logo
05 MAYIS 2024

Türkiye ecnebi işgali ve ipoteği altında

29.03.2006 00:00:00
Ekonomimizi borsaya,dövize ve faize bağlı olmaktan dolayısı ile yabancılara bağımlı olmaktan kurtarmadığımız sürece daha çok kara çarşambalar, kara cumalar yaşayacağız herhalde. Sakın, hükümetin bu konuda herhangi bir tedbiri var mı diye sormayın... Türk medyası ekonominin iyiye gidip gitmediğine bu üç değişkene bakarak karar verir. Eğer döviz düşüyorsa her şey yolundadır. Borsa değer kazanıyorsa ülkede bayram havası vardır. Ve yine faizler düşmüşse tamamen düzlüğe çıktık demektir. Arkasından ülkemiz bir anda pat diye krize girer. Her şey tersine döner. Bu sefer de siyasi istikrarsızlıktan bahsedilir. Konu saptırılır.. Oysa hakikatte işler çok farklıdır. Eğer üretim azalıyorsa, tüketim daralmışsa, ithalat ile ihracat arasında açık artmaktaysa, stoklar artıyorsa ülkenin krize girmesi kaçınılmazdır. Maalesef bu gün ki tablo bu... Ekonomimizi borsaya,dövize ve faize bağlı olmaktan dolayısı ile yabancılara bağımlı olmaktan kurtarmadığımız sürece daha çok kara çarşambalar, kara cumalar yaşayacağız herhalde. Hükümetin bu konuda herhangi bir tedbiri var mı diye sormayın. Çünkü onlara göre ekonomi demek zaten, borsa, faiz, döviz demek. Dikkat edin ekonomi kurmaylarının ağzından her gün bu konularda bir çok açıklama duyuyoruz. Ama ya işsizlik problemi, ithalatın aşırı artması,borçlarımızın katlanması veya içeride talebin daralması v.b bu konularda kaç açıklama duydunuz ? Bu ve benzeri konuları raştırmacı yazar Ersal YAVİ ile konuştuk.YENİ MESAJ: Bir ülkenin kaynakları ve parası onun varlık ve bağımsızlığının simgesi olduğunu ve bunların değerini, denetimini koruma becerisini gösteremeyen ülkelerin para ile alınıp satıldığının altını çiziyorsunuz. Bu tesbitinizi ülkemiz açısından değrlendirir misiniz? YAVİ: IMF, Dünya Bankası, AB ve ABD'nin buyrukları, ekonomik programın sürdürülmesi, içeriden ve dışarıdan ortak çalışan para ve piyasa yapıcı, yağmacı aktörler Türkiye ekonomisini ve mali yapısını Zeplin balonu gibi şişirerek havalarda uçuruyorlar. Bu garip tabloya bir de AKP iktidarının deneyimsiz, denetimsiz, tutarsız politikaları eklenince, her şeyin başı olan maliyedeki disiplinsizlik ülkedeki tüm yapıları giderek artan türbülanslarla sarsmaktadır. Zaten küreselleşme fırtınası ile ortaya çıkan kıran kırana rekabet, asimetrik yapılar, yüksek teknoloji ve hızlı operasyonlar dünya genelinde güçsüz ve gelişmekte olan işletmeleri acımasızca vurmakta, iflaslar, işsizlik, talep daralması, yatırımların durmasıyla birlikte para talebindeki duraksama, faizlerin düşmesine, fonların boşta kalmasına neden olmaktadır.Öte yandan ulus ötesi şirketler doğrudan yatırım yapmak yerine, özelleştirme kapsamında satışı yapılan verimli işletmelere, üretim maliyetleri düşük, getirisi daha kârlı para piyasalarına yönelmekteler. Çekirge istilasına dönen bu saldırıya uğrayan ülkelerden biri de Türkiye...Bu süreçle birlikte ABD, AB ve Japonya'da sayısı 500 civarında olan ve Çok Uluslu Girişim (ÇUG) denilen bu şirketler dünyadaki toplam yatırımların %80'ini, ticaretin de %50'sini ele geçirdiler. Bunlar ya kendilerine ait veya onları destekleyen birer küresel ajan olan büyük finans, aracı ve derecelendirme kuruluşlarıyla ortak hareket ediyorlar. Kısacası Çok Uluslu Girişim tüm dünyayı kendisinin pazarı ve mülkiyeti haline getirme amaçlı zorlama ve güdümlü politikalarla "parasal faşizm" yaratmaktadır.    