İnsanlara millet olduklarını anımsatan olaylardan birisi de bayramlarıdır… Bizim zamanımızda bu bayramlar dini veya resmi bayramlar diye ayrılırdı. Hoş, çocuk aklımızla bizim için bayram, bayramdı… Bayramlarda Çocuk esirgeme kurumunun sarı kumbaralarını üstlenir; her tarafı dolaşır rozet takar, kumbarayı doldurur, büyük bir gururla teslim ederdik.
Yavaş, yavaş her bayramın ayrı bir anlamı olduğunu; yaşamak için verilmiş savaşların eseri olduğunu öğrendik. Bizim için şehitlikleri ziyaret etmek adeta kutsal bir görevdi. Bir gün öncesinden gider, bayrak asar; ot yolar; çevresini toparlardık… Şehit olmuş insanların yakınlarından anılarını dinler, hüzünlenmiş bir şekilde eve dönerdik…
***
Yurt dışına gittiğimde bulunduğum yerin kent müzesini, ibadethanelerini ve mezarlıklarını merak ederdim. Onların düzenli ve her zaman bakımlı mezarları ile karşılaştığımı söylemeliyim. Beni en çok şaşırtan Viyana'da bulunan Simmering merkez mezarlığındaki yüzlerce Türk şehidin yattığı Müslüman mezarlığının kaybolmaya yüz tutmuş hali olmuştu. Hatta bu ziyaretten sonra konsolosluğa bir mektup yazmış ve sitem etmiştim.
Canlarını ortaya koyarak savaşan ve vatan uğrunda şehit olmuş her Türk askerinin mezarlarının ihmal edilmesi hiçte mazeret öne sürülecek bir davranış olamazdı. Bizim anlayışımızda vatan şehitleri her zaman anılmayı ve geride kalan öksüz ve yetimlerinin bakımını üstlenmemizi gerektiren görevlerdir.
Türk askerinin sadece İzmir'e gelişinde verdiği şehitleri bir düşünün. Birde bütün vatan sathında özgürlük için canını feda etmiş olanların haleti ruhiyesini anlamaya çalışın… Bu zaferler kolay kazanılmamıştır. Yüzlerce Mehmet'in kanı pahasına Yurt toprakları yeniden ele fethedilmiştir. Bu kadar zor kazanılan vatan topraklarının elde tutulması için her ferdin duyarlı ve uyanık olması gerekmiyor mu?
***
Bugün 9 Eylül'ü hak ettiği şekilde kutlayamamış olmanın üzüntüsü, görev yaparken ne idüğü belirsiz bir meczup tarafından şehit edilen emniyet görevlilerinin ölümü ziyadesi ile acı ve kabul edilebilir değildir. İçimize yerleştirilen kurtların koca millet ağacına zarar vermesi mümkün değildir. Ancak bu koca ağaçtan bir yemişin, bir dalın yere düşmesine de izin veremeyiz. Sevgili Atatürk'ün dediği gibi cehalet ile mücadeleye gücümüz yettiğince devam etmeli, yarının aydınlık Türkiye'sini gölgelemeye çalışanlara engel olmalıyız.
Uyanık olmak, hepimizin görevidir. Birlik ve beraberlik ruhumuz her zaman bunu gerektirmedi mi?
***
Edirneden Van'a kadar yurdun her karışında binlerce şehidimiz var.
Şehitlik normal bir ölüm değildir. Şehitlikler de sıradan mezarlıklar değildir. Ölenlerin en az Amerika'da Arlington mezarlığına 1. ve 2. Dünya savaşları, Kore, Vietnam ve Körfez savaşlarında ölüp gömülenler kadar saygı ve huzuru hak ettiğini düşünüyorum. Her yeri Arlington gibi yapamasak da temiz pak, huzurlu kılmak mümkündür.
Bence bu konuda görev geçmişten bu güne kadar verdiğimiz şehitlerimizin mezarlarına her ildeki yöneticilerin sahip çıkması çok zor olmasa gerek…
Hiçbir mezarlığın yanıp, yıkılması ve yerine koca-koca binalar dikilmesi bize göre işler değildir. Bu konuda herkesin duyarlı davranmasını, öncelikle şehitliklerden başlayarak tarihimize güç veren ve bu yurdu kuranlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor.
Ölenlere rahmet, gazilere şükranlarımızı sunmamızın göstergesi ancak böyle mümkün olabilir…
- Tepki göstermek… / 06.09.2025
- Eski dostlar… / 03.09.2025
- Çocuk ve gençlerin eğitimi… / 26.08.2025
- Yalnız kalan gençlik ve yangın… / 21.08.2025
- Uludağ kampları ve Yalçın İpbüken… / 10.08.2025
- Yangın yeri, yüreğimiz… / 01.08.2025
- Kitaplar… / 24.07.2025
- Dost Azerbaycan, can Azerbaycan… / 18.07.2025
- İnsanlar ve iyilikler… / 15.07.2025