Türkiye'nin zeytinyağı potansiyeli ve gerçekler
Türkiye, 2024’te 750 bin tonla zeytinyağı üretiminde rekor kırıp İspanya’yı solladı; ama 2025’te kuraklık ve maliyet kriziyle üretim yüzde 80 çakılabilir
19.11.2025 18:40:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





2025 yılı, Türkiye zeytinyağı sektörü için çelişkili bir tablo sunuyor. Rekor üretim sezonunun ardından gelen iklim darbeleri, yüksek maliyetler ve küresel rekabet, bu altın sıvının geleceğini belirsiz kılıyor. Akdeniz'in bereketli topraklarında yetişen zeytinler, binlerce yıllık bir miras taşıyor; ancak güncel veriler, potansiyelin realize olmasında yapısal engellerin baskın çıktığını gösteriyor.
Muazzam potansiyel ve üstün kalite
Türkiye, dünyanın en büyük zeytinlik alanına sahip ülkesi olarak (yaklaşık 1 milyon hektar), zeytinyağı üretiminde dev bir potansiyele sahip. 2024/25 sezonunda 750 bin ton zeytinyağı üretimiyle rekor kıran ülke, zeytin hasadında 3,75 milyon tona ulaştı. Bu, İspanya ve İtalya gibi devleri geride bırakarak Türkiye'yi ikinci sıraya taşıdı. Kalite açısından ise yerli çeşitler (Memecik, Ayvalık) öne çıkıyor; 2025 NYIOOC Dünya Zeytinyağı Yarışması'nda Türk üreticiler 30 ödül kazandı, bu da premium segmentteki gücünü kanıtlıyor. Organik ve coğrafi işaretli ürünler, Avrupa Birliği standartlarında rekabet gücünü artırıyor. Potansiyel, yıllık 1 milyon ton üretime ulaşmak; ancak bu, sürdürülebilir tarıma bağlı.
Üretimdeki dalgalanmalar ve iklim tehditleri
Üretim istikrarsızlığı, sektörün en büyük handikabı. 2025/26 sezonu için tahminler karamsar: Nisan sıcağı ve yaz kuraklığı nedeniyle üretim 150-170 bin tona gerileyebilir. Küresel üretim de 2,65 milyon tona düşerken, Türkiye'nin payı yüzde 8-10 civarında kalacak. İklim değişikliği, artan sıcaklıklar ve düzensiz yağışlarla hasadı tehdit ediyor; 2025'te beklenmedik don ve kuraklık riski, verimi yüzde 30'a varan oranda düşürebilir. Küçük ölçekli aile çiftlikleri (sektörün yüzde 90'ı), modern sulama ve hastalıklara dirençli çeşitlere erişim eksikliğiyle boğuşuyor. Hükümetin destekleri artsa da, politika belirsizliği üretimi frenliyor.
Maliyet baskıları ve ekonomik sıkıntılar
Yüksek girdi maliyetleri, çiftçiyi bezdiriyor. 2025 enflasyonu yüzde 35'e ulaşırken, faiz oranları yüzde 50'yi buldu; gübre, mazot ve işçilik maliyetleri yüzde 40 arttı. Zeytinyağı fiyatları rekor üretime rağmen düşük kalıyor; çiftçiler, üretim maliyetini karşılayamıyor. 2024'te toplu ihracat yasağı kalksa da, iç piyasa doygunluğu ve döviz dalgalanmaları ihracatı baltalıyor. İlk çeyrekte zeytinyağı ihracatı yüzde 40,6 geriledi, 145 milyon dolara indi. Bu, küçük üreticilerin borç sarmalına girmesine yol açıyor; sektörde iflaslar yüzde 15 arttı.
Küresel rekabette kırılgan konum
Dünya pazarında Türkiye, İspanya (1,2 milyon ton), İtalya (450 bin ton) ve Yunanistan (195 bin ton) karşısında maliyet avantajıyla yarışıyor; ancak kalite algısı ve markalaşmada geride. Masa zeytini ihracatında rekor 255 milyon dolarla güçlü (yeşil zeytinlerde yüzde 50 artış), ama zeytinyağında hedef 130 bin tonun altında kalabilir. Rekabet, İspanya'nın toplu ihracat hakimiyeti ve İtalya'nın premium branding'inden kaynaklanıyor. Türkiye, Asya ve Afrika pazarlarında büyüme fırsatı yakalasa da, AB gümrük engelleri ve ticaret belirsizlikleri (örneğin ABD tarifeleri) engel. 2025'te fiyat düşüşleri (küresel bolluk nedeniyle) rekabeti kızıştıracak.
