Sınav skandallarına bir yenisini ekleyen ÖSYM, avukatların hakimlik ve savcılık sınavını da iptal edildi.
13 karı - kocanın aynı sorulara aynı cevapları vermesi gibi komik tesadüflere rastlanılan sınav hakkında adaylardan suç duyurusunda bulunanlar hayli fazla…
2 yıl önce yapılan TUS sınavında ise yanlış hazırlanan 5 soru doğru kabul edilerek tekrar puanlamaya gidildi. Yeni puanlar ile yerleri değişecek doktorlar ise kara kara düşünüyor. 2010 senesinde iptal edilen KPSS sınavı, 350 kişinin tam puan alması ile cevapların önceden bilindiği yönündeki kuşkuyu doğrulamıştı.
ÖSYM görünen o ki, artık sadece üniversite yerleştirme sınavı konusunda değil, mesleki sınavlarda da şaibelidir.
Başkanının tüm bu gelişmelere rağmen halen vazifeden ayrılma kararı veremediği ÖSYM, misyonunu tamamlamıştır.
İlköğretime başlama yaşı kanunen düşürülen Türkiye’ de, okulların açılmasına az bir zaman kala halen yaş tartışması devam ediyor. Çok küçük yaşta sırt çantası takmaya başlayacak miniklerin ileride kamburlaşacağına kadar uzanan mevzular masaya yatırılıyor.
Kanunlaşan zorunlu eğitim yaşı meselesi, pek çok ailenin çocuğuna okula gitmemesi için doktor raporu almasına engel olamadı. Geleceğimizin teminatı gençlerimiz konusunda henüz “Türk modeli “oluşmamış Türkiye’de, eğitim en hayati konuların başında geliyor.
Model genç, her şeyden evvel hayata atılırken kopya çekmeye ihtiyaç duymamalıdır. Ancak yüksek eğitime ve mesleki kariyere adım atılması için uygulanan sınavların dahi ihtilaflı olması, sınavlar ülkesinde bazı şeylerin ters gittiğini gösteriyor. Bu noktada eğitimin sınav girdabından çıkarılması en doğru çözümdür.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın on yıldır dile getirdiği “sınavsız üniversite” projesi bugünkü yanlışların pek çoğunu halledecek tek çözümdür.
Kabiliyetine ve ilgisine göre gençleri yükseköğretime yönlendirmek ülke olarak halledilemeyecek büyüklükte bir problem değildir.
Türkiye’de personel sınavlarına ihtiyaç duyulmadan herkese iş imkanı da temin edilebilir. Sınavsız üniversite ve mezun olan herkese iş imkanı temini ise, sağlam bir ekonomik alt yapı gerektirir.
Milli Ekonomi Modeli’nde yer alan adil bir gelir dağılımı ile sürekli büyüme sağlanmış ve bu sayede tam istihdam seviyesine ulaşılmıştır. Öyleyse pek sorunun hallinin yolu ekonomiden geçmektedir ve doğru bir ekonomi politikası eğitimde de sıkıntıları aşmamızı sağlayacaktır.
Dünya Bankası ve ya IMF ile değil, Milli Ekonomi Modeli ile tam bağımsız bir ekonomi modeli uygulamalıyız.
13 karı - kocanın aynı sorulara aynı cevapları vermesi gibi komik tesadüflere rastlanılan sınav hakkında adaylardan suç duyurusunda bulunanlar hayli fazla…
2 yıl önce yapılan TUS sınavında ise yanlış hazırlanan 5 soru doğru kabul edilerek tekrar puanlamaya gidildi. Yeni puanlar ile yerleri değişecek doktorlar ise kara kara düşünüyor. 2010 senesinde iptal edilen KPSS sınavı, 350 kişinin tam puan alması ile cevapların önceden bilindiği yönündeki kuşkuyu doğrulamıştı.
ÖSYM görünen o ki, artık sadece üniversite yerleştirme sınavı konusunda değil, mesleki sınavlarda da şaibelidir.
Başkanının tüm bu gelişmelere rağmen halen vazifeden ayrılma kararı veremediği ÖSYM, misyonunu tamamlamıştır.
İlköğretime başlama yaşı kanunen düşürülen Türkiye’ de, okulların açılmasına az bir zaman kala halen yaş tartışması devam ediyor. Çok küçük yaşta sırt çantası takmaya başlayacak miniklerin ileride kamburlaşacağına kadar uzanan mevzular masaya yatırılıyor.
Kanunlaşan zorunlu eğitim yaşı meselesi, pek çok ailenin çocuğuna okula gitmemesi için doktor raporu almasına engel olamadı. Geleceğimizin teminatı gençlerimiz konusunda henüz “Türk modeli “oluşmamış Türkiye’de, eğitim en hayati konuların başında geliyor.
Model genç, her şeyden evvel hayata atılırken kopya çekmeye ihtiyaç duymamalıdır. Ancak yüksek eğitime ve mesleki kariyere adım atılması için uygulanan sınavların dahi ihtilaflı olması, sınavlar ülkesinde bazı şeylerin ters gittiğini gösteriyor. Bu noktada eğitimin sınav girdabından çıkarılması en doğru çözümdür.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın on yıldır dile getirdiği “sınavsız üniversite” projesi bugünkü yanlışların pek çoğunu halledecek tek çözümdür.
Kabiliyetine ve ilgisine göre gençleri yükseköğretime yönlendirmek ülke olarak halledilemeyecek büyüklükte bir problem değildir.
Türkiye’de personel sınavlarına ihtiyaç duyulmadan herkese iş imkanı da temin edilebilir. Sınavsız üniversite ve mezun olan herkese iş imkanı temini ise, sağlam bir ekonomik alt yapı gerektirir.
Milli Ekonomi Modeli’nde yer alan adil bir gelir dağılımı ile sürekli büyüme sağlanmış ve bu sayede tam istihdam seviyesine ulaşılmıştır. Öyleyse pek sorunun hallinin yolu ekonomiden geçmektedir ve doğru bir ekonomi politikası eğitimde de sıkıntıları aşmamızı sağlayacaktır.
Dünya Bankası ve ya IMF ile değil, Milli Ekonomi Modeli ile tam bağımsız bir ekonomi modeli uygulamalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018