Geleceğe güvenle bakabilmek ve yaşayabileceği yarınları olacağını düşünebilmek vatandaşlar için önemli olduğu gibi devletler için de önemlidir.
Yarını olmayan bir insan üretemeyeceği ve düşünemeyeceği için muhtaç olmak zorunda kalacaktır.
Milletlerin de insanlar gibi geleceğe güvenle bakabilmeleri gereklidir. Bu güven duygusunun siyasi, ekonomik ve sosyal tüm alanlarda yaşanması gerekir. Eğer milletler bu güven duygusundan yoksun olurlarsa, kalkınmaları mümkün olmaz ve büyük devlet olamazlar.
Türk milleti tarihte imparatorluklar kurmuş köklü bir millettir. Bu kurulmuş olan imparatorlukların temelinde bahsettiğimiz bu güven ve yarınından emin olma duygusu vardır.
Bu duyguları, Türk milletine hissettiren ve yaşatan ulu hakanlar ve cihan padişahları, dünyanın hiçbir milletine nasip olmayan topraklara hükmetmişler, çağ açıp çağ kapamışlar ve hem kendileri hem de askerleri âlemlere rahmet Hz. Muhammed'in (SAV) mübarek övgüsüne mazhar olmuşlardır.
Üzülerek ifade ediyorum ki, bu eşsiz millete yarım asırdan buyana gelmiş geçmiş tümduğu ideallerini ve büyük millet olduğunu bilerek veya bilmeyerek unutturmuşlardır.
Günümüz konjonktürünü ele aldığımızda bu gerçeğin nişanelerini görmekteyiz.
Türkiye hükümetlerinin zafiyetleri sonuduğu ideallerini ve büyük millet olduğunu bilerek veya bilmeyerek unutturmuşlardır.
Günümüz konjonktürünü ele aldığımızda bu gerçeğin nişanelerini görmekteyiz.
Türkiye hükümetlerinin zafiyetleri sonucu dış politikada gelinen bu noktada KKTC'nin artık bir yarınından bahsetmek mümkün değildir.
Ortadoğu konusunda bir devlet politikamız olmadığı gerçeğinden hareketle ve Türkiye'yi yok sayarak kurulan bir Yahudi güdümlü Kürt devleti ortada iken Musul, Kerkük ve bu coğrafyadaki Türkmenlerin yarınlarının olacağından bahsetmek mümkün değildir.
AKP hükümeti ülke yönetimini devraldığında 200 milyar dolar düzeyinde olan iç ve dış borç toplamımız, 380 milyar dolar seviyesine ulaşmış ve artık ödenmesi çok güç bir noktaya gelmiştir. Bundan dolayı bu şekilde devam ettiği müddetçe ekonomi konusunda da Türkiye'nin bir yarını olduğundan bahsedemeyeceğiz.
AB üyeliği uğrunda istenen her şeyi kayıtsız şartsız yerine getiren AKP hükümeti'nin ve önceki hükümetlerin Türk milletini getirdiği bu noktada Türkiye için bir yarından bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Bütün bu ve benzeri icraatlar devam ettiği müddetçe, Türkiye'nin yarınlarının daha çok tehdit, daha çok borç, daha çok fitne ve daha çok kayıplarla dolu olacağını söylemek hiç de zor olmayacaktır.
Yarım asırdan bu yana hiçbir siyasi Türk milletine bir yarın vaat etmemiştir. Günümüz siyasileri de hem hiçbir şey vaat etmeyen hem de milleti yanıltan bu kervanın yolundan aynı şekilde devam etmektedirler.
Tüm siyasiler AB'nin, ABD'nin ve IMF'nin karanlık projelerini Türk milletine dayatırken, Türk milletine parlak bir gelecek ve aydınlık bir yarın öneren tek bir lider göze çarpmaktadır. Bu lider ikinci Kuvay-ı Milliye'nin Lideri BTP genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Herkes AB'yi "milli ideal", ABD'yi "stratejik müttefik" ve IMF'yi "ortak" olarak kabul ederek Türk milletini bunlara mahkûm ederken, BTP lideri bunların hepsine "HAYIR" demektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Türk milletine vaat ettiği ve söz verdiği, sıradan siyasetçilerin hayallerinin bile ulaşamayacağı bir hedef var.
