Geçen hafta Nevşehir Kozaklı, İcmal Gençliğini ağırladı.
Dile kolay; hamurları Prof. Dr. Haydar Baş beyin gayreti, hizmeti, ilmi, irfanı, himmeti ve dualarıyla yoğrulmuş üç bini aşkın genç vardı.
Üç beş arkadaşımızı kahve köşelerinden ve sinemalardan çekip çıkartarak ibadet ve zikrulllah meclislerine alıştırmaya çalıştığımız 80’li yıllara şahit olan bizler, üç bin gencin cem olduğu Kozaklı programıyla “oluşun yüceliğini ve büyüklüğünü” bir kez daha idrak ettik.
O dönemde peşimize üç-beş kuruş harçlıkla tuttukları öğrencileri takıp bizleri takip ettiren ve bataklıktan kurtardığımız arkadaşlarımızı ayartmaya çalışan dönemin taassub ma’lulu İmam-Hatip hocaları, devrin kaba softa İslamcıları, tarikat müsveddeleri, ne hazin tecellidir ki, bugün maalesef Amerika’nın, Avrupa’nın ve Haçlıların safına demirlemediler, hak ile yeksan oldular, adları-sanları kayboldu.
Prof. Dr. Baş’ın, tek kişiyle başlayan ve fakat altın halkaları Rasulullah’a uzanan İcmal mektebi, medeniyet üniversitesi oldu; bin oldu, binler oldu, milyonlar oldu. Temellerini Hacı Bektaş’ın attığı Osmanlı çınarı gibi çınar oldu, dalları-budakları dünyayı sardı.
Nevşehir’de bu çınarın, programa iştirak edebilen genç eşkinlerini temaşa ettik.
Nevşehir’deki İcmal gençliği tablosu, Allah rızası için yola çıkan samimi bir Allah erine lütfedilen çok büyük bir bereket, çok farklı bir ilahi ihsan ve Yüce milletimizin üzerindeki ilahi hesabın devam ettiğinin göstergesidir.
Üç günlük adeta hızlandırılmış medeniyet, kültür, inanç ve ibadet eğitiminden geçti gençler…
Tevhid, iman, medeniyet, insanlık ve birlik mayasıyla mayalandılar.
Dış politikadan iç siyasete, sosyal hayattan dini hayatımıza kadar geniş yelpazede verilen seminer ve eğitimler, ibadet ve teravihlerle taçlandı.
Herkesin ortak kanaati şuydu:
Sanki Arafat’taydık, teravihlerimizi adeta Beytullah’ta kıldık.
Rahmet herkesi, her yanı kuşatmıştı. Gençler, Allah’a dost, Rasulullah’a dost, Ehl-i Beyt’ine dost, Allah dostlarına dost, yüce milletimize ve ana-babalarına dost olmuşlardı.
Bu böyledir buyurur, İmam Ali; “Allah dostlarının yad edildiği ve bulunduğu yere rahmet ve sekinet yağar.”
Prof. Dr. Baş’ın “Horasan erenlerinin Genelkurmay Başkanı” diye nitelediği alperenlerin reisi Hacı Bektaş-ı Veli’nin kucağında, adeta onun ruhaniyetini bir elbise gibi giyinerek, yüce milletimize hizmet ve insanlık idealini tazelediler yüreklerinde…
Kapanış konuşmasını İcmal gençliğinin hâmurkarı ve medeniyetimizin medar-ı iftiharı, siyaset, ilim, irfan ve Allah adamı Prof. Dr. Baş yaptı.
Tam bir manifestoydu konuşma… Sadece gençlerimiz değil, ekranları başında izleyenlerde umutla ve gözyaşlarıyla takip ettiler.
Gençler, Türkiye’nin istikbali ve ikbali sizlersiniz, zapt edilemeyen tek kale kaldı, o da İcmal gençliğidir, dedi Prof. Dr. Baş.
Dış politikadan ekonomiye, sosyal barış ve adaletten medeniyet değerlerimize kadar pekçok konuda en temel ve hayati ölçülerin altını çizdi.
Medeniyet ve millet kimliğimizin dinlerarası diyalog yöntemiyle değiştirilip Haçlı kıvamına dönüştürülmeye çalışıldığına dikkat çekti. Kimlik ve gönüllerdeki bu dönüşümün, toplumlar ve devletler bazındaki görüntüsünün Büyük Ortadoğu Projesi ile dışa vurduğunu, Müslüman görünenlerin birçoğunun bu süreçte Haçlı işgalcilerinin safında yer tuttuğunu örneklendirdi. 90’lı yıllarda başlatılan bu Haçlılaştırma sürecinde, dönüştürülemeyen ve zapt edilemeyen tek kalenin İcmal gençliği olduğunu söyledi.
