Türkiye'ye karşı AB 'birlik' oldu
Türkiye’nin güneyini terörden arındırmak amacıyla sınır güvenliği için yaptığı Barış Pınarı Harekâtı’na karşı Avrupa Birliği’nden yoğun tepki gelmesi, Türkiye söz konusu olduğunda Brüksel'in terör örgütü safında dahi birleşmekte sakınca görmediğini ortaya koyuyor
01.11.2019 00:00:00
Altmış yıllık tarihinde gerçekleştirdiği ekonomik bütünleşmeye siyasi bütünleşmeyi eklemekte zorlanan Avrupa Birliği (AB), dış politika ve güvenlik politikasındaki "tek seslilik" problemini bir türlü çözemedi.
AB'nin çözemediği bu sorun Türkiye karşıtlığı söz konusu olduğunda bir kenara bırakılabiliyor. AB-Türkiye ilişkileri ve sivil toplum konularında uzmanlaşan Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Filiz Cicioğlu'nun analizine göre; Türkiye'nin güneyini terörden arındırmak amacıyla sınır güvenliği için yaptığı Barış Pınarı Harekâtı'nın başlamasını takip eden saatlerde AB hiç gecikmeden bir açıklama yaptı.
Yirmi sekiz üye ülke adına yazılı açıklama yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini Suriye'de kalıcı çözümün askeri yollarla sağlanamayacağını belirtti. Bu tepkide dikkat çeken unsurların başında, pek çok konuda tek sesli hareket edemeyen AB'nin, operasyonun başlamasından sadece birkaç saat sonra 28 üye ülkenin imzaladığı böyle bir bildiriyi hazırlayabilmesi geliyor.
Diğer bir konu da, Suriye kriziyle ilgili yıllardır Türkiye'nin diplomatik çabalarına destek olmayan AB'nin şimdi Türkiye'yi siyasi çözüme davet ediyor olması.
Mogherini'nin açıklamalarını takiben Komisyon Başkanı Jean Claude Juncker ise Türkiye'nin yapmış olduğu bu harekâtın iyi sonuçlar doğurmayacağı ve Türkiye'nin oluşturmaya çalıştığı güvenli bölge konusunda kendisini mali olarak desteklemeyecekleri uyarısında bulundu.
Çifte standart
Harekâttan kısa bir süre sonra toplanan AB Dışişleri Konseyi, bu kez ilk anlardaki açıklaması kadar teksesli bir bildiri yayımlayamadı.
Zira ilk andaki bildiriye de şerh düşmek istediği, ancak sonradan ikna edildiği anlaşılan Macaristan bu kez toplantıya katılmayarak tavrını belli etti.
Ayrıca toplantıda İngiltere, net bir şekilde AB'nin diğer ülkelerinin karşısında yer alarak, AB tarafından Türkiye'ye karşı Birlik bazında bir silah ambargosu uygulanması taleplerini reddederek bu konuda Konsey'den ortak karar çıkmasını engelledi.
Bunun üzerine Almanya ve Fransa'yı takiben Finlandiya, Norveç, Çekya, İtalya, İspanya, Hollanda, İsveç ve İngiltere Türkiye'ye karşı ülke bazında silah ambargosu uygulayacaklarını belirttiler. Oysa aynı AB ülkeleri yıllardır Yemen'de bir insanlık dramına sebep olan Suudi Arabistan'a karşı benzer bir yaptırımı düşünmemişti bile.
Suudi Arabistan'a karşı sadece Yemen olayında değil, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesi sonrasında da tepki göstermeyen AB ülkelerinin, Türkiye'ye karşı nasıl bir çifte standart uyguladığı çok açık bir şekilde görülüyor.
AA
AB'nin çözemediği bu sorun Türkiye karşıtlığı söz konusu olduğunda bir kenara bırakılabiliyor. AB-Türkiye ilişkileri ve sivil toplum konularında uzmanlaşan Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Filiz Cicioğlu'nun analizine göre; Türkiye'nin güneyini terörden arındırmak amacıyla sınır güvenliği için yaptığı Barış Pınarı Harekâtı'nın başlamasını takip eden saatlerde AB hiç gecikmeden bir açıklama yaptı.
Yirmi sekiz üye ülke adına yazılı açıklama yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini Suriye'de kalıcı çözümün askeri yollarla sağlanamayacağını belirtti. Bu tepkide dikkat çeken unsurların başında, pek çok konuda tek sesli hareket edemeyen AB'nin, operasyonun başlamasından sadece birkaç saat sonra 28 üye ülkenin imzaladığı böyle bir bildiriyi hazırlayabilmesi geliyor.
Diğer bir konu da, Suriye kriziyle ilgili yıllardır Türkiye'nin diplomatik çabalarına destek olmayan AB'nin şimdi Türkiye'yi siyasi çözüme davet ediyor olması.
Mogherini'nin açıklamalarını takiben Komisyon Başkanı Jean Claude Juncker ise Türkiye'nin yapmış olduğu bu harekâtın iyi sonuçlar doğurmayacağı ve Türkiye'nin oluşturmaya çalıştığı güvenli bölge konusunda kendisini mali olarak desteklemeyecekleri uyarısında bulundu.
Çifte standart
Harekâttan kısa bir süre sonra toplanan AB Dışişleri Konseyi, bu kez ilk anlardaki açıklaması kadar teksesli bir bildiri yayımlayamadı.
Zira ilk andaki bildiriye de şerh düşmek istediği, ancak sonradan ikna edildiği anlaşılan Macaristan bu kez toplantıya katılmayarak tavrını belli etti.
Ayrıca toplantıda İngiltere, net bir şekilde AB'nin diğer ülkelerinin karşısında yer alarak, AB tarafından Türkiye'ye karşı Birlik bazında bir silah ambargosu uygulanması taleplerini reddederek bu konuda Konsey'den ortak karar çıkmasını engelledi.
Bunun üzerine Almanya ve Fransa'yı takiben Finlandiya, Norveç, Çekya, İtalya, İspanya, Hollanda, İsveç ve İngiltere Türkiye'ye karşı ülke bazında silah ambargosu uygulayacaklarını belirttiler. Oysa aynı AB ülkeleri yıllardır Yemen'de bir insanlık dramına sebep olan Suudi Arabistan'a karşı benzer bir yaptırımı düşünmemişti bile.
Suudi Arabistan'a karşı sadece Yemen olayında değil, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesi sonrasında da tepki göstermeyen AB ülkelerinin, Türkiye'ye karşı nasıl bir çifte standart uyguladığı çok açık bir şekilde görülüyor.
AA