Yabancı sermaye mi yağmacılık mı?Bu gerçeklik doğrultusunda aşağıda verilen bilgiler ve tablolarda görüleceği gibi doğrudan yatırımla hiçbir ilgisi olmayan ve "yabancı sermaye girişi" denilen yağmacılık ile "sıcak para" denilen spekülatif döviz fonlarının istilasına uğramış olan ülkemiz  bu  şirketlerin ve ajanlarının mali tutsaklığına düşmüş durumda. Finans Kulüp Başkanı Tevfik Altınok şöyle diyor: "Yabancı yatırımcının borsadaki bir yıllık getirisi %60. Devlet tahvili ve hazine bonosundaki getirisi %25 civarındaysa söylenecek pekbir şey kalmıyor demektir. Bugün global sermaye dünyanın neresine gidilirse gidilsin bu denli bir kazancı elde edemez. Düşük kur, yüksek faiz politikasına devam edildiği müddetçe sıcak para Türkiye'ye gelmeye devam edecektir."Türkiye panikteTürkiye'de bankacılık sektörünün %80'i, borsanın %76'sı yabancıların eline geçmiş durumda. Yabancı yatırımcıların(!)  panik cehennemine çevirdiği Türkiye'den her an kaçabilecek 33 milyar dolar tutarındaki devlet kağıtları da yabancıların elinde olup Takasbankta saklanmaktalar. Bunlara bir güvence olarak gösterilen merkez bankasındaki 60 milyar dolara yaklaşan rezerv ise tamamen göstermelik. Çünkü Küresel aktörlerin ve IMF talimatlarıyla döviz alan merkez bankası hesabındaki (!) bu dövizler, yabancıların denetiminde orada yığılarak durdukça ulusal ekonomiye hiç bir yararı yok. (Zaten bu paranın tamamının da orada durduğu zannedilmesin.) Sadece spekülatif yabancı para hareketlerine kaynaklık eden, sıcak para kaçışının kasası durumundaki bu rezervler olası büyük sıcak para kaçışlarında ancak 510 milyar dolarlık kısmıyla etkili olabilir. Merkez Bankası'nın geçtiğimiz haftalarda çok konuşulan ve bir günde toplam rezervin 10'da 1'i tutarındaki 5.5 milyar dolarlık rekor düzeyindeki döviz alımının ardındaki gerçek şu. Bu operasyonun planlayıcılarının kimlerin olduğu resmen açıklanmasa da baş aktörler Raymond James, Deutschebank ve Citibank. Onları diğer yerli ve yabancılar izliyor. Operasyon emrinin ise Morgan Stanley'in müşterilerinden geldiğini piyasa koridorlarından öğreniyoruz. Bankanın bu müdahalesiyle iyi bir zamanlama ve taktik uygulayarak pozisyon açmak için fırsat kollayan piyasa oyuncuları büyük rantlar sağladılar. Bu spekülatörler YTL'ye dönerek bir iki gün içinde %2'ye yakın oranda (100 milyon dolardan fazla) para kazandılar. Oysa büyük miktarlarda yapılan bu operasyonu dolar ile dışarda yapsalardı yıl boyu beklemeleri gerekecekti.YENİ MESAJ: Merkez Bankası'nın 5.5 Milyar Dolar karşılığı  yaklışık 6.6 Milyar değerli YTL nereye gitti?YAVİ: Rivayet muhtelif; ancak biz tahmin edelim. Bu paranın büyük bir bölümü gecelik faizin yüksekliği nedeniyle Merkez Bankası hesabında kaldı. Bir kısmı da Brezilya bonolarının piyasadan çekilecek olmasının yarattığı panik ile Türkiye hazine kağıtlarına gitti. Burada ilginç bir tespitimizi de belirtelim. 2003'ten bu yana 23 defa müdahale eden yani döviz alan Merkez Bankası'nın hesabına 37.7 milyar dolar geçti. Özellikle 22 Ocak 2005'ten itibaren bankanın her döviz alımı ardından borsaya yabancı para giriyor, endeks yükseliyor, döviz ve faiz düşüyor. Paniklenen spekülatörler sayesinde orta yerde tahterevalli oyunu oynanıyor. Borsa yukarı, döviz aşağı; döviz yukarı,borsa aşağı. Bu oyunlarda başı dönen ise Türkiye.