Ülkemiz ve bölgemizin sürüklendiği kaostan kurtulmanın yollarını gösterdi; bu bağlamda İcmal gençliğine çok büyük vazife ve mesuliyetler düştüğünü hatırlattı.
İcmal gençliğinin temel haslet ve değişmez karakterinin, Allah rızasını kazanmak ve aynen Anadolu’daki gönülleri fetheden alperenler gibi hak yolda halka hizmet olduğunu vurguladı. 1071’li yıllarda Anadolu’daki yetmişiki buçuk milleti Ehl-i Beyt nefesiyle yoğurup Müslüman Türk yapan Horasan erenlerinin birlik ve Tevhid iksirinin İcmal gençliğinin elinde ve yüreğinde bulunduğunu belirtti. Prof. Dr. Baş, aynen geçmişin ağzı dualı Horasan erenleri gibi, İcmal gençliğinin de gece-gündüz çalışarak, Allah’a gerçek bir kul, Rasullullah’a ve Ehl-i beytine yürekten aşık bir iman abidesi, ana-babalarına ve milletimize hizmette gerçek bir alperen olmalarını öğütledi, birliğimizin ve geleceğimizin teminatı olduklarını yineledi.
Siyaset de, ticaret de, millet de, devlet de, hatta Haçlı tezgahlarıyla inim inim inleyen İslam coğrafyası da sizi bekliyor, sizin yüce karakter ve hizmetlerini bekliyor, umut ve istikbal sizsiniz diyor Prof. Dr. Baş.
Zerre kadar imanı, iz’anı ve aklı olan her kula, Allah sizleri var etsin hocam, demek düşer.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin otağı Nevşehir, Horasan erenlerinin gönül fütühâtı sürecinde olduğu gibi, geçen hafta da Türkiye’nin istikbalinin ve bahtının İcmal gençliğiyle açık ve aydınlık olduğunu muştuladı...
Bundan sonrası Türk milletinin, bahtına sahip çıkması veya sahip çıkmayarak kendi eliyle bahtını karartması tercihiyle şekillenecektir.
İnşallah yazılarımızı Mekke ve Medine’den ulaştırmaya çalışacağız... Buluşuncaya dek, Hakk’a emanet olun!
Dile kolay; hamurları Prof. Dr. Haydar Baş beyin gayreti, hizmeti, ilmi, irfanı, himmeti ve dualarıyla yoğrulmuş üç bini aşkın genç vardı.
Üç beş arkadaşımızı kahve köşelerinden ve sinemalardan çekip çıkartarak ibadet ve zikrulllah meclislerine alıştırmaya çalıştığımız 80’li yıllara şahit olan bizler, üç bin gencin cem olduğu Kozaklı programıyla “oluşun yüceliğini ve büyüklüğünü” bir kez daha idrak ettik.
O dönemde peşimize üç-beş kuruş harçlıkla tuttukları öğrencileri takıp bizleri takip ettiren ve bataklıktan kurtardığımız arkadaşlarımızı ayartmaya çalışan dönemin taassub ma’lulu İmam-Hatip hocaları, devrin kaba softa İslamcıları, tarikat müsveddeleri, ne hazin tecellidir ki, bugün maalesef Amerika’nın, Avrupa’nın ve Haçlıların safına demirlemediler, hak ile yeksan oldular, adları-sanları kayboldu.
Prof. Dr. Baş’ın, tek kişiyle başlayan ve fakat altın halkaları Rasulullah’a uzanan İcmal mektebi, medeniyet üniversitesi oldu; bin oldu, binler oldu, milyonlar oldu. Temellerini Hacı Bektaş’ın attığı Osmanlı çınarı gibi çınar oldu, dalları-budakları dünyayı sardı.
Nevşehir’de bu çınarın, programa iştirak edebilen genç eşkinlerini temaşa ettik.
Nevşehir’deki İcmal gençliği tablosu, Allah rızası için yola çıkan samimi bir Allah erine lütfedilen çok büyük bir bereket, çok farklı bir ilahi ihsan ve Yüce milletimizin üzerindeki ilahi hesabın devam ettiğinin göstergesidir.
Üç günlük adeta hızlandırılmış medeniyet, kültür, inanç ve ibadet eğitiminden geçti gençler…
Tevhid, iman, medeniyet, insanlık ve birlik mayasıyla mayalandılar.
Dış politikadan iç siyasete, sosyal hayattan dini hayatımıza kadar geniş yelpazede verilen seminer ve eğitimler, ibadet ve teravihlerle taçlandı.
