Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geçici üyelik seçimi 16 Ekim'de New York'ta yapılacak. Seçim bizim için önemli; ülkemiz de aday. İspanya bir başka aday. Bu ülke AB üyesi olması hasebiyle Avrupa ülkelerini yanında bulacaktır. Yeni Zelanda da aday. Görünen o ki, seçimde çekişeceğimiz rakip İspanya'dır.Avrupa İspanya'yı destekleyecek ise de, bizim arkamızda da Müslüman ülkeler var diyebilir miyiz? Keşke diyebilseydik. Küstürmediğimiz ülke mi kaldı?Ancak Türkiye'nin stratejik konumu ve BM gündemindeki Suriye, Irak ve İran gibi üyelerle komşu olması, dünyanın sancılı bölgelerinin kesişme noktasında bulunması, seçim sonuçlarını etkileyebilir de.IŞİD' le mücadelede koalisyon için karar zirvesinden Türkiye'ye nasıl bir rol çıkacak? Üstlenilecek rol ya da neyi taahhüt edeceğimiz de seçimi etkiler. İş, pazarlığa kalmış gözüküyor. Diyeceksiniz ki, oy kullanacak 193 ülke var, pazarlık ise Türkiye-ABD arasında olacak. Parayı veren düdüğü çalar; BM'nin bütçesine destek olan, devasa rakamları bulan giderlerini önemli ölçüde karşılayan ABD olduğu için Genel Kurul'u yönlendirebilmektedir.Buradan baktığımızda BM Yönetimindeki sorunları görmezden gelemeyiz; başta Güvenlik Konseyi olmak üzere BM sisteminin reformu acilen gereklidir. Özellikle Güvenlik Konseyi'nin demokratik ve üye devletlere hesap verebilirliği öne çıkarılmalı, daha da önemlisi arttırılmalıdır. Yapısal reform konusunu bir başka yazımızda ele almak üzere, BM'in rolüne dönelim;1945'te kurulduğundan beri uluslararası ilişkilerin yürütüldüğü en kapsamlı forum olmuştur BM. Çatısı altında çok sayıda kurum vardır. Bunlar nükleer projelerin denetiminden eğitime, mültecilerden çocuklara, kadınlara kadar çeşitli alanlarda çalışmalar yapar, raporlar yayımlar.BM'nin beyni Güvenlik Konseyi'dir. Konsey en üst karar organıdır, aldığı kararlar bağlayıcıdır. 2. Dünya Savaşı'nın galipleri ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin Konseyin daimi üyesidir ve de veto hakları vardır. Güvenlik Konseyi'nde alınan karar bu üyelerden biri tarafından veto edilirse, karar uygulanamaz.Konsey'de 10 üye daha vardır, bunlar geçici üye olup, veto hakları yoktur. İşte bahsettiğimiz 16 Ekim'deki seçim geçici üyelik içindir. Türkiye BM'nin kurucu üyesidir, 24 Ekim 1945'te kuruluş sözleşmesini imzalayan 51 ülkeden biridir. 1951'den bu yana da 4 kez geçici üyelik görevinde bulunmuştur.Koalisyon pazarlığında AKP Hükümeti'nin ülkeyi zor durumda bırakabilecek tavizler bir yana, ülke olarak haysiyetli bir seçimle Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi olursak; hiç olmazsa orada ülke, bölge ve dünya barışı için katkıda bulunarak hatalardan dönme ve pişmanlık erdemiyle tanışabiliriz.Dünya kamuoyunda dahi insan hakları sabıkalısı olarak kötü şöhretimizi silebilmek için bu milletler ailesinin, en kapsamlı en etkin forumunda yakalayabileceğimiz fırsatı değerlendirelim. Bulunduğumuz yeri hak edebilme adına, inatlaşma yüzünden veto yemiş kararların dünya kamuoyundaki tepkisini BM Genel Kurul'unda olumlu içtihada dönüştürecek çaba, günahlarımıza kefaret olur mu acaba?!