(Market MakersMoney Makers)Yabancı piyasa yapıcılarının işgali ve ipoteği altındaki  TürkiyeBankalar, fon veya kaynak fazlası olanlar ile bunlara ihtiyacı olanlara aracılık yaparlar. Yani para satarlar ve bu satıştan faiz adı altında para kazanırlar. Türkiye'yi yönetenler Batı kapitalizmiyle uyum sağlama ve küreselleşme adına para piyasaları ve bankacılıkla ilgili olarak 1980 sonrasında başlatılan ve son yıllarda giderek artan sayıda hukuka aykırı ve tartışmalı pek çok yasa çıkardılar. Bunlar her defasında bankacıların istediği şekilde oldu.Türk bankacılığı taşıdığı potansiyel sayesinde yabancı ortaklıklarda en fazla öne çıkan sektör. YKB, Dışbank, TEB, C Kredi ve Kalkınma Bankası yabancı ortaklık veya çoğunluk hisse satışı yaptı. 2006 yılında yabancı ortaklık veya çoğunluk hisse satışı operasyonlarının devam etmesi bekleniyor. Bu çerçevede kulislerde konuşulanlara bakılırsa Citibank, Dexia Bank, DZ Bank, Intesa, Deutsche Bank, Societe Generale ve Rabobank gibi büyük uluslararası bankalar, ortaklık için Türkiye'de arayış içinde. Yabancı ortaklık için masaya oturan aşağıdaki üç bankaya baktığımızda; Akbank, 17.5 milyar dolar. Denizbank 2 milyar 696 milyar dolar, Finansbank 5 milyar 362 milyon dolar piyasa değerinde. Son iki bankada çoğunluk hissesi satılabilir. Yarı yarıya ortaklık da olabilir. Yani elde kalanlar da yabancılarla evlenecekler. Ne diyelim hayırlı olsun (!)YENİ MESAJ: Türkiye'de gerekli politik, ekonomik ve sosyal stabilize sağlanmamış olmasına, potansiyel istikrarsızlıklara, bu alanlardaki parametrelerin ironik bir biçimde iyi gösterilmesine rağmen Türkiye'de neden yabancı bankacıların payı büyük bir hızla artmakta?YAVİ:  General Electric, UniCreditto, BMP Paribas, Rabobant ve Fortis gibi yabancı bankalar 2005 yılında Türkiye'yi istila etmeye başladılar. Morgan Stanley ve Standart and Poors derecelendirme kuruluşları, "Türkiye'deki bankalar halen ucuz, satın alın" çağrısı yaptı. Ardından dünyanın önde gelen ABD merkezli yatırım bankası ve borsa aracı kuruluşlarından olan  Merrill Lynch Türkiye'de yatırım bankası kurma kararı aldı. Bu nedenle BDDK ile görüştüler. Gerekli izin, yer ve kadro çalışmalarını sürdürüyor. Merrill Lynch dünyanın en başarılı para yönetim şirketlerinden Black Rock'ın %50'ye yakın hissesini satın alan ve 1 trilyon dolarlık fonu kontrol edebilen tek bir şirket. Yayınladığı "2006 yılı global ekonomi tahmin raporu"nda "Türkiye için tehlikenin cari açık veya petrol fiyatlarının artışı değil, erken veya zamanında yapılacak seçimde ortaya çıkabilecek parçalı meclis ve bunun sonucunda kurulabilecek muhtemel koalisyon hükümetleridir." diyor. Yani bu para karteli haddini aşarak Türkiye'nin nasıl yönetilebileceği konusunda siyaset yapmaktan da geri durmuyor. Bu durum söyleşinin başında da belirttiğimiz   gibi mali denetimi yitiren devletler para ile alınır satılırlar gerçeğinin çok sayıdaki örneğinden sadece biri.Yabancı bankalar kendi pazarlarında büyüyemiyorlar. Gelişmekte olan para piyasaları ve ekonomilerdeki potansiyeli görerek bu ülkelerde yatırım yapmayı ve büyümeyi hedeflemiş durumdalar. Türkiye de bu hedef ülkelerden birisi. Mevcut nüfusu ve hızlı artışı, büyük