Prof. Dr. Haydar Baş'la Türk milletini bekleyen yarın budur...
Kâinat devleti olmak...
Yarını olmayan bir insan üretemeyeceği ve düşünemeyeceği için muhtaç olmak zorunda kalacaktır.
Milletlerin de insanlar gibi geleceğe güvenle bakabilmeleri gereklidir. Bu güven duygusunun siyasi, ekonomik ve sosyal tüm alanlarda yaşanması gerekir. Eğer milletler bu güven duygusundan yoksun olurlarsa, kalkınmaları mümkün olmaz ve büyük devlet olamazlar.
Türk milleti tarihte imparatorluklar kurmuş köklü bir millettir. Bu kurulmuş olan imparatorlukların temelinde bahsettiğimiz bu güven ve yarınından emin olma duygusu vardır.
Bu duyguları, Türk milletine hissettiren ve yaşatan ulu hakanlar ve cihan padişahları, dünyanın hiçbir milletine nasip olmayan topraklara hükmetmişler, çağ açıp çağ kapamışlar ve hem kendileri hem de askerleri âlemlere rahmet Hz. Muhammed'in (SAV) mübarek övgüsüne mazhar olmuşlardır.
Üzülerek ifade ediyorum ki, bu eşsiz millete yarım asırdan buyana gelmiş geçmiş tümduğu ideallerini ve büyük millet olduğunu bilerek veya bilmeyerek unutturmuşlardır.
Günümüz konjonktürünü ele aldığımızda bu gerçeğin nişanelerini görmekteyiz.
Türkiye hükümetlerinin zafiyetleri sonuduğu ideallerini ve büyük millet olduğunu bilerek veya bilmeyerek unutturmuşlardır.
Günümüz konjonktürünü ele aldığımızda bu gerçeğin nişanelerini görmekteyiz.
Türkiye hükümetlerinin zafiyetleri sonucu dış politikada gelinen bu noktada KKTC'nin artık bir yarınından bahsetmek mümkün değildir.
Ortadoğu konusunda bir devlet politikamız olmadığı gerçeğinden hareketle ve Türkiye'yi yok sayarak kurulan bir Yahudi güdümlü Kürt devleti ortada iken Musul, Kerkük ve bu coğrafyadaki Türkmenlerin yarınlarının olacağından bahsetmek mümkün değildir.
AKP hükümeti ülke yönetimini devraldığında 200 milyar dolar düzeyinde olan iç ve dış borç toplamımız, 380 milyar dolar seviyesine ulaşmış ve artık ödenmesi çok güç bir noktaya gelmiştir. Bundan dolayı bu şekilde devam ettiği müddetçe ekonomi konusunda da Türkiye'nin bir yarını olduğundan bahsedemeyeceğiz.
AB üyeliği uğrunda istenen her şeyi kayıtsız şartsız yerine getiren AKP hükümeti'nin ve önceki hükümetlerin Türk milletini getirdiği bu noktada Türkiye için bir yarından bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Bütün bu ve benzeri icraatlar devam ettiği müddetçe, Türkiye'nin yarınlarının daha çok tehdit, daha çok borç, daha çok fitne ve daha çok kayıplarla dolu olacağını söylemek hiç de zor olmayacaktır.
Yarım asırdan bu yana hiçbir siyasi Türk milletine bir yarın vaat etmemiştir. Günümüz siyasileri de hem hiçbir şey vaat etmeyen hem de milleti yanıltan bu kervanın yolundan aynı şekilde devam etmektedirler.
Tüm siyasiler AB'nin, ABD'nin ve IMF'nin karanlık projelerini Türk milletine dayatırken, Türk milletine parlak bir gelecek ve aydınlık bir yarın öneren tek bir lider göze çarpmaktadır. Bu lider ikinci Kuvay-ı Milliye'nin Lideri BTP genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Herkes AB'yi "milli ideal", ABD'yi "stratejik müttefik" ve IMF'yi "ortak" olarak kabul ederek Türk milletini bunlara mahkûm ederken, BTP lideri bunların hepsine "HAYIR" demektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Türk milletine vaat ettiği ve söz verdiği, sıradan siyasetçilerin hayallerinin bile ulaşamayacağı bir hedef var.
Prof. Dr. Haydar Baş'la Türk milletini bekleyen yarın budur...
Kâinat devleti olmak...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024