Herkesin ortak kanaati şuydu:
Sanki Arafat’taydık, teravihlerimizi adeta Beytullah’ta kıldık.
Rahmet herkesi, her yanı kuşatmıştı. Gençler, Allah’a dost, Rasulullah’a dost, Ehl-i Beyt’ine dost, Allah dostlarına dost, yüce milletimize ve ana-babalarına dost olmuşlardı.
Bu böyledir buyurur, İmam Ali; “Allah dostlarının yad edildiği ve bulunduğu yere rahmet ve sekinet yağar.”
Prof. Dr. Baş’ın “Horasan erenlerinin Genelkurmay Başkanı” diye nitelediği alperenlerin reisi Hacı Bektaş-ı Veli’nin kucağında, adeta onun ruhaniyetini bir elbise gibi giyinerek, yüce milletimize hizmet ve insanlık idealini tazelediler yüreklerinde…
Kapanış konuşmasını İcmal gençliğinin hâmurkarı ve medeniyetimizin medar-ı iftiharı, siyaset, ilim, irfan ve Allah adamı Prof. Dr. Baş yaptı.
Tam bir manifestoydu konuşma… Sadece gençlerimiz değil, ekranları başında izleyenlerde umutla ve gözyaşlarıyla takip ettiler.
Gençler, Türkiye’nin istikbali ve ikbali sizlersiniz, zapt edilemeyen tek kale kaldı, o da İcmal gençliğidir, dedi Prof. Dr. Baş.
Dış politikadan ekonomiye, sosyal barış ve adaletten medeniyet değerlerimize kadar pekçok konuda en temel ve hayati ölçülerin altını çizdi.
Medeniyet ve millet kimliğimizin dinlerarası diyalog yöntemiyle değiştirilip Haçlı kıvamına dönüştürülmeye çalışıldığına dikkat çekti. Kimlik ve gönüllerdeki bu dönüşümün, toplumlar ve devletler bazındaki görüntüsünün Büyük Ortadoğu Projesi ile dışa vurduğunu, Müslüman görünenlerin birçoğunun bu süreçte Haçlı işgalcilerinin safında yer tuttuğunu örneklendirdi. 90’lı yıllarda başlatılan bu Haçlılaştırma sürecinde, dönüştürülemeyen ve zapt edilemeyen tek kalenin İcmal gençliği olduğunu söyledi.
Ülkemiz ve bölgemizin sürüklendiği kaostan kurtulmanın yollarını gösterdi; bu bağlamda İcmal gençliğine çok büyük vazife ve mesuliyetler düştüğünü hatırlattı.
İcmal gençliğinin temel haslet ve değişmez karakterinin, Allah rızasını kazanmak ve aynen Anadolu’daki gönülleri fetheden alperenler gibi hak yolda halka hizmet olduğunu vurguladı. 1071’li yıllarda Anadolu’daki yetmişiki buçuk milleti Ehl-i Beyt nefesiyle yoğurup Müslüman Türk yapan Horasan erenlerinin birlik ve Tevhid iksirinin İcmal gençliğinin elinde ve yüreğinde bulunduğunu belirtti. Prof. Dr. Baş, aynen geçmişin ağzı dualı Horasan erenleri gibi, İcmal gençliğinin de gece-gündüz çalışarak, Allah’a gerçek bir kul, Rasullullah’a ve Ehl-i beytine yürekten aşık bir iman abidesi, ana-babalarına ve milletimize hizmette gerçek bir alperen olmalarını öğütledi, birliğimizin ve geleceğimizin teminatı olduklarını yineledi.
Siyaset de, ticaret de, millet de, devlet de, hatta Haçlı tezgahlarıyla inim inim inleyen İslam coğrafyası da sizi bekliyor, sizin yüce karakter ve hizmetlerini bekliyor, umut ve istikbal sizsiniz diyor Prof. Dr. Baş.
Zerre kadar imanı, iz’anı ve aklı olan her kula, Allah sizleri var etsin hocam, demek düşer.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin otağı Nevşehir, Horasan erenlerinin gönül fütühâtı sürecinde olduğu gibi, geçen hafta da Türkiye’nin istikbalinin ve bahtının İcmal gençliğiyle açık ve aydınlık olduğunu muştuladı...
Bundan sonrası Türk milletinin, bahtına sahip çıkması veya sahip çıkmayarak kendi eliyle bahtını karartması tercihiyle şekillenecektir.
İnşallah yazılarımızı Mekke ve Medine’den ulaştırmaya çalışacağız... Buluşuncaya dek, Hakk’a emanet olun!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019