bir pazar olması ile IMF çıpası ve Avrupa Birliği müzakere masasındaki Türkiye, yapılan yasal değişikliklerle risksiz ülkeler arasında görünmektedir. (Öte yandan 3U konseptiyle en ucuzlaştırılmış, en uydulaştırılmış, en uslandırılmış hale getirilme süreci devam etmektedir.)Türk bankacılık sektöründe yabancı oranı (2005 sonu itibariyle)BULGARİSTAN  %18SLOVENYA %19MACARİSTAN %19ÇEK CUMHURİYETİ %20POLONYA %25TÜRKİYE %80RUSYA FEDERASYONU %85(Kaynak: Standart and Poors)Ulusal Bankacılığının %80'i yabancıların elinde olan Türkiye'ye karşın Avrupa Birliği'ne üye veya üye adayı olan Doğu Avrupa ülkelerinde bu oran %20 civarında olması çok dikkat çekici. Başta Almanya olmak üzere güçlü Batı Avrupa ülkelerinin ulusal bankacılık sektöründe böylesine ters yüz edilmiş bir oranı görmek mümkün değildir. Başta Ziraat Bankası olmak üzere kamu bankalarının özelleştirilmesi de programda. Geride kalan birkaç ulusal banka da yabancılarla anlaşmak üzere masaya oturmuş durumda. Oysa Türkiye'de 1980'de 4 yabancı banka vardı. Bunların 1995'teki mevduat payları %4'tü.
İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?
16 ayda tamamlanan iddianamenin detayları
Basit bir husumet cinayeti!
Vatandaşlara ajanlık hakkında bilgi verildi
MİT'ten videolu 'casusluk' uyarısı
Türkiye'nin ekonomisini Almanya'da anlattı
'Kredi notumuz artıyor, doğru yoldayız'
'Kazan-kazan' pazarlığı mı yapıldı?
'Al paşaları ver anayasayı'
Kılıçdaroğlu ile görüşmede Erdoğan ziyareti de masadaydı
'Görüşmenin önemli kısmını paylaştım'
'Çok ölü var' diyerek mezarlığa ambulans istedi
Pes dedirten çağrılar
Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
İçişleri Bakanlığından tasarruf açıklaması
Cenazeleri bulunan işçilerin kimlikleri belli oldu
İliç'te iki cenazeye daha ulaşıldı
'Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok'
58 yıldır gerçek kimliğini arıyor
Aralarında kanser, MS ve diyabet ilaçları da var
81 ilaç geri ödeme listesine alındı
200 nüfuslu köyden 50 ülkeye ihracat
300 kişiye istihdam sağlıyor
Darısı Süper Lig'de yaşanan olaylara
Olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Şehirde kurulan yağma düzenini açıkladı
Doğal gazını bile belediye ödemiş
İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?
16 ayda tamamlanan iddianamenin detayları
Basit bir husumet cinayeti!
Vatandaşlara ajanlık hakkında bilgi verildi
MİT'ten videolu 'casusluk' uyarısı
Türkiye'nin ekonomisini Almanya'da anlattı
'Kredi notumuz artıyor, doğru yoldayız'
'Kazan-kazan' pazarlığı mı yapıldı?
'Al paşaları ver anayasayı'
Kılıçdaroğlu ile görüşmede Erdoğan ziyareti de masadaydı
'Görüşmenin önemli kısmını paylaştım'
'Çok ölü var' diyerek mezarlığa ambulans istedi
Pes dedirten çağrılar
Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
İçişleri Bakanlığından tasarruf açıklaması
Cenazeleri bulunan işçilerin kimlikleri belli oldu
İliç'te iki cenazeye daha ulaşıldı
'Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok'
58 yıldır gerçek kimliğini arıyor
Aralarında kanser, MS ve diyabet ilaçları da var
81 ilaç geri ödeme listesine alındı
200 nüfuslu köyden 50 ülkeye ihracat
300 kişiye istihdam sağlıyor
Darısı Süper Lig'de yaşanan olaylara
Olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Şehirde kurulan yağma düzenini açıkladı
Doğal gazını bile belediye ödemiş

