmen var bu ülkede. Artık bu azarlamadan, aşağılamadan paylarına düşeni aldılar mı bilmiyorum?
Memurların eylem yaptığı günlerde birçok kuruma, sözde denetim amacı ile müfettişler gitmişti. Başta Milli Eğitim olmak üzere. Yani sokak tabiriyle, resmen fişleme yapıyordu hükümet. Kim bizden, kim bize karşı…
Sonra şu THY eylemi tam bir demokrasinin kılıcı gibiydi. Uygulamalarıyla ve iktidara yatkın ve yakınlığı ile artı milyonlarca dolarlık sponsorluk anlaşmaları (israfları) ile birçok habere konu olan THY Başkanı ve yönetim kurulu, haklarını savunan çalışanları, karşılarına bile almaya gerek görmeden, bir mesajla işlerine son verdiler. İşte demokrasinin saltanatı bu olsa gerek…
Zam görüşmelerine dönersek; Süreç uzlaşma kuruluna gitti. Sahi bu kurul kimin adına iş yapıyor senelerdir? Daha doğrusu işçiden, haktan, emekten mi yanadır? Yoksa iktidardan, para babalarından, patronlardan mı? Bence ikinci şık. Sizce?
Kurul karar verdi. Toplamda yüzde 8. Hadi hayırlı işler. Sendikalarda eylem kararı aldılar. Artık öğlen tatillerinde çalışmayacaklar. Ramazan boyu açlık grevindeler. Görsün hükümet gününü! Emeklilik nasip olursa AKP aleyhine söylemlere gidecekler…
Hani bir sendika başkanı demişti ya; yüzde 4+4 teklif etseler bile, dağ fare doğurdu, diyecektik. Dağ fare filan doğurmadı. Erdoğan memuruna kürtaj yaptı. Hissetmediniz mi? Sonra 10 yıldır işçi veya memur fark etmez, hangi sendika, hükümete isteklerini kabul ettirebildi? Hep hükümetin dediği oldu mu? Oldu. Zamcıkları aldılar, sustular. Bari adınızı da “zamcıkçı-sen sendikası” olarak düzeltin…
İşte bu süreçte duygusal tarafıma dönünce; Eve gidiş, gelişlerimde, yol kenarlarında AKP stantları. Üye kaydı yapıyor kadın kolları. Farzı, tarz haline getirdikleri örtülü halleri ve örtünme şekilleri ile. Birazda küçümseyerek, bu yaşanılanlardan sonra, ya hala gidip AKP’ye kayıt yaptıran var mı, diye kendimce dalga geçiyor, hayıflanıyor, hafife alıyordum.
Daha üç, beş gün geçmemişti ki, Erdoğan kongresini statta yaptı. . Arena stadında 80 bin kişi, boyu uzun Başbakanı alkışlıyor. 80 bin kişi. Zoruma gitti. Çok düşündüm… Akıllı bir mantık bulamadım. Bulduğum ise bu millet bunu hak etti. Kendi kendine “altın vuruş” yaptı. Nasıl mı? Kısaca anlatayım… (Devam edecek…)
Bu arada sendika başkanları; yüzde 8 teklif etseler bile dağ fare doğurdu, diyecektik, diyorlardı. Çalışana para verin ki, harcasın ve ekonomiye katkısı olsun, açıklamaları yapıyorlardı.
(Tüketim en büyük kaynaktır, tespiti, söylemi kime aittir, yeni mi akıllandınız?)
Ve eylemlere gidildi. Bir kısım memur insan gibi yaşamak ve çalıştığının karşılığını almak için eylem yapıyor. Diğer bir kısım memurlar ise aldıkları emre binaen cop ve gazla durmak yok, yola girin, diyorlar.
Öğretmenlerin muhatap olduğu hakaret belki de tarihte bir ilkti. Haftada 15 saat çalışıp 1600 TL’yi nasıl beğenmesin, diye fırça yemişlerdi. Şunu da araya sıkıştırayım; Branşını unutup, tek öğretimini AKP haline getirmiş binlerce öğretmen var bu ülkede. Artık bu azarlamadan, aşağılamadan paylarına düşeni aldılar mı bilmiyorum?
Memurların eylem yaptığı günlerde birçok kuruma, sözde denetim amacı ile müfettişler gitmişti. Başta Milli Eğitim olmak üzere. Yani sokak tabiriyle, resmen fişleme yapıyordu hükümet. Kim bizden, kim bize karşı…
Sonra şu THY eylemi tam bir demokrasinin kılıcı gibiydi. Uygulamalarıyla ve iktidara yatkın ve yakınlığı ile artı milyonlarca dolarlık sponsorluk anlaşmaları (israfları) ile birçok habere konu olan THY Başkanı ve yönetim kurulu, haklarını savunan çalışanları, karşılarına bile almaya gerek görmeden, bir mesajla işlerine son verdiler. İşte demokrasinin saltanatı bu olsa gerek…
Zam görüşmelerine dönersek; Süreç uzlaşma kuruluna gitti. Sahi bu kurul kimin adına iş yapıyor senelerdir? Daha doğrusu işçiden, haktan, emekten mi yanadır? Yoksa iktidardan, para babalarından, patronlardan mı? Bence ikinci şık. Sizce?
Kurul karar verdi. Toplamda yüzde 8. Hadi hayırlı işler. Sendikalarda eylem kararı aldılar. Artık öğlen tatillerinde çalışmayacaklar. Ramazan boyu açlık grevindeler. Görsün hükümet gününü! Emeklilik nasip olursa AKP aleyhine söylemlere gidecekler…
Hani bir sendika başkanı demişti ya; yüzde 4+4 teklif etseler bile, dağ fare doğurdu, diyecektik. Dağ fare filan doğurmadı. Erdoğan memuruna kürtaj yaptı. Hissetmediniz mi? Sonra 10 yıldır işçi veya memur fark etmez, hangi sendika, hükümete isteklerini kabul ettirebildi? Hep hükümetin dediği oldu mu? Oldu. Zamcıkları aldılar, sustular. Bari adınızı da “zamcıkçı-sen sendikası” olarak düzeltin…
İşte bu süreçte duygusal tarafıma dönünce; Eve gidiş, gelişlerimde, yol kenarlarında AKP stantları. Üye kaydı yapıyor kadın kolları. Farzı, tarz haline getirdikleri örtülü halleri ve örtünme şekilleri ile. Birazda küçümseyerek, bu yaşanılanlardan sonra, ya hala gidip AKP’ye kayıt yaptıran var mı, diye kendimce dalga geçiyor, hayıflanıyor, hafife alıyordum.
Daha üç, beş gün geçmemişti ki, Erdoğan kongresini statta yaptı. . Arena stadında 80 bin kişi, boyu uzun Başbakanı alkışlıyor. 80 bin kişi. Zoruma gitti. Çok düşündüm… Akıllı bir mantık bulamadım. Bulduğum ise bu millet bunu hak etti. Kendi kendine “altın vuruş” yaptı. Nasıl mı? Kısaca anlatayım… (Devam edecek…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bugün İslam Dini ‘kemale’ erdi / 15.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İran uyanacak ve uyandıracak mı? / 14.06.2025
- Bakan Şimşek’ten korkutan açıklama: ‘En kötüyü geride bıraktık’ / 13.06.2025
- Gerçekler ve yalanlar / 12.06.2025
- MHP’de gömlek değiştirdi / 11.06.2025
- Mafya dönemi bitti organize suçlar dönemi başladı / 09.06.2025
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025