Sürdürülebilirlik anahtarı
Türkiye'nin zeytinyağı potansiyeli muazzam, kalitesi rakipsiz; ancak üretim dalgalanmaları, maliyet krizleri ve küresel rekabet, sektörü kırılgan kılıyor. 2025/26 sezonu, iklim ve ekonomi testleri getirecek. Çözüm, devlet destekli sulama yatırımları, kooperatifleşme ve markalaşmada yatıyor. Aksi takdirde, rekorlar nostaljiye dönüşebilir. Sektör, Akdeniz'in incisi olarak parlamaya devam etmeli yoksa solup gidecek.
Muazzam potansiyel ve üstün kalite
Türkiye, dünyanın en büyük zeytinlik alanına sahip ülkesi olarak (yaklaşık 1 milyon hektar), zeytinyağı üretiminde dev bir potansiyele sahip. 2024/25 sezonunda 750 bin ton zeytinyağı üretimiyle rekor kıran ülke, zeytin hasadında 3,75 milyon tona ulaştı. Bu, İspanya ve İtalya gibi devleri geride bırakarak Türkiye'yi ikinci sıraya taşıdı. Kalite açısından ise yerli çeşitler (Memecik, Ayvalık) öne çıkıyor; 2025 NYIOOC Dünya Zeytinyağı Yarışması'nda Türk üreticiler 30 ödül kazandı, bu da premium segmentteki gücünü kanıtlıyor. Organik ve coğrafi işaretli ürünler, Avrupa Birliği standartlarında rekabet gücünü artırıyor. Potansiyel, yıllık 1 milyon ton üretime ulaşmak; ancak bu, sürdürülebilir tarıma bağlı.
Üretimdeki dalgalanmalar ve iklim tehditleri
Üretim istikrarsızlığı, sektörün en büyük handikabı. 2025/26 sezonu için tahminler karamsar: Nisan sıcağı ve yaz kuraklığı nedeniyle üretim 150-170 bin tona gerileyebilir. Küresel üretim de 2,65 milyon tona düşerken, Türkiye'nin payı yüzde 8-10 civarında kalacak. İklim değişikliği, artan sıcaklıklar ve düzensiz yağışlarla hasadı tehdit ediyor; 2025'te beklenmedik don ve kuraklık riski, verimi yüzde 30'a varan oranda düşürebilir. Küçük ölçekli aile çiftlikleri (sektörün yüzde 90'ı), modern sulama ve hastalıklara dirençli çeşitlere erişim eksikliğiyle boğuşuyor. Hükümetin destekleri artsa da, politika belirsizliği üretimi frenliyor.
Maliyet baskıları ve ekonomik sıkıntılar
Yüksek girdi maliyetleri, çiftçiyi bezdiriyor. 2025 enflasyonu yüzde 35'e ulaşırken, faiz oranları yüzde 50'yi buldu; gübre, mazot ve işçilik maliyetleri yüzde 40 arttı. Zeytinyağı fiyatları rekor üretime rağmen düşük kalıyor; çiftçiler, üretim maliyetini karşılayamıyor. 2024'te toplu ihracat yasağı kalksa da, iç piyasa doygunluğu ve döviz dalgalanmaları ihracatı baltalıyor. İlk çeyrekte zeytinyağı ihracatı yüzde 40,6 geriledi, 145 milyon dolara indi. Bu, küçük üreticilerin borç sarmalına girmesine yol açıyor; sektörde iflaslar yüzde 15 arttı.
Küresel rekabette kırılgan konum
Dünya pazarında Türkiye, İspanya (1,2 milyon ton), İtalya (450 bin ton) ve Yunanistan (195 bin ton) karşısında maliyet avantajıyla yarışıyor; ancak kalite algısı ve markalaşmada geride. Masa zeytini ihracatında rekor 255 milyon dolarla güçlü (yeşil zeytinlerde yüzde 50 artış), ama zeytinyağında hedef 130 bin tonun altında kalabilir. Rekabet, İspanya'nın toplu ihracat hakimiyeti ve İtalya'nın premium branding'inden kaynaklanıyor. Türkiye, Asya ve Afrika pazarlarında büyüme fırsatı yakalasa da, AB gümrük engelleri ve ticaret belirsizlikleri (örneğin ABD tarifeleri) engel. 2025'te fiyat düşüşleri (küresel bolluk nedeniyle) rekabeti kızıştıracak.
Sürdürülebilirlik anahtarı
Türkiye'nin zeytinyağı potansiyeli muazzam, kalitesi rakipsiz; ancak üretim dalgalanmaları, maliyet krizleri ve küresel rekabet, sektörü kırılgan kılıyor. 2025/26 sezonu, iklim ve ekonomi testleri getirecek. Çözüm, devlet destekli sulama yatırımları, kooperatifleşme ve markalaşmada yatıyor. Aksi takdirde, rekorlar nostaljiye dönüşebilir. Sektör, Akdeniz'in incisi olarak parlamaya devam etmeli yoksa solup gidecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































