FASL-I MUHABBET / Ümit KAYAÇELEBİ
Cirit bir deyişle çavgan. Türklerin yüzyıllardan beri oynadıkları bir ata oyunudur. Türkler Orta Asya'dan Anadolu'ya, bu atlı oyunuda dolu dizgin beraberlerinde getirmişlerdir.
Sultan Alparslan'la birlikte Anadolu'ya giren cirit, Türklerin en büyük tören ve sportif oyunu idi. Daha sonra 16. yüzyılda Osmanlı Türkleri tarafından bir savaş oyunu olarak kabul edildi. 17. yüzyılda bütün Osmanlı ülkesi ve sarayının en büyük gösteri sporu ve oyunu oldu. Aynı zamanda tehlikeli bir oyun olduğu için 1825 yılında II. Mahmut tarafından yasak edildi. Fakat daha sonraları yine Osmanlı ülkesinin başta gelen meydan ve savaş oyunu olarak yurdun her tarafına yayıldı.
Cirit oyununda iki takım bulunur. Bu takımlar 70 ila 120 metre genişliğindeki bir alanda karşılıklı olarak yer alırlar. Oyuncular alanın en gerisinde altışar, sekizer, yada onikişer kişi olarak dizilirler. Bölgesel giyimleriyle atlarına binerler. Sağ ellerine atacakları ciriti diğer ellerine de yedek ve yetecek miktarda cirit alırlar. İki tarafın birinden, bir atlı öne fırlar, karşı dizinin önüne 30-40 metre kadar yaklaşır. Karşı tarafın oyuncularından birisinin adını seslenerek onu meydana davet eder sağ elindeki ciriti ona doğru fırlatır. Sonra geri döner, atını kendi dizisine doğru mahmuzlar. Karşı tarafın davet edilen oyuncusu, hızla onu takip eder. Diğer bir ciritçi sırasından çıkarak onu karşılar. İkinci diziden çıkan sırasındaki yerini almak için süratle yerine dönmeye çalışır. Bu kez rakibi onu kovalar ve ciritini atar. Onu böylece sürer. Ciriti isabet ettiren oyuncu takımına bir sayı kazandırır. Eğer oyuncu attığı ciriti sahibine değilde ata isabet ettirdiği takdirde bir sayı kaybeder.
Ciritçi oyun süresinde karşı taraf oyuncusundan kendisini sakınmak için çeşitli hareketler yapar. Atın sağına, soluna, karnının altına sarkar, boynuna eğilir. Bazı ciritçiler rakibi kaçıp dizisine ulaşana kadar üç dört cirit savurarak isabet ettirmek suretiyle sayı toplarlar.
Seyredenler çeşitli şekillerde bağırarak ciritçileri ve atları heyecana getirirler.
Cirit sona erince, eski ciritçilerden oluşan bir heyet, oyunun sonucunu ilan eder, oyunu tertip edenler muvaffak olanlara mükafatlar ve ziyafetler verirler.
Cirit oyununda ölüm olmaması için daha önceleri hurma ve meşe ağacından 70-100 santimetre uzunluğunda 2-3 santimetre çapında yapılan ciritler, daha sonraları kavak ağacından yapılmaya başlanmıştır. Bu tedbirlere ek olarakta cirit sopasının kabukları yontulmuş ve uçları silinder şeklinde kesilerek yuvarlatılmıştır.
Cirit daha 40-50 yıl öncesine kadar Anadolu'da yaygın bir oyun olduğu halde son yıllarda sadece belli yörelerde devam etmektedir. Her yıl Ertuğrul Gazi törenleri dolayısıyla Eylül ayının ikinci pazar günü Söğüt'te, çeşitli şenlikler vesilesiyle de Erzurum, Kars, Bayburt, Konya ve Balıkesir yöresinde cirit oyunu sürdürülmektedir.
Cirit bir deyişle çavgan. Türklerin yüzyıllardan beri oynadıkları bir ata oyunudur. Türkler Orta Asya'dan Anadolu'ya, bu atlı oyunuda dolu dizgin beraberlerinde getirmişlerdir.
Sultan Alparslan'la birlikte Anadolu'ya giren cirit, Türklerin en büyük tören ve sportif oyunu idi. Daha sonra 16. yüzyılda Osmanlı Türkleri tarafından bir savaş oyunu olarak kabul edildi. 17. yüzyılda bütün Osmanlı ülkesi ve sarayının en büyük gösteri sporu ve oyunu oldu. Aynı zamanda tehlikeli bir oyun olduğu için 1825 yılında II. Mahmut tarafından yasak edildi. Fakat daha sonraları yine Osmanlı ülkesinin başta gelen meydan ve savaş oyunu olarak yurdun her tarafına yayıldı.
Cirit oyununda iki takım bulunur. Bu takımlar 70 ila 120 metre genişliğindeki bir alanda karşılıklı olarak yer alırlar. Oyuncular alanın en gerisinde altışar, sekizer, yada onikişer kişi olarak dizilirler. Bölgesel giyimleriyle atlarına binerler. Sağ ellerine atacakları ciriti diğer ellerine de yedek ve yetecek miktarda cirit alırlar. İki tarafın birinden, bir atlı öne fırlar, karşı dizinin önüne 30-40 metre kadar yaklaşır. Karşı tarafın oyuncularından birisinin adını seslenerek onu meydana davet eder sağ elindeki ciriti ona doğru fırlatır. Sonra geri döner, atını kendi dizisine doğru mahmuzlar. Karşı tarafın davet edilen oyuncusu, hızla onu takip eder. Diğer bir ciritçi sırasından çıkarak onu karşılar. İkinci diziden çıkan sırasındaki yerini almak için süratle yerine dönmeye çalışır. Bu kez rakibi onu kovalar ve ciritini atar. Onu böylece sürer. Ciriti isabet ettiren oyuncu takımına bir sayı kazandırır. Eğer oyuncu attığı ciriti sahibine değilde ata isabet ettirdiği takdirde bir sayı kaybeder.
Ciritçi oyun süresinde karşı taraf oyuncusundan kendisini sakınmak için çeşitli hareketler yapar. Atın sağına, soluna, karnının altına sarkar, boynuna eğilir. Bazı ciritçiler rakibi kaçıp dizisine ulaşana kadar üç dört cirit savurarak isabet ettirmek suretiyle sayı toplarlar.
Seyredenler çeşitli şekillerde bağırarak ciritçileri ve atları heyecana getirirler.
Cirit sona erince, eski ciritçilerden oluşan bir heyet, oyunun sonucunu ilan eder, oyunu tertip edenler muvaffak olanlara mükafatlar ve ziyafetler verirler.
Cirit oyununda ölüm olmaması için daha önceleri hurma ve meşe ağacından 70-100 santimetre uzunluğunda 2-3 santimetre çapında yapılan ciritler, daha sonraları kavak ağacından yapılmaya başlanmıştır. Bu tedbirlere ek olarakta cirit sopasının kabukları yontulmuş ve uçları silinder şeklinde kesilerek yuvarlatılmıştır.
Cirit daha 40-50 yıl öncesine kadar Anadolu'da yaygın bir oyun olduğu halde son yıllarda sadece belli yörelerde devam etmektedir. Her yıl Ertuğrul Gazi törenleri dolayısıyla Eylül ayının ikinci pazar günü Söğüt'te, çeşitli şenlikler vesilesiyle de Erzurum, Kars, Bayburt, Konya ve Balıkesir yöresinde cirit oyunu sürdürülmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.