'Türk Milleti Ehli Beyt gemisinden indirilemez - 3' seslendirme dosyası:
Emeviler ve Abbasilerin ataları İslam olmadan önce cehaletin dibinde sürünüyorlardı. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı. Tefecilik, zülüm, cinayet, hırsızlık, gasp, güçlülerin despot idaresi Arap yarımadasını tam anlamıyla kuşatmıştı. İşte bu cehaletten onları kurtaran bir Peygamber geldi. Allah'ın Resulü Muhammed Mustafa (S.a.a) o Arap topluluğunu cehalet bataklığından çıkarıp Medeni birer insan yaptı.
Bütün Arabistan halkını hakla, hukukla, erdemle, adaletle ,insanlıkla ,aşkla ,Allah'ın kitabıyla tanıştırdı. Öyle ki tarihçiler Resullahın bu dönemini Asrı Saadet olarak tarif edeceklerdi. Allah Resulü bu hizmetine karşılık hiçbir ücret istemiyordu .Sadece benim Ehli Beytimi sevin diyordu. Bu cahil toplum ,Ehli Beyt sayesinde İnsanlıkla, merhametle, cömertlikle, şecaatle, aşkla tanışmışlardı. Allah Kuranı Kerimde temizlikleri ve faziletleri nedeniyle; Bu mübarek aileyi Müslümanlara anlatıyordu, tanıtıyordu ve bu aileyi sevin diyordu.
Peki Müslümanlar ne yaptılar. Bu aileye maalesef sırt döndüler. Resullahın evlatlarının ve Ehli Beyt sevdalılarının Kanlarını akıttılar. O kadar ki bu zalimler Ehli Beytin ve sevenlerinin Arap Yarım Adasında yaşamalarına dahi izin vermiyorlardı. İmam Caferi Sadık hazretlerinin hem üvey evladı hem de talebesi olan Ehli Beyt aşığı İmam Azam Ebu Hanife'nin Ehli Beyt düşmanlarının eliyle şehit edilmesi ile birlikte, Arap yarım adasından bu mübarek aile ve sevenleri ayrılmaya başladı. Allah bu Mübarek aileyi Horasana Maveraunnehir denilen bölgeye yerleşmelerini nasip etti. Bu Bölgede Türkler yoğun olarak yaşıyordu. Özellikle İmam Rıza döneminde bu mübarek ailenin Türklerle olan güzel münasebetleri sayesinde Türklerin İslam'ı sevdiğini ve yapılan tebliği kabul ettiklerini görüyoruz.
Türklerin Müslüman olmalarının 9. Ve 10. İmamlardan olan İmam Taki ve İmam Naki Efendilerimiz(as) döneminde zirve yapmıştır. Özellikle İmam Naki(as) 'nin döneminde Türkler kafile kafile , kervan kervan gelerek İslam'la şereflenmişlerdir. Ehli Beyte tabi olmuşlardır. Çok enteresan değil mi ? Emevilerin ,Abbasilerin idaresindekilerin anlattığı İslam'ı beğenmeyip ret eden onlarla savaşan ve Müslüman olmayan Türkler, Ehli Beytin yaşadığı İslam'ı görüp duyunca beğenmek bir yana benimsemiş, içselleştirmiş, özümsemiştir. Bu uğurda en büyük en yüce fedakârlıkları göstermiştir. Öyle ki asekurullah unvanını almıştır.
Bütün Arabistan halkını hakla, hukukla, erdemle, adaletle ,insanlıkla ,aşkla ,Allah'ın kitabıyla tanıştırdı. Öyle ki tarihçiler Resullahın bu dönemini Asrı Saadet olarak tarif edeceklerdi. Allah Resulü bu hizmetine karşılık hiçbir ücret istemiyordu .Sadece benim Ehli Beytimi sevin diyordu. Bu cahil toplum ,Ehli Beyt sayesinde İnsanlıkla, merhametle, cömertlikle, şecaatle, aşkla tanışmışlardı. Allah Kuranı Kerimde temizlikleri ve faziletleri nedeniyle; Bu mübarek aileyi Müslümanlara anlatıyordu, tanıtıyordu ve bu aileyi sevin diyordu.
Peki Müslümanlar ne yaptılar. Bu aileye maalesef sırt döndüler. Resullahın evlatlarının ve Ehli Beyt sevdalılarının Kanlarını akıttılar. O kadar ki bu zalimler Ehli Beytin ve sevenlerinin Arap Yarım Adasında yaşamalarına dahi izin vermiyorlardı. İmam Caferi Sadık hazretlerinin hem üvey evladı hem de talebesi olan Ehli Beyt aşığı İmam Azam Ebu Hanife'nin Ehli Beyt düşmanlarının eliyle şehit edilmesi ile birlikte, Arap yarım adasından bu mübarek aile ve sevenleri ayrılmaya başladı. Allah bu Mübarek aileyi Horasana Maveraunnehir denilen bölgeye yerleşmelerini nasip etti. Bu Bölgede Türkler yoğun olarak yaşıyordu. Özellikle İmam Rıza döneminde bu mübarek ailenin Türklerle olan güzel münasebetleri sayesinde Türklerin İslam'ı sevdiğini ve yapılan tebliği kabul ettiklerini görüyoruz.
Türklerin Müslüman olmalarının 9. Ve 10. İmamlardan olan İmam Taki ve İmam Naki Efendilerimiz(as) döneminde zirve yapmıştır. Özellikle İmam Naki(as) 'nin döneminde Türkler kafile kafile , kervan kervan gelerek İslam'la şereflenmişlerdir. Ehli Beyte tabi olmuşlardır. Çok enteresan değil mi ? Emevilerin ,Abbasilerin idaresindekilerin anlattığı İslam'ı beğenmeyip ret eden onlarla savaşan ve Müslüman olmayan Türkler, Ehli Beytin yaşadığı İslam'ı görüp duyunca beğenmek bir yana benimsemiş, içselleştirmiş, özümsemiştir. Bu uğurda en büyük en yüce fedakârlıkları göstermiştir. Öyle ki asekurullah unvanını almıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ergül Güner / diğer yazıları
- Volkan Konak / 08.04.2025
- Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşasıydı / 01.04.2025
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025
- Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşasıydı / 01.04.2025
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025