Türkiye kartı

Dünyanın en etkili gazetesi New York Times'in Yahudi asıllı yazarı William Safire, bir zamanlar metin yazarlığını yaptığı ABD'de 1969-73 yılları arasında ABD başkanlığı yapan, iki yıl önce yaşamını yitiren eski başkanlarından Richard Nixon'ın ağzından kaleme aldığı röportajda, Türkiye'yi 'yeni jenerasyonun kartı' olarak değerlendiriyor. Mülakat, Türkiye ve Ortadoğu ile yakından ilgilenen, Yahudi lobilerinin kilit adamı Musevi asıllı etkili bir Amerikalının görüşlerini yansıtması açısından önem arzediyor. İşte hayali mülakattan kesitler:

Soru: Amerikan kara birliklerini devreye sokar mıydınız?

Nixon: Hayır. Bush yönetimi 1. aşamada, terörist faaliyetleri bastırmak, muhalifin güçlerin problem meydana getirmesine yardım etmek gibi doğru taktikleri kullanıyor. Başaramadıkları şey ise küresel durumu görmek. Büyük bir strateji geliştirmeleri lazım.

Soru: Ne gibi?

Nixon: Gerçek düşmanını bil. Düşman, sadece bin Ladin ve onun terörist ağları değil, ama İslam dünyasını teslim almayı tehdit edecek bir hareket. O sakallılar ve onlardan bile daha tehlikeli devlet sponsorları, Suudi ve Kuveyt petrolünü istiyor. Bu onlara makul Müslümanları, Hristiyan ve Musevi kafirleri ortadan kaldırmak için nükleer ve biyolojik silahlar satın alacak ya da üretecek parayı sağlayacak.

Soru: Onları nasıl durdururdunuz?

Nixon: Bölerek. Komunist bloğu Sovyetlere karşı Çin kartını oynayarak böldüğümüz gibi. Sizin jenerasyonun kartı ise Türkiye -en güçlü orduya sahip laik Müslüman ülke.

Soru: Türkler şimdiden 100 komando göndermeye gönüllü oldu. Sizce daha fazlasını istemeli miyiz?

Nixon: Bu terörist Afgan mantığından kurtulalım. Dünya şaşkınken ve herşey değişkenken, zamanı yakala. Ben olsam, Ankara ile sınırı aşıp Irak'ın kuzeyini ilhak etmesi için anlaşma yapardım. Zaten bölgenin çoğu Kürtlerin elinde ama daha önemlisi Saddam Hüseyin'in petrolünün neredeyse yarısının üretildiği Kerkük'teki petrol yatakları burada.

Soru: Bu savaş olmaz mı?

Nixon: Çabuk savaş... Saddam'ın biyolojik ve nükleer silah tehdidi ve terörist bağlantılarıyla haklı çıkarılacak olan çabuk bir savaş. Türklerin Bağdat'ta dostane bir hükümet kurmasının karşılığında hava desteği ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi desteği sağlayabiliriz. Serbest kalan Iraklılar, güneydeki petrollerini pompalamaya başlarlar ve OPEC'le atışabilmemize yardım ederler.

Soru: Peki, Türklerin bu işten çıkarı ne olacak?

Nixon: İlk olarak, büyük para. Kuzey Irak'tan yaklaşık 2 milyon varil petrol günlük olarak. Artı, Avrupa Birliği Türkleri selamlamak için önlerine eğilecektir. Ayrıca, Türkiye kendi içindeki Kürt problemini, Irak'ta ele geçirecekleri bölgeyi 'Kürdistan' adıyla özerk bir bölge ilan ederek çözecektir!

Soru: Ama bu yeni sınırlar demek. Arap ülkeleri parçalanmadan kaygı duymayacaklar mı?

Nixon: Türkler Müslümandır, Arap değil. Suriye Türkiye'ye karşı yürütülen terörist faaliyetlerin merkezi olduğu dönemde, Türkler sınıra asker yığdılar. Kabuğuna çekilen Şam yönetimi, terör elebaşısını ülkeden attı ve şimdi Abdullah Öcalan bir Türk hapishanesinde. Hem yeni sınırlar hakkındaki problem ne ki? Irak, 20. yüzyılda İngiliz tertibiydi. Sadece 50 yıl önce İsrail bir devlet oldu, yakında da bir Filistin devleti olacak. Yeni dönem, yeni sınırlar...

Soru: İsrail hakkında konuşmak gerekirse...

Nixon: Şunları söyleyeyim. Şaron'a Ürdün vadisini ilhak etmesini söylerdim, ama sonra Batı Şeria'nın geri kalanını teslim etmesini... Biliyorum, benimle aynı fikirde değilsin Bill... Daha sonra Suudiler'e ve diğer zengin Araplar'a Filistin'de iyi bir iskan planlaması öneririm, yoksa bir milyon Filistinli göçmen ile uğraşmak zorunda kalırlar. Irak'ın tehdidi etkisiz hale getirildiğinde ve İran imana geldiğinde şeyhler borçlarını ödemek için acele edecektir.