MİT, vatandaşlara videolu casusluk uyarısı

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), "Casusluk nedir'" başlığıyla yayınladığı video ile vatandaşları casusluk faaliyetlerine karşı uyardı.
04.05.2024 19:40:00
Anadolu Ajansı
MİT, vatandaşlara videolu casusluk uyarısı
MİT, vatandaşlara videolu casusluk uyarısı

MİT'in internet sitesinde yayınlanan videoda, istihbaratın çok geniş bir hedef kitlesi, çok yönlü çalışma kolları ve çok boyutlu hedefleri bulunduğuna işaret edilerek, "İstihbarat çalışmalarında sıklıkla başvurulan casusluk faaliyetinin küresel bir tanımı yoktur." ifadesi kullanıldı.

Casusluk faaliyetinin "algılama, uygulama ve yargılama" noktasında farklı anlamlara sahip olduğu ve bunun neyin casusluk olarak kabul edildiğine yönelik hukuki farkları ortaya çıkardığı anlatılan videoda, her ülkenin kendi iç hukukunda casusluk faaliyetine yer ayırdığı aktarıldı.

Türkiye'de casusluk faaliyetinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, "Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk" başlığı altında düzenlendiği belirtilen videoda, şu bilgilere yer verildi:

"Hasım veya hasım olması muhtemel istihbarat mensupları, vatandaşlarımızla çeşitli yöntemlerle irtibat kurmaktadır. Ülkemizin menfaatlerini, birliğini, bütünlüğünü ve değerlerini hedef alan hasım istihbarat servisleri, irtibat kurdukları vatandaşlarımızı casus olarak devşirebilmektedir. İstihbarat servisleri, istifade ettikleri casuslardan, açık kaynak bilgilerinden analiz çalışması ya da rapor hazırlamasını isteyebilmektedir. Hedeflerindeki şahısların adres bilgilerini öğrenmelerini, önemli bina veya tesislere ilişkin keşif çalışması yapmalarını talep edebilmektedir."

"Şüpheli hareketlerle karşılaştığınızda hızla emniyet birimlerine haber verin"

Videoda ayrıca hasım istihbarat servislerinin organize suç ve terör örgütlerini de casusluk amacıyla kullanabildiği belirtilerek, vatandaşlara şu uyarılarda bulunuldu:

"Bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yabancı ülke istihbarat mensuplarına yardımcı olmanın bir suç olduğu bilinmelidir. Tanımadığımız kişilerin yönelttiği irdeleyici, şüpheli ve hassas içerikli sorulara cevap vermeden önce soruyu soranın kim olduğu sorgulanmalıdır. Şüpheli hareketlerle karşılaşılması durumunda ivedilikle emniyet birimlerine haber verilmelidir.

Vatandaşlarımız 'www.mit.gov.tr'nin ana sayfasında yer alan 'nasıl yardım edebilirsin' kısmından, önemli gördüğü, şüphelendiği veya ihbar etmek istediği hususları paylaşabilmektedir. Toplumumuzun yüksek ahlak değerlerini suistimal ederek ülkemiz aleyhine bilgi toplama arayışına girişen istihbarat uzantılarına imkan tanımamanın bir vatandaşlık görevi olduğu unutulmamalıdır." 

İçişleri Bakanlığı'ndan tasarruf açıklaması: Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı

İçişleri Bakanlığı, tasarruf tedbirleri kapsamında koruma aracı ve polis sayısının azaltıldığını bildirdi.
04.05.2024 13:02:00
Haber Merkezi
İçişleri Bakanlığı'ndan tasarruf açıklaması: Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
İçişleri Bakanlığı'ndan tasarruf açıklaması: Yerlikaya ve yardımcılarının araç ve koruma sayıları azaltıldı
Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Tasarruf tedbirleri kapsamında İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya'nın talimatlarıyla, Sayın Bakanımızın araçları da dahil olmak üzere Bakan Yardımcılarımızın koruma araç ve koruma polis sayıları azaltılmıştır." ifadelerine yer verildi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomide yol haritasını fikir birliği içinde belirlediklerini ifade ederek kamuda tasarrufu artıracak tedbirler üzerinde çalıştıklarını ifade etmişti.

Tasarruf çalışmalarının nihai noktaya geldiğini belirten Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de "Kamuda harcama kontrolü 2024'ün ikinci yarısında devreye girmiş olacak" ifadesini kullanmıştı.

Yıldırım düşmesi sonucu yaralanan askerimiz şehit oldu

Milli Savunma Bakanlığı, 3 Mayıs'ta Pençe operasyonu bölgesinde yıldırım düşmesi sonucu yaralanan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ata Göçmen'in kurtarılamayarak şehit olduğunu açıkladı
04.05.2024 10:26:00
İhlas Haber Ajansı
Yıldırım düşmesi sonucu yaralanan askerimiz şehit oldu
Yıldırım düşmesi sonucu yaralanan askerimiz şehit oldu
Milli Savunma Bakanlığı, 3 Mayıs'ta Pençe operasyonu bölgesinde yıldırım düşmesi sonucu yaralanan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ata Göçmen'in kurtarılamayarak şehit olduğunu açıkladı.

Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, 'Pençe operasyonu bölgesinde, 3 Mayıs 2024 tarihinde, yıldırım düşmesi sonucunda yaralanarak hastaneye sevk edilen kahraman silah arkadaşımız Piyade Astsubay Kıdemli Çavu. Ata Göçmen, tedavi gördüğü hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur.

Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, kederli ailesine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz' ifadelerine yer verildi.

İzmir'deki olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis

Spor Toto 1'inci Lig'de 27 Kasım 2022'de tatil edilen Göztepe-Altay maçındaki tribün olaylarına ilişkin 24 sanığın yargılandığı davada, seyircilerin üzerine havai fişek atan taraftar 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı
04.05.2024 10:05:00 / Güncelleme: 04.05.2024 10:12:37
İhlas Haber Ajansı
İzmir'deki olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
İzmir'deki olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Spor Toto 1'inci Lig'de 27 Kasım 2022'de tatil edilen Göztepe-Altay maçındaki tribün olaylarına ilişkin 24 sanığın yargılandığı davada, seyircilerin üzerine havai fişek atan taraftar 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanık F.E. ile bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Sanık ifadelerinin ardından son sözleri sorulan F.E, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirerek, kimseyi yaralamak gibi bir niyeti olmadığını ifade etti.

"Vicdan azabı çekiyorum." diyen sanık, tahliyesini isterken, verilen aranın ardından kararını açıklayan heyet, tutuklu sanık F.E'ye "silahla kasten yaralama"dan 11 yıl 3 ay, "spor alanlarına yasak madde sokulması"ndan 2 yıl 1 ay ve "müsabaka düzeninin bozulması" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Toplam 15 yıl hapis cezasına hükmedilen sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Mahkeme, tutuksuz 13 sanığın ise "spor alanlarına yasak madde sokulması" ve "müsabaka düzeninin bozulması" suçlarından 10 aydan 2 yıl 6 aya kadar hapsine hükmetti ancak hükmün açıklanması geri bırakıldı. Ayrıca duruşmada, 10 sanık hakkında ise beraat kararı verildi.

Davanın geçmişi

27 Kasım 2022'de Gürsel Aksel Stadı'ndaki derbide yaşanan olaylar sonrası İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 24 sanık hakkında iddianame hazırlanmıştı. Sanık F.E'nin, işaret fişeğini binlerce kişinin bulunduğu Göztepe tribünlerine doğru hedef gözetip ateşlediği gerekçesiyle "silahla kasten yaralama", "spor alanlarına yasak madde sokulması" ve "müsabaka düzeninin bozulması" suçlarından hapsi istenmişti. Diğer sanıkların da "spor alanlarına yasak madde sokulması", "spor alanlarına sokulan yasak maddeyi seyircilere temin etme" ve "müsabaka düzeninin bozulması" gibi suçlardan cezalandırılması talep